Kitsch Modernizm ile üstü örtülen
ama Post-Modernizm ile yeniden canlanan Modernizme yönelik bir eleştiri. Pop Sanat
ironik biçimde popüler kültür ile kitsch görüntüleri kullanır. Post-Modernizm de eski ile yeniyi birleştirdiği için ironiktir ve kitsch ile benzerliklere sahiptir.
Kitsch; sanatta, bakışta,
yaşamda bayağılık, ucuzluk, taklit, uyumsuzluk, rüküşlük, düzeysiz ve gelişigüzel
beğeni, içeriksiz bir özentilik, abartı, kaba bir ifade biçimi, teknik ve
sanatsal yetersizlik gibi tariflerle açıklanıyor. Olumlu karşılanan bir şey
değil.* 2000-2500 yıl öncesinden beri böyle bir zevkin varlığı biliniyor. Mesela
Roma döneminde Yunan heykellerinin kopyaları yapılırdı. 19. yüzyılın ikinci yarısında endüstrileşme sonucu eski
biçim anlayışıyla yeni teknolojiye uygun üretilen tasarımlardaki zevksizlik
göze batar. Diğer taraftan sanat hala belirli bir kesimin ulaşabileceği değerli
bir şeydir. Bu duruma bilinçli veya bilinçsiz tepkiler olur.
1860 ve 1870’lerde Münih’te ressamlar ve sanat tüccarları tarafından değeri düşük artistik şeyleri belirtmek için kullanılan bu terim 1930’lardan sonra önem kazanır. Theodor Adorno, Hermann Broch ve Clement Greenberg gibi sanat teorisyenleri için kitsch avandgardın karşıtıdır. Adorno için avangard sanat kurulu düzene ve her türlü sahte uzlaşmaya karşı duran, eleştiren radikal bir isyandır ve çağdaş dünyanın tek sanat formudur. Sanat yapıtı yanlış olan toplumsal gerçekliğin dışındadır. Kitsch ise estetik deneyimin ve katarsisin parodisidir. Her fırsatta öne çıkmak üzere sanatta pusuya yatar. O bütün sanata katıştırılmış bir zehirdir. Broch kitsch’in gelişen sanat yerine geçmişle ilgili olduğunu ifade eder. Kötü sanatla aynı şey değil kendi başına bir oluşumdur. Kitsch kötüdür ama her kötü sanat kitsch değildir. Sanat yaratıcıyken o taklittir. Greenberg 1939 yılında yazdığı ‘Avangard ve Kitsch’ adlı makalesinde modern sanatın tüketime karşı direndiğini ileri sürer. “Kitsch, mekaniktir ve formüllerle çalışır. Hayali bir deneyim ve sahte duyumlardır. Stillere göre değişir ama hep aynı kalır. Çağımızın yaşamındaki her şeyin sahteliğini gösterir. Avangard propaganda kullanımında masumken, kitsch yanlış duygular uyandırır. Yüksek sanattan bahsediyorsak, alçak/popüler sanattan da kaçınamayız.”
1860 ve 1870’lerde Münih’te ressamlar ve sanat tüccarları tarafından değeri düşük artistik şeyleri belirtmek için kullanılan bu terim 1930’lardan sonra önem kazanır. Theodor Adorno, Hermann Broch ve Clement Greenberg gibi sanat teorisyenleri için kitsch avandgardın karşıtıdır. Adorno için avangard sanat kurulu düzene ve her türlü sahte uzlaşmaya karşı duran, eleştiren radikal bir isyandır ve çağdaş dünyanın tek sanat formudur. Sanat yapıtı yanlış olan toplumsal gerçekliğin dışındadır. Kitsch ise estetik deneyimin ve katarsisin parodisidir. Her fırsatta öne çıkmak üzere sanatta pusuya yatar. O bütün sanata katıştırılmış bir zehirdir. Broch kitsch’in gelişen sanat yerine geçmişle ilgili olduğunu ifade eder. Kötü sanatla aynı şey değil kendi başına bir oluşumdur. Kitsch kötüdür ama her kötü sanat kitsch değildir. Sanat yaratıcıyken o taklittir. Greenberg 1939 yılında yazdığı ‘Avangard ve Kitsch’ adlı makalesinde modern sanatın tüketime karşı direndiğini ileri sürer. “Kitsch, mekaniktir ve formüllerle çalışır. Hayali bir deneyim ve sahte duyumlardır. Stillere göre değişir ama hep aynı kalır. Çağımızın yaşamındaki her şeyin sahteliğini gösterir. Avangard propaganda kullanımında masumken, kitsch yanlış duygular uyandırır. Yüksek sanattan bahsediyorsak, alçak/popüler sanattan da kaçınamayız.”

Günümüzde çabuk tüketime, kitleye ve popüler kültüre yönelik üretilen, kalitesiz, ucuz, orijinal olmayan, klişe sloganlara ve söylemlere dayanan basit ve anlaşılabilir, estetik yönü zayıf, endüstri, medya, reklam ürünleri de kitsch olarak adlandırılıyor. Bir şeyler yaptığını sanan yüzeysel, zahmetsiz, sahte ve uydurma seri üretimdir. Kalıcılığın değil günü kurtarmanın peşindedir. Sanatın karşısındadır ama sözde sanat eseri olarak görüldüğü de olur. Sanattan alınan intikamdır aslında. Gerçek sanatsal çabalar yerine daha şatafatlı, iddialı ama kolay ve sığ işlerdir. İçinde bulunulan zamanın kendini beğenmiş düşüncesiz ifadesidir. Zamana karşı dirense de kısa sürelidir. Aşırı duygusallık uyandıran acıklı melodramdır. Ancak kendisinde duygu ve ruh yoktur. Yalınlık karşıtıdır, çirkin bir kopya, kötü bir taklittir. Nitelik değil niceliktir. Bilgisiz bir içtenlikle üzerinde fazla düşünmeye gerek olmadan sevilen ve tercih edilen bir şeydir. İşlevselliği dışında başka bir amaç için kullanılan objedir. Yan yana gelemeyecek öğelerin gelişigüzel, simge ve gizem taşımadan bir araya getirilişidir. Sanat gibi riske girmez, düşünmeye ve sorgulamaya yol açmaz, izleyeni zorlamaz, inceliği ve çoklu anlamları yoktur. Muhafazakardır, alışılmış olandır, içeriksel yenilik peşinde değildir; kabul edilebilirlikle ve öngörülebilir tepkilerle yetinir. Evrenseldir; tanınabilir, açık seçik bir dünya sunar.



Seyahat firmaları paket programlarıyla turistin yapacağı şeyleri önceden belirler. Bu gezmek isteyenin işine gelen kolaycı ancak kitsch bir yaklaşımdır: turla gezer, standart fotoğraflar çeker, standart yemekler yer, turistik dükkanları dolaşarak hediyelik eşya satın alır, diğerlerine uyum sağlar. Örneklere yüzlercesi eklenebilir. İstanbul gibi Doğu - Batı ve Köy - Kent kültürleri arasında kalmış bir metropolde etrafınıza baktığınızda mutlaka kitsch bir şeyler gözünüze ilişecektir.
Gülsün Karamustafa kente göç olgusundan kaynaklanan kültür karmaşasını, gelenek modern çatışmasını 1970’lerde konu olarak seçen bir sanatçı. Özellikle 1978’de Taksim Sanat Galerisi’ndeki sergisinde “Kıymatlı Gelin”, “Kapıcı Dairesi”, “Örtülü Gelin” gibi çalışmaları bu yaklaşımını ortaya koyar: Plastik hamam tasları, leğenler, tüpgazlar, çarıkların yanında plastik terlikler, nakışlı örtülerle süslü elektronik ev aletleri ve diğer eşyalar kentteki kültürel değişimin simgeleridir. Modern apartmanların alt katlarındaki kapıcı dairelerindeki ya da gecekondu mahallelerindeki evlerdeki görünümlerdir.
Sanatçı 1980’ler sonrasında ise kitsch’i nesnel, yargılamadan kendi süzgecinden geçirip sunarken yaşanılan dönemin değişimine de ironik biçimde dikkat çeker. Duvar halılarında, tekstil kolajlarında, resimlerinde, heykellerinde ve enstalasyonlarında geçiş toplumundaki yoz zevki ve karma biçimleri kullanılan nesnelerle olduğu gibi aktarır. Bu tür çalışmalarını 1981 yılında ‘Arabesk’ ve 1985 yılında ‘Duvar Halıları’ adlı sergilerinde bir araya getirir. Arabesk şarkıların sözleri, filmleri esin kaynağı olur. İstanbul’daki alt kültüre ait hayat tarzını tarafsız verir. Yorum izleyiciye kalır. Bizans, Osmanlı, Cumhuriyet dönemi yapıları ve kültür katmanları içindeki yaşamın, birbiriyle uyuşmayan çelişkili görüntüleriyle karşılaşılır. Yeni üretilenlerle geleneksel olan iç içe geçiyor. Çeşitli kültürler ve başka zamanlar aynı mekanda olunca eklektiklikten doğan karmaşa, anlam yitimi ve değer kaybı da beraberinde geliyor.

Sanatçının bu projesiyle ilgili görüşleri: “Benim projem; Pop-kültün tüm yansımalarının yer aldığı kitsch bir oda. Kocasından yeni ayrılmış varoşlardan dul bir kadın veya özgürlüğünü kendince ilan etmiş sınıf atlamaya hevesli ve bunun yolunun televizyon ya da magazin dergilerindeki tariflerden geçtiğine inanan bir kadın... Bir yanda televole, gelin-kaynana program parçacıkları; mankenler, futbolcular aynı tarifleri uygulayarak ülkenin yüksek standartlı yaşam seviyesine dişi, tırnağı ve başka şeyleriyle ulaşabilmiş kadınlar idolleri. Büyük bir yoksulluktan gelen bu gündelik yaşamın yeni insanının gözü asla doymuyor. Ben bu odayı, Kültürün beşiği, bu insanlar için aslında uç noktası olan bir müzede hayal ediyorum; tüm gerçek televizyon görüntüleri ve müziğiyle... Biz, yani aslında kendine yabancı Türk toplumunun bu noktada yansımamızı bulacağımıza inanıyorum.” ***
“Hiçbirimiz kitsch’den tamamıyla kaçacak kadar superman değiliz.”****
Notlar:
* Oysa dışlanan şey daha da güçlenerek geri döner.
*** http://ekavart.tv/videoart/diger/kitsch-oda-projesi-kezban-arca-batibeki
**** Milan Kundera
Nalan Yılmaz.
Bu yazımın ilk kaynakları:
Sanat Karşıtı Olarak Kitsch
*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.
0 comments :
Yorum Gönder