Belarus-Beyaz Rusya sınırları içinde kalan Vitebsk kasabası yakınlarında doğan ve asıl ismi
Moshe Shagal olan Marc Chagall'ın (1887-1985) resimlerinde mutluluk teması ağır
basar. Yahudi bir anne ve babaya sahip olan ressam geleneklerine bağlı,
sinagoga giden, balıkçı babasına işlerinde yardım eden duygusal bir çocuktur.
Yoksul ve kalabalık bir ailede büyürken Yahudilerin sosyal ve kültürel
yaşamlarını da iyi gözlemler. 1906 yılında sanat eğitimine başlar. 1908-1910
arası St. Petersburg’da dönemin avangard resim ve çizim okulu Zvantseva’ya bir
süre devam eder. Cezanne, Van Gogh ve Gauguin’in resimleriyle karşılaşır. Bu
kentte Yahudilere uygulanan sınırlamalardan dolayı hayatı zorlaşır.
‘Kanepe’deki Genç Kız’, ‘Oturan Kırmızı Çıplak’, ‘Fırçalarla Otoportre’, ‘Rus
Düğünü’, ‘Doğuş’ gibi resimleri bu dönemden
örneklerdir. 1910 yılında kazandığı bir bursla Avrupa’nın sanat merkezi kabul
edilen Paris’e giden sanatçı ilk zamanlar kenti pek sevmez, zamanla alışır ve
dört yıl orada kalır. Paris’te Fovistlerin etkisiyle güçlü bir renk tekniği
kazanır. Picasso onun ‘Matisse’den sonra renk duygusuna ve yüceliğine sahip tek
sanatçı olduğunu’ belirtir. Chagall 1911’de Léger, Delanuay, Gleizes ve
Modigliani gibi ressamlarla arkadaş olur ve Kübizm ile de ilgilenir. Kübist
etkileri ‘Ben ve Köy’, ‘Şair’, ‘Adem ve
Havva’ ve 'Yedi Parmaklı Kendi Portresi'
adlı çalışmalarında fark edilir. 1911 ve 1912 yıllarında Paris’te sergiler
açar. Montmartre’daki atölyesini başka bir ressamla paylaşır ve maddi açıdan
sıkıntılı dönemler geçirir. 1912 başlarında daha ucuz olduğu için La Ruche’de
bir atölyeye taşınır.
Chagall’ın atölyesine girdiğinde şaşıran ve
“doğaüstü” diye mırıldanan Apollinaire ve Wladen’in 1914’de onun için Berlin’de
düzenledikleri ilk kişisel sergisi büyük ilgi görür ve Alman Dışavurumculuğun
başlangıcı olarak kabul edilir. Sergide sanatçının içgüdüselliği ve yaşama
karşı içten gelen tepkisini yansıtması belirginleşirken biçimin abartılmasından
ziyade en derin içsel duyguların anlatımı ön plandadır. Savaş çıktıktan sonra
Vitebsk’e dönen ressam ilk kez 1909 yılında karşılaştığı Bella Rosenfeld ile
1915 yılında evlenir. Çiftin İda adını verdikleri bir kızları dünyayı gelir. Bu
tarihten sonraki resimlerinde mutlu aşıklar konusuyla sık sık karşılaşırız*.
Rusya’da kaldığı
sırada gerçekçi ama Kübist anlayışa** da yakın resimler yapar. Geniş bir sosyal
çevreye sahip olduğu Rusya’da ihtilalin birinci yılında tüm sanatçıları kenti
dekore etmeye çağırır. Vitebsk’te önce sanat komiseri görevini daha sonra da
Akademi müdürlüğünü 1920’ye kadar sürdürür. Süprematist Malevich ile ayrı
görüşlerde olduğu için görevinden ayrılır. Önce Moskova’ya sonra Berlin’e gider
ve 1923 yılında Paris’e döner. Moskova Tiyatrosu’nda Gogol’un ‘Polis Şefi’ adlı
oyununa sahne dekoru yapar. 35 yaşındayken sanatsal görüş ve teorilerinden de
söz ettiği ‘Hayatım’ adlı otobiyografisinin çizimlerini bitirir. Rusça yazdığı
bu kitabı dokuz yıl sonra BellaFransızca’ya tercüme eder.
1924’de Paris, 1933’de Basel’de retrospektif sergiler açan Chagall’ın 59 çalışması Naziler tarafından karalamak amacıyla ‘Dejenere Sanat’ adı altında gösterilir. Bu 1937 Almanya’sında pek çok sanatçının başına gelen bir şeydir. İkinci Dünya Savaşı’nda Avrupa’da zor günler geçiren diğer ressamlar gibi o da Amerika’ya gider. 1941-1948 arasında yaşamın ritmini gördüğü Amerika’da yaşar. New York’ta Rus Yahudileriyle dost olur. 1944’de çok sevdiği ve mutlu bir hayat yaşadığı karısı Bella’nın zamansız ölümüyle hayatı zorlaşır. Bir süre sonra “benim gerçek ait olduğum yer” dediği Fransa’ya dönüp çalışmalarına devam eder. Bella’nın ölümünden sekiz yıl sonra ikinci evliliğini Virginia Haggard -Vava- ile yapar ve bir oğlu olur. 1963’de Fransa Kültür Bakanı’nın isteği üzerine Opera Garnier’in tavanını resmeder. Pek çok ülkeye seyahat eden ve 1937 yılında Fransa vatandaşı olan Chagall tuval, tiyatro için dekor çizimleri, seramik, vitray, mozaik, grafik, litografi, heykel gibi değişik malzemelerle ve tekniklerle çalışmış ve binlerce eser bırakmış bir sanatçıdır.
1924’de Paris, 1933’de Basel’de retrospektif sergiler açan Chagall’ın 59 çalışması Naziler tarafından karalamak amacıyla ‘Dejenere Sanat’ adı altında gösterilir. Bu 1937 Almanya’sında pek çok sanatçının başına gelen bir şeydir. İkinci Dünya Savaşı’nda Avrupa’da zor günler geçiren diğer ressamlar gibi o da Amerika’ya gider. 1941-1948 arasında yaşamın ritmini gördüğü Amerika’da yaşar. New York’ta Rus Yahudileriyle dost olur. 1944’de çok sevdiği ve mutlu bir hayat yaşadığı karısı Bella’nın zamansız ölümüyle hayatı zorlaşır. Bir süre sonra “benim gerçek ait olduğum yer” dediği Fransa’ya dönüp çalışmalarına devam eder. Bella’nın ölümünden sekiz yıl sonra ikinci evliliğini Virginia Haggard -Vava- ile yapar ve bir oğlu olur. 1963’de Fransa Kültür Bakanı’nın isteği üzerine Opera Garnier’in tavanını resmeder. Pek çok ülkeye seyahat eden ve 1937 yılında Fransa vatandaşı olan Chagall tuval, tiyatro için dekor çizimleri, seramik, vitray, mozaik, grafik, litografi, heykel gibi değişik malzemelerle ve tekniklerle çalışmış ve binlerce eser bırakmış bir sanatçıdır.
Yaşamdan
her türlü kesitin yanı sıra kadın erkek ilişkisi ve tutkulu aşıklar en belirgin konularıdır. Yöresel motifleri ve
mekanları resimlerinde sık sık kullanır. Geçmişte kalan Rus köylü yaşamına duyduğu özlem zarif ve düşsel dünyasında yer
bulur. Ressam gerçeği değiştirme isteği içinde kendi hayallerini ortaya
çıkarır. Nesneler soyutlanmaz, yüzler vücutlar belirgindir ama onun
resimleriyle sanki masal dünyasına gireriz. Kafasında kurguladığı her görünümü
her hareketi istediği renkte ve biçimde gösterebilir. Doğayı taklit etmekten
çok onu değiştirilebilen bir motife dönüştürür. Doğayı istediği gibi düzenler,
renkleri serbest bir şekilde kullanır. Chagall’ın fantastik ülkesinde yüzün
rengi mavi, yeşil, kırmızı olabilir. İnekler uçabilir, eşekler keman çalabilir. İki dam üzerine basan yeşil yüzlü bir
kemancı yer alabilir. Evler insan yüzlü
olabilir. Kızlar veya erkekler havada asılı durabilir. Bir hayvanın başı diğer
bir hayvanın vücuduyla birleşebilir. Bir insan çaldığı aletle tek bir vücutmuş
gibi resmedilebilir…
Sanatçı iç dünyasının derinliklerinde yatan yaşanmış deneyimlerinden ve geçmişten gelen görüntüleri şimdiki zamanla karıştırıp olağanüstü bir atmosfer oluşturur. Yaşadığı andan ve çocukluk günlerinden kalan dinsel imgelerin birlikteliğini duygularını da katarak içtenlikle ve özlemle ifade eder. Anılarındaki köyü zihninde canlandırır ve resimlerinde görselleştirir; inek sağanlar, buğday biçenler, ev işleriyle meşgul kızlar, binalar, ters evler, çalgı çalan dans eden neşeli insanlar, ağaçlar, çiçekler, hayvanlar gibi…
Çocuksu bir çağrışım, hayal ile gerçeğin karıştığı ortamlar, duyguların aktarımında şiirsellik, coşkulu ifadeler, figürlerin bilinçli deforme edilişi ve herhangi bir mekana, zemine ayak basmadan havada uçuşları, yan ya da ters biçimde boşlukta asılı gibi duruşları Chagall’ın sanatının dikkat çeken özellikleridir. Düş gücü, coşku, içgüdü ve bilinçaltı onu dışavurumcu bir ifadenin yanı sıra üstgerçekçilerle yakınlaştırır. Ancak sürrealistler resimlerinde mutluluğa pek yer vermezler. Chagall’ın çalışmaları daha öyküsel, renkler canlı ve insanlar mutludur. Öyküsellik biçimin önüne geçer. İç deneyimin renklerle çarpıcı bir biçimde verilişi onu Alman dışavurumcuların çabalarıyla birleştirir. Yine de hiçbir ekole bağlı değildir.
Notlar:
* Vitebsk Akademisi Müdürlüğünü bırakması, İkinci Dünya Savaşı ve Yahudilerin öldürülmesi, Vitebsk’in yağmalanması ve karısı Bella’nın 1944 yılındaki ölümü gibi olumsuz durumlar yaşamış olsa da mutlu aşıkları resmetmekten vazgeçmez.
** Yaşarken herhangi bir kitabı yayınlanmış olmasa da Bella yazardır. En ünlü kitabı 1947 yılında basılan ‘Yanan Işıklar’dır.
Kaynaklar:
1- Gombrich, E.H., Sanatın Öyküsü, çev: Bedrettin Cömert, Remzi Kitabevi, 3. Basım, 1986, s: 469
2- İnel, Berke, “A.B.D’nin popüler müze’lerinde özel yaz sergileri”, Gençsanat dergisi, sayı 77, 2001 Ocak, İstanbul, s: 21
3- Kargılı, Tuna, “Büyük Chagall Büyük Sarayda”, Gençsanat, sayı 105, 2003 Mayıs, İstanbul, s: 14-16
5- Kıran, Hasan, “Bilinçaltı dünyasından bilinç düzlemine nedensellik bağlamında uzanan bazı çağdaş sanatçılar üzerine”, Türkiye’de Sanat, sayı 42, 2000 Şubat, İstanbul, s: 43
6- Lynton, Norbert, Modern Sanatın Öyküsü, çev: Cevat Çapan, Sadi Öziş, Remzi Kitabevi, 2. Basım, İstanbul, 1991, s:152
7- Muller, Joseph-Emile, Modern Sanat, çev: Mehmet Toprak, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1972, s: 119
8- Passeron, René, Sürrealizm Sanat Ansiklopedisi, çev: Sezer Tansuğ, Remzi Kitabevi, 2. Basım, İstanbul, 1990, s: 139
9- Richard, Lionel, Ekspresyonizm Sanat Ansiklopedisi, çev: Beral Madra, Sinem Gürsoy, İlhan Usmanbaş, Remzi Kitabevi, 2. Basım, İstanbul, 1991, s: 45-47
Nalan Yılmaz, Chagall’ın Fantastik Dünyası, 23 Ocak 2009, Lebriz Sanal Dergi
*****Bu sayfadaki yazının ve fotoğrafların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.
0 comments :
Yorum Gönder