Bir süredir araştırmak ve yazmak içimden gelmiyor. Kitaplara, zamansız ruhlara sığınmak ve kötülüklerin egemenliğindeki korkunç cehennemsi dünyadan kaçıp başka olasılıkların peşinde kaybolmak isteği içindeyim. Burada o zamansız ruhların kitap sayfalarından yansıyan birkaç düşüncesine yer verdim. Aslında bu sıralar gelecekteki uzak zamanları anlatan bilimkurgu romanları okuyorum. Ne yazık ki o kurgular da distopik. Bu bahar günlerinde denge için doğanın güzelliklerine ve huzur veren seslerine sığınmak ise tatlı bir hüzünle birlikte sevinç verici. Doğanın sesinde ama aynı zamanda sessizlikte...
...........................
...........................
"Yazı yazmak; boşuna kafamızı, ruhumuzu harcamak, hayallerimizi, düşüncelerimizi satmak, tabiatımızı zorlamak, durup dinlenmeden hareket içinde olmak, hep bir amaç için koşmak... Sonra da yazmak, yazmak, yazmak, dönen bir tekerlek gibi, makina gibi yazmak! yarın, öbür gün daha öbür gün yazmak. Tatil yok! Bayram yok! Ne zaman duracak ne zaman dinlenecek bu adam? Vah zavallı!" s: 43
"Ne saadet! Yüz parça olmamak, ruhun ve vücudun güçlerini ÖTEDE, BERİDE harcamamak." s: 43
"Alıştığı şeylerden korkmuyordu. Alışmadığı şey ise hayata karışmak, adam görmek, öteye beriye koşmaktı. Fazla kalabalıkta boğulur gibi oluyordu." s: 77
"Her seferinde güneşe hülyalı gözlerle, hüzünlü bir gülümsemeyle bakar, ruhundaki fırtına yavaş yavaş dinerdi." s: 84
"Her şeye sarılan ilgileri, ruhlarının boşluğunu ve sevgi yoksulluklarını kaplayan bir örtüdür." s: 209
"Öyle bir hayat ki kaygısız, sessiz, ağır ağır geçecek, sakin bir tabiat içinde hareketli fakat ancak hayatının küçük olaylarıyla dolu rahat bir ev hayatı." s: 396
"İş avutur derdi babası. O böyle avuntu istemiyordu. Bir örnek yazılar
yazmak, bir örnek dersler vermek, bir örnek çekiç sallamaktı onların iş
dedikleri. Kornasını ötekilerden farklı öttüren bir şoför, çekicini
başka ahenkle sallayan bir demirci bile ikinci gün kendi KENDİNİ TEKRAR
ediyordu. Yaşamın amacı alışkanlıktı, rahatlıktı. Çoğunluk çabadan
yenilikten korkuyordu. Ne kolaydı onlara uymak.” s: 41
"Yoksa dünyada olmayanı mı arıyordu?" s: 41
"Yoksa dünyada olmayanı mı arıyordu?" s: 41
"Aylak olmak dünyanın en zor işiydi." s: 103
“Biri çıkıp yazsa. Ben? Yapamam, yaşamak varken. Ben ya ararım ya da yaşarım.” s: 117
"Onlar kalıplarının içinde rahat. Onlardan değilim ben." s: 148
Atılgan, Yusuf, Aylak Adam, YKY, İstanbul, Ekim 2000
.......................
"Bazen yaşamın o kadar içini görebiliyorum ki birden doğrulup çevreme baktığımda kimsenin yanımda olmadığını, bana eşlik eden tek şeyin zaman olduğunu görüyorum...
Hiçbir şey her şey demektir. Güçlenmek istiyorsan önce köklerini hiçliğin derinliğine gömmeli ve en yalnız yalnızlığınla yüz yüze gelmeyi öğrenmelisin." Friedrich Nietzsche
Melankolik Aylak
0 comments :
Yorum Gönder