20 Temmuz 2011 Çarşamba

Viyana'da Bir Hafta Sonu

Prag kırmızı üçgen çatılı evleriyle, kararmış kuleleri ve heykelleriyle, eski sokakları ve meydanlarıyla hüzünlü ve gizemli. Biraz kasvette var evet Kafka'nın ruhundan mıdır nedir? Yine de ne olacağını bilmeden peşinden sürükleyen ve insanı içine çeken bir cazibeye sahip. Viyana ise bir zamanlar  imparatorluk merkezi: müzikle, sanatla ve kültürle dolu olduğunu hissettirircesine görkemli ve gösterişli. Viyana'da Türk etkisi pek çok alanda yoğun -mesela günlük yaşamlarının vazgeçilmezi kahveyi Türklerden görüp almışlar- ve çok sayıda Türk yaşıyor olsa da ne yazık ki Viyana tarihinde ve kültüründe Türkler abartılı biçimde hep olumsuz ve zalim olarak anılmış. Bu günümüze kadar da çeşitli şekillerle canlı tutulmuş.

Viyana
Viyana denince ilk akla gelenler: müzik; özellikle Mozart'la birlikte Beethoven, Schubert, Johann Strauss ve Viyana Filarmoni orkestrası, mimari; özellikle saraylar ve kiliseler, sanat; özellikle Gustav Klimt, Egon Schiele, Oskar Kokoschka müzeler; özellikle Kunsthistorisches Museum (Sanat Tarihi Müzesi) ve Museumquartier, yemek-içmek; özellikle Schnitzel, Melange, Sachertorte, Apfelstrudel... Biz de bu Orta Avrupa şehrini görmek için Prag'dan bir Cumartesi sabahı arabayla yola çıktık ve dört saatte Viyana'ya ulaştık. Orada bize iki gün boyunca eşlik edecek olan ve uzun yıllardır ailesiyle Viyana'da yaşayan akademisyen rehberimiz tarafından karşılandık. Şehir turu yapıp önemli yapıların bazılarında dolaştık. Ring caddesi trafiğe kapalıydı. Bize kenti gezdiren Mustafa Küçüktekin eşcinsellerin gösterisi olduğunu söyledi. Etkinliğin adı Rainbow Parade 2011 (Regenbogenparade). Hiç de yabancı olmayan bir şarkıyı :) duyduğumuzda durup son derece renkli, hareketli, coşkulu bu kalabalığı  izledik.
Viyana, Hofburg İmparatorluk Sarayı'ndan detay, bugün Avusturya Milli Kütüphanesi olarak kullanılan bölüm
Avusturya, Mayerling Av Köşkü
İki günlük Viyana seyahatimizde gezdiğimiz yerlerden bazıları: Genel bir şehir turu  Schottentor'da Viyana Üniversitesi ve iki kuleli Gotik Votiv Kilisesi; Parlamento Binası; 1872-1883 yılları arasında inşaa edilen Gotik tarzda kuleleri ve zarif taş süslemeleri ile etkileyici bir yapı olan Wiener Rathaus (Belediye Sarayı); ihtişamlı 19. yüzyıl yapısı Burgtheater, 1654 yılında yapılan ve içinde 4,5 milyondan fazla tarihi eser bulunan Hofburg İmparatorluk Sarayı*; her iki tarafında simetrik yapılarıyla Sanat Tarihi Müzesi ve Doğa Tarihi Müzesi, ortasındaki anıt ve karşısında Museumquartier adında birçok müzeler topluluğu ile Maria Theresia meydanı; yeşil çatılı Peter Kilisesi'nin, Pestsæule adlı Barok veba sütununun, mağazaların ve kafelerin bulunduğu kalabalık Graben caddesi; kentin simgesi olan 137 m yüksekliğinde gotik kuleli, mozaik kaplamalı renkli çatılı ve 1365 tarihli Aziz Stephan Katedrali (Stephansdom), Opera Binası; Kärntner Caddesi  vb...-. Ayrıca geniş bir alana yayılmış Wienervald (Viyana Ormanları); Viyana ile Baden arasındaki; Prens Rudolf ve sevgilisi Maria Vetsera'nın yasak aşkları yüzünden intihar ettiği ve bugün Carmelit rahibelerinin çok katı kurallar içinde kimseye görünmeden yaşadığı, güzel bir manzaraya ve hüzünlü hikayeye sahip Mayerling Av Köşkü; önceden maden ocağıyken bir patlama sonucu içine su dolarak yeraltı gölüne dönüşen ve II. Dünya Savaşında Nazilerin gizli savaş uçağı ürettikleri Seegrotte; Viyana'ya araba ile yarım saatlik mesafedeki geniş bir alana yayılmış ve bitişik yapılar komplesinden oluşan bir Ortaçağ manastırı olan Heiligenkreuz; Barok tarzdaki Belvedere Sarayı; çarpıcı cephesiyle dikkat çeken Hundertwasser Evi, Schmetterlingshaus -Kelebek Evi-, Naturhistorisches Museum - Doğa Tarihi Müzesi-... Sanat Tarihi Müzesi'ni gezemedim çünkü oraya yarım gün ayırmak gerekiyordu ve o kadar vakit yoktu. Bir daha gidersem özellikle 19. ve 20. yüzyıl resimlerinin sergilendiği müzelerin çoğunu gezeceğim.
Viyana Ormanları'nda Liechtenstein Şatosu
Kentin ortasında Hofburg İmparatorluk Sarayı'nın da bir parçası olan ve Art Nouveau tarzındaki bir evin içinde yer alan Schmetterlinghaus -Kelebek Evi- yapay bir sera ama içi sanki küçük bir orman gibi. Yüzlerce renkli kelebek, şelalelerin ve egzotik bitkilerin de olduğu doğaya mümkün olduğunca benzer bu kapalı ortamda uçuşuyorlar ve dallara, yapraklara konuyorlar. Dinlendirici ve huzur verici bir atmosfere sahip. Maria Theresia meydanın bir tarafındaki iki kattan oluşan Doğa Tarihi Müzesi'nde 30 milyondan fazla obje bulunuyor. Zemin katta mineraller, taşlar meteorlar, fosiller, dinozor iskeletleri ve maketleri ve ünlü Willendorf Venüsü gibi prehistorik çağ buluntuları; birinci katta ise hayvanlar alemine ve gelişimlerine yönelik sergileme mevcut. Müzenin salonlarında ziyaretçilere güneş sisteminin kaynağı, insanın, hayvanların ve bitkilerin evrimleri geniş bir yelpaze içinde sunuluyor. Meraklı yeğenlerimle gezerken müzede yoğun bir kalabalık yoktu neyse ki. Sergileme mekanı olan yapı iç ve dış mimarisiyle etkileyici bir görünümde.


Viyana’daki Mimar Joseph Krawina’nın planladığı ve Friedensreich Hundertwasser’in hayata geçirdiği Hundertwasser Evi Kitsch kapsamında ele alınıyor. Modern mimariye zıt, düz çizgilerin ve tekrarların olmadığı post-modern bu yapı, “Ressam özgür olmak istediği evler ve mimariler hayal eder ve bunları da gerçekleştirir.” ve "Renk dolu bir dünya cennet ile eş anlamlıdır." diyen ressam ve mimar Hundertwasser’in hayalgücünü kullanarak fantastik öğelerin nasıl göze hoş gelecek şekilde bir araya getirildiğinin de kanıtı. Bir kısmı kamuya açık bir kısmı özel teraslardaki ağaçları, bitkileri; rengarenk cepheleri; farklı malzemelerle, boyutlarla ve renklerle oluşturulmuş pencereleri sütun ve kaideleri gördüğümde bina-insan-doğa birlikteliğinin somutlaşan masalsı bir örneği olduğunu düşündüm... İnsana ve doğaya uygun renk ve şekillerle tasarlanmış  bu organik binalarda yaşamak ister miydim emin değilim. Çevremde daha sade şeyler görmekten yanayım ama mimarideki Gaudi yapılarını andıran bu büyüleyici görünüm de oldukça yaratıcı. Kente ayrı bir ruh kattığı kesin. Beklenilen alışılagelmiş olandan uzak ve sürprizli...  Bu ilgi çekici binanın karşısında Hundertwasser Village adlı hediyelik eşya, çikolata ve içki satan dükkânların olduğu bir pasaj bulunuyor. Hediyelik eşya dükkânlarında en çok Mozart ve Klimt'li nesneler yer alıyor. Çikolataların ve içkilerin üzerinde bile Mozart resimleri görmek mümkün. Biz bu yaratıcı detaylarla süslü binadan çanta, magnet, çikolata ve likör gibi hediyeliklerden aldık.

Viyana, Hundertwasser Evi
Viyana'nın 16 km güneyindeki Mödling yakınlarındaki Avrupa'nın en büyük yeraltı gölü olan Seegrotte girişinde biletleri ve gerekebilir diye battaniyeleri alıyoruz çünkü içerisi serin. Madene ve göle giden tünelde ilerliyoruz. Üç katlı madendeki büyük bir galeride yer alan ve madencileri koruduğuna inanılan Azize Barbara’nın şapelinden geçiyoruz. Daha sonra suya ulaştığımızda küçük bir bota binip az aydınlatılmış gölde geziyoruz. Ejderha kafalı sembolik teknenin fotoğrafını çekiyoruz. İşlevini yitirdikten sonra turistik bir yeraltı müzesi haline gelen ve loş ışıkla aydınlatılarak müzik yayını yapılan eski bir alçı madeni içinde üstelik su üzerinde gezinmek değişik ve az rastlanılacak bir deneyim sunuyor. Burada Naziler tarafından ses hızını aşan dünyanın ilk jeti de üretilmiş ama kullanılmamış. 1993 yapımı Üç Silahşörler filminin yirmi dakikası bu madende çekilmiş.

Avusturya, Mödling, Seegrotte Mağara Gölü


Viyana sokak etkinlikleriyle; dans, film, müzik ve tiyatro festivalleriyle; dünyaca ünlü kafeleriyle ve barlarıyla; sanat ve kültür kenti oluşuyla ve ulaşım ağlarıyla yaşam kalitesi yüksek bir şehir. Viyana'nın sayısız müzesinden bir kısmını gezebilmek; operaya, konserlere ayrıca Viyana Ormanları çevresindeki yerlere  gidebilmek ve lezzetlerini tadabilmek için en az dört gün kalmak gerekiyor. Yoksa hızlandırılmış bir şekilde tam hakkını veremeden ayrılmak durumunda kalınıyor. Ve tabi kentte mümkün olduğunca yürüyerek dolaşılmalı. Geniş yiyecek ve içecek menüsüne sahip Cafe Bierbeisl Einstein'da oldukça lezzetli ve porsiyonu büyük olan Schnitzelle patates salatası, Cafe Mozart'da Melange içip ve Sachertorte yenmesini tavsiye ederim. Maalesef gittiğimiz diğer kafelerin adını anımsayamadım ama oralarda da özenli sunumla leziz tatlılara yine güzel kahveler eşlik etti :)


*Hofburg İmparatorluk Sarayı kompleksi içinde bugün Avusturya Milli Kütüphanesi, İmparatorluk Hazineleri, Silah Koleksiyonu, Etnografya Müzesi ve İspanyol Binicilik Okulu yer alıyor. 


Viyana'da Gezilecek Yerler - Vienna Travel Guide

*****Bu sayfadaki yazının ve fotoğrafların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.  Creative Commons License

0 comments :

Yorum Gönder



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...