8 Eylül 2008 Pazartesi

Şeker Ahmet Paşa'nın Hayatı - 1

1841 yılında Üsküdar’da doğan Şeker Ahmet Paşa’nın babası Ali Efendi’dir. Gerçek adı Ahmet Ali olan ressam, çocukken eniştesi Yahya Paşa tarafından himaye edilir. 1846 yılında beş yaşındayken Üsküdar İlkokulu’na başlar. On dört yaşındayken sınavla girdiği Tıbbiye Mektebine kısa bir süre devam eden Şeker Ahmet Paşa doktorluğun kendisine göre olmadığını anlayıp okuldan ayrılır ve 1856 yılında Harbiye Mektebi'ne geçer.

Şeker Ahmet Paşa resme olan ilgisi nedeniyle bu alanda kendini geliştirmek için çok çalışır. Bu çabaları on sekiz yaşındayken Harbiye Mektebinin resim öğretmenliği bölümüne atanmasını sağlar. Harbiye Mektebi'nden en üst dereceyle mezun olur. Sanata düşkün bir padişah olan Abdülaziz teğmen Şeker Ahmet Paşa’nın çalışmalarını gördükten sonra onu resim eğitimi alması için 1861-62 yıllarında Paris’teki Mekteb-i Osmani’ye gönderir. Mekteb-i Osmani Paris’e eğitim için gönderilen gençlerin dersleri izleyebilecekleri bir düzeye getirilmeleri ve disiplin altında tutulmaları için açılan bir okuldur. Öğretim kadrosunun çoğunluğu Fransızlardan oluşan bu okul 1860’da kurulmuş ve 1878’de Fransa-Prusya savaşı sonrasında kapanmıştır...

Ahmet Ali, Mekteb-i Osmani’ye devam ederken Güzel Sanatlar Okulu’nda Leon Gerome ve Louis Boulanger’ın atölyelerine de katılır. Paris’te kaldığı yıllarda Neo-Klasizm, Romantizm akımları etkisini sürdürürken Courbet ve Millet gibi gerçekçi ressamlar da vardır. Barbizon okulu ressamları olan Daubigny, Diaz, Camille Corot, Theodore Rousseau ormanlara girip açık havada dolaşıyorlar, notlar alıp eskizler yapıyorlar ve doğayı yücelten romantik manzaralar resmediyorlardı. Şeker Ahmet paşa aldığı akademik eğitime rağmen kendini Barbizon Okulu ressamlarına daha yakın hisseder. 1869 yılında Paris resim salonlarında bazı yağlıboya çalışmalarını ve Abdülaziz’in karakalem bir portresini sergileyerek mezun olur. Paris’teki başarılı eğitiminden dolayı okul müdürü tarafından üç ay İtalya’ya gönderilir.

1871 yılında ise Paris’teki diğer Türk sanatçılarla birlikte İstanbul’a döner. Yüzbaşı rütbesiyle Tıbbiye Mektebine atanır, aynı zamanda saray yaveri olur. Bu görevleri dışındaki zamanlarında sanat çalışmalarını sürdürür. Genç ressamlarla dostluk kurar. Resim ile ilgili bilgilerini onlarla paylaşıp destek olur. Bu yıllarda Beyazıt Zeyrek Kaptan-ı İbrahim Paşa Mektebine resim öğretmeni olarak atanır. Gösterdiği başarılar sonucunda 1876’da binbaşı, 1877’de yarbay, 1880’de albay, 1885’te tuğgeneral, 1890’da korgeneral olur ve kendisine mabeyn ressamı unvanı verilir. 1896’da yabancı misafirleri ağırlama işleriyle ilgilenen Yabancı Konuklar Teşrifatçısı-Protokol Sorumlusu- görevini de üstlenir.


Abdülaziz’in sarayda oluşturmak istediği ilk Batılı resim koleksiyonu için Şeker Ahmet Paşa’nın Paris’te hocası olan Gerome’un 1865 tarihli ‘Mısır’da Kahve’ adlı resmi alınır. Sakin, uyumlu, saygılı, iyiliksever gibi özelliklerinden dolayı Şeker lakabı olan Ahmet Paşa Abdülaziz adına sanatçılarla yazışarak saraya Paris’ten pek çok tablo getirilmesini sağlamıştır. Gerome’dan başka Adolphe Yvon, Gustave Boulanger, Washington, Van Marc, Huguet, Harpignes, Daubigny, Schrayer ve daha birkaç batı ressamının resimleri satın alınır. İstanbul’a getirilen resimler sarayda Şeker Ahmet Paşa’nın uygun bulduğu yerlere asılır. 

Sanatçı, 1873 yılında kendi eserlerini Sultan Ahmet Sanayi Mektebinde sergiler. Daha önce 1845 yılında Çırağan’da Batılı bir ressamın eserleri sergilenmiş ve 1849 yılında Harp Okulu ve Harbiye mektebi öğrencilerinin okul sergileri olmuştur ama Şeker Ahmet Paşa’nınki ilk resim sergisi olarak kabul edilir. Bakanlar, devlet memurları, elçilik mensupları, yerli ve yabancı basın resimleri izlemeye gelir. 1874 yılında Çemberlitaş Darülfünun Binasında, 1900 yılında da Pera Palas’ta sergiler açan sanatçının bazı kaynaklarda ayrıntılı bilgi verilmeden, Hüseyin Zekai Paşa ve Fausto Zonaro gibi ressamlarla Yıldız’daki imparatorluk çini fabrikasında çalıştığı da belirtilir. 1907 yılında 5 Mayıs Cumartesi günü kalp krizinden ölen sanatçı Eyüp Sultan’daki Sokullu Mehmet Paşa Türbesi civarına gömülmüştür.
 
Bu araştırmam 13 Mayıs 2002 tarihinde Hürriyet, Agora - Sanat sayfalarında ve 20 Nisan 2007'de  lebriz sanal dergi'de yayınlanmıştır.

Şeker Ahmet Paşa'nın Manzara ve Natürmortları - 2

*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.  Creative Commons License

0 comments :

Yorum Gönder



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...