Prag kırmızı üçgen çatılı evleriyle, kararmış kuleleri ve heykelleriyle, eski sokakları ve meydanlarıyla hüzünlü ve gizemli. Biraz kasvette var evet Kafka'nın ruhundan mıdır nedir? Yine de ne olacağını bilmeden peşinden sürükleyen ve insanı içine çeken bir cazibeye sahip. Viyana ise bir zamanlar imparatorluk merkezi: müzikle, sanatla ve kültürle dolu olduğunu hissettirircesine görkemli ve gösterişli. Viyana'da Türk etkisi pek çok alanda yoğun -mesela günlük yaşamlarının vazgeçilmezi kahveyi Türklerden görüp almışlar- ve çok sayıda Türk yaşıyor olsa da ne yazık ki Viyana tarihinde ve kültüründe Türkler abartılı biçimde hep olumsuz ve zalim olarak anılmış. Bu günümüze kadar da çeşitli şekillerle canlı tutulmuş.
Viyana |
Viyana denince ilk akla gelenler: müzik; özellikle Mozart'la birlikte Beethoven, Schubert, Johann Strauss ve Viyana Filarmoni orkestrası, mimari; özellikle saraylar ve kiliseler, sanat; özellikle Gustav Klimt, Egon Schiele, Oskar Kokoschka müzeler; özellikle Kunsthistorisches Museum (Sanat Tarihi Müzesi) ve Museumquartier, yemek-içmek; özellikle Schnitzel, Melange, Sachertorte, Apfelstrudel... Biz de bu Orta Avrupa şehrini görmek için Prag'dan bir Cumartesi sabahı arabayla yola çıktık ve dört saatte Viyana'ya ulaştık. Orada bize iki gün boyunca eşlik edecek olan ve uzun yıllardır ailesiyle Viyana'da yaşayan akademisyen rehberimiz tarafından karşılandık. Şehir turu yapıp önemli yapıların bazılarında dolaştık. Ring caddesi trafiğe kapalıydı.
Bize kenti gezdiren Mustafa Küçüktekin eşcinsellerin gösterisi olduğunu
söyledi. Etkinliğin adı Rainbow Parade 2011 (Regenbogenparade). Hiç de
yabancı olmayan bir şarkıyı :) duyduğumuzda durup son derece renkli,
hareketli, coşkulu bu kalabalığı izledik.
Avusturya, Mayerling Av Köşkü |
Viyana Ormanları'nda Liechtenstein Şatosu |
Viyana’daki Mimar Joseph Krawina’nın planladığı ve Friedensreich Hundertwasser’in hayata geçirdiği Hundertwasser Evi Kitsch kapsamında ele alınıyor. Modern mimariye zıt, düz çizgilerin ve tekrarların olmadığı post-modern bu yapı, “Ressam özgür olmak istediği evler ve mimariler hayal eder ve bunları da gerçekleştirir.” ve "Renk dolu bir dünya cennet ile eş anlamlıdır." diyen ressam ve mimar Hundertwasser’in hayalgücünü kullanarak fantastik öğelerin nasıl göze hoş gelecek şekilde bir araya getirildiğinin de kanıtı. Bir kısmı kamuya açık bir kısmı özel teraslardaki ağaçları, bitkileri; rengarenk cepheleri; farklı malzemelerle, boyutlarla ve renklerle oluşturulmuş pencereleri sütun ve kaideleri gördüğümde bina-insan-doğa birlikteliğinin somutlaşan masalsı bir örneği olduğunu düşündüm... İnsana ve doğaya uygun renk ve şekillerle tasarlanmış bu organik binalarda yaşamak ister miydim emin değilim. Çevremde daha sade şeyler görmekten yanayım ama mimarideki Gaudi yapılarını andıran bu büyüleyici görünüm de oldukça yaratıcı. Kente ayrı bir ruh kattığı kesin. Beklenilen alışılagelmiş olandan uzak ve sürprizli... Bu ilgi çekici binanın karşısında Hundertwasser Village adlı hediyelik eşya, çikolata ve içki satan dükkânların olduğu bir pasaj bulunuyor. Hediyelik eşya dükkânlarında en çok Mozart ve Klimt'li nesneler yer alıyor. Çikolataların ve içkilerin üzerinde bile Mozart resimleri görmek mümkün. Biz bu yaratıcı detaylarla süslü binadan çanta, magnet, çikolata ve likör gibi hediyeliklerden aldık.
Viyana, Hundertwasser Evi |
Viyana'nın 16 km güneyindeki Mödling yakınlarındaki Avrupa'nın en büyük yeraltı gölü olan Seegrotte girişinde biletleri ve gerekebilir diye battaniyeleri alıyoruz çünkü içerisi serin. Madene ve göle giden tünelde ilerliyoruz. Üç katlı madendeki büyük bir galeride yer alan ve madencileri koruduğuna inanılan Azize Barbara’nın şapelinden geçiyoruz. Daha sonra suya ulaştığımızda küçük bir bota binip az aydınlatılmış gölde geziyoruz. Ejderha kafalı sembolik teknenin fotoğrafını çekiyoruz. İşlevini yitirdikten sonra turistik bir yeraltı müzesi haline gelen ve loş ışıkla aydınlatılarak müzik yayını yapılan eski bir alçı madeni içinde üstelik su üzerinde gezinmek değişik ve az rastlanılacak bir deneyim sunuyor. Burada Naziler tarafından ses hızını aşan dünyanın ilk jeti de üretilmiş ama kullanılmamış. 1993 yapımı Üç Silahşörler filminin yirmi dakikası bu madende çekilmiş.
Avusturya, Mödling, Seegrotte Mağara Gölü |
Viyana sokak etkinlikleriyle; dans, film, müzik ve tiyatro festivalleriyle; dünyaca ünlü kafeleriyle ve barlarıyla; sanat ve kültür kenti oluşuyla ve ulaşım ağlarıyla yaşam kalitesi yüksek bir şehir. Viyana'nın sayısız müzesinden bir kısmını gezebilmek; operaya, konserlere ayrıca Viyana Ormanları çevresindeki yerlere gidebilmek ve lezzetlerini tadabilmek için en az dört gün kalmak gerekiyor. Yoksa hızlandırılmış bir şekilde tam hakkını veremeden ayrılmak durumunda kalınıyor. Ve tabi kentte mümkün olduğunca yürüyerek dolaşılmalı. Geniş yiyecek ve içecek menüsüne sahip Cafe Bierbeisl Einstein'da oldukça lezzetli ve porsiyonu büyük olan Schnitzelle patates salatası, Cafe Mozart'da Melange içip ve Sachertorte yenmesini tavsiye ederim. Maalesef gittiğimiz diğer kafelerin adını anımsayamadım ama oralarda da özenli sunumla leziz tatlılara yine güzel kahveler eşlik etti :)
*Hofburg İmparatorluk Sarayı kompleksi içinde bugün Avusturya Milli Kütüphanesi, İmparatorluk Hazineleri, Silah Koleksiyonu, Etnografya Müzesi ve İspanyol Binicilik Okulu yer alıyor.
Viyana'da Gezilecek Yerler - Vienna Travel Guide
*****Bu
sayfadaki yazının ve fotoğrafların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak
gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek
alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.
0 comments :
Yorum Gönder