22 Ocak 2015 Perşembe

Şehzade Abdülmecid Efendi Köşkü

Aralık 2014'te Kuzguncuk gezimiz sırasında görebilme  şansı bulduğum Bağlarbaşı'ndaki ‘Koç Topluluğu Spor Kulubü’ne ait tesis arazisi içinde bulunan Abdülmecid Efendi Köşkü dış ve iç görünümüyle etkileyici. Mısır Hıdıvi İsmail Paşa'nın 1880’li yıllarda oğlu Tevfik Paşa için av köşkü olarak yaptırılan yapı, 1895’te Sultan II. Abdülhamid tarafından satın alınarak Abdülaziz'in oğlu Abdülmecid Efendi'ye (1868–1944) tahsis edilir. Şehzade Abdülmecid Efendi harem ve müştemilat binalarıyla genişletilen yapıların günümüze ulaşan selamlık bölümünü 1918 yılına kadar yazlık konut olarak kullanır. Burada özellikle Çarşamba günleri resim yaptığı bilinir. Diğer günlerde ise dönemin sanatçılarının, edebiyatçılarının ve siyasetçilerinin sık sık toplandığı bir kültür merkezine dönüşür.  200 dönüme yakın bir koru içinde yer alan ve 1903 yılında onarım gören köşkün bazı kaynaklarda mimar Alexandre Vallaury tarafından tasarlandığı belirtilir.


Kazım Taşkent tarafından satın alındıktan sonra restore edilen, Kuşbakışı Caddesi No: 18 olarak kayıtlı köşk; duvarlarındaki ve tavanlarındaki altın yaldız çerçeveli panolar içindeki kalem işleri, duvar ve yerlerdeki çinileri, çeşmeleri, şöminesi, Avni Lifij resmi, mermer havuzlu büyük salonu, üst katta pencerelerdeki vitrayları ve diğer eşsiz detaylarıyla ince bir zevki yansıtır. II. Dünya Savaşı sırasında bir süre askerlerin kaldığı köşkün zeminindeki çiniler bozulunca Kütahya’da yenileri yaptırılıp kaplanır. Köşk çiniler açısından son derece zengindir. Köşkün inşası sırasında Kütahya’da sır altı tekniğinde üretilerek zemine, duvarlara, balkonlara, çeşme ve şömineye monte edilir. Ayrıca üst kattaki odalardan biri yerden tavana kadar çiniyle kaplıdır. Natüralist ve hatai motifleriyle bezeli çok renkli çiniler köşkün değerini ve güzelliğini artırır. İkinci katta doğuya bakan ve Abdülmecid Efendi’nin namaz kıldığı düşünülen odalardan birinin süslemeli tavanında Kuran ayetleri yazılıdır. 

(Yazıya sonradan  eklediğim yukarıdaki fotoğraf  'Kapı Çalana Açılır' adlı sergi gezisinden,1 Kasım 2017)
 
Çok sayıda değerli ağaç ve bitkinin bulunduğu ve yüksek duvarlarla çevrili koruluk içindeki köşkün dış cepheleri örneğine pek rastlanmayan dikdörtgen ve kare panolarla bölümlenmiştir. Panoların iç yüzeyleri ve çatının geniş saçaklarının altları Oryantalist tarzda kalem işleri ile süslüdür. Ahşap taşıyıcı sisteminde ince uzun sütunların başlıkları ve at nalı kemerler de Oryantalist üsluba özgüdür. Güneyde tonoz şeklinde bir saçakla örtülü, çatısı kurşun kaplı ve tepesinde bronz alem bulunan, basık kemerli anıtsal bir kapıdan köşkün bahçesine girilir. Çini kitabesinde kufi ile "Allah’dan başka galip yoktur" yazan kapının ve her iki tarafındaki duvarların Abdülmecid Efendi tarafından planlandığı ileri sürülür. Kâgir bodrum kat üzerinde yükselen iki katlı ahşap köşkün giriş kapısının üzerinde mavi zemin üstüne kûfi yazı ile "Allah adaleti, iyilik yapmayı, akrabaya bakmayı emreder" yazılıdır. Ufak ayrıntılar sayılmazsa simetrik olan yapı eklektik mimari özellikler gösterir. Gösterişli iç mekânında ve dış cephesinde özenli, dengeli bir şekilde ve estetik kaygılar göz önünde bulundurularak Doğu ve Batı özellikleri Osmanlıya özgü biçimde bir arada kullanılmıştır. Dört köşesinde odaların olduğu orta sofalı plan şemasının uygulandığı köşk zengin bezemeleriyle Türk ahşap konut mimarisinde ayrı bir yerdedir. Restorasyon çalışmalarından sonra düzenli onarımlarla korunan yapının sonraki nesillere de ulaşması ve tanıtımının yapılıp ziyarete açılması çok iyi olur. *

  (Yazıya sonradan  eklediğim yukarıdaki fotoğraf  'Kapı Çalana Açılır' adlı sergi gezisinden,1 Kasım 2017)


Sanatın ve kültürün yüceltildiği bir ortamda büyüyen; Arapça, Farsça, Fransızca ve Almanca bilen, askeri ve siyasi olarak da çok iyi ve özel bir eğitim alan Şehzade Abdülmecid Efendi aynı zamanda aydın, sanat koruyucu, ressam ve hattattır. Yurt dışından getirttiği yayınlarla dünya sanatını takip eder. Türk ve yabancı ve ressamlardan** özel resim dersleri alır. Güçlü bir desen anlayışına sahip ve figürün ön planda olduğu ‘Harem’de Goethe’ ve ‘Harem’de Beethoven’*** tabloları önemlidir. Kadınları her zaman koruyan ve toplumsal hayatta istedikleri mesleği seçip iyi bir konumda olmalarını savunan Abdülmecid Efendi’nin saray sahnelerinde Oryantalistlerinki gibi yapay ve hayali anlatım yoktur. Müzikle de yakından ilgilenen; keman, viyolonsel, piyano çalan ve Franz Liszt’den dersler alan son halife Abdülmecid Efendi edebiyat, sanat, siyaset çevreleri; önde gelen yerli ve yabancı aydınları ile dostluklar kurar. Yahya Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem, Tevfik Fikret, Abdülhak Hamit Tarhan, Şevket Dağ, İbrahim Çallı, Namık İsmail, Sami Boyar, Feyhaman Duran, Avni Lifij, Fausto Zonaro, Pierre Loti yakın arkadaşlarıdır. 


1909’da kurulan ve 1914 Kuşağı ve önceki dönemin ressamlarını bir araya getiren Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin ilk başkanlığını yapan, derneğin sergilerine katılan Abdülmecid Efendi, Avni Lifij’in Paris’e burslu olarak gönderilmesini sağlar. Cormon atölyesinde çalışan Hüseyin Avni Lifij genç yaşta ölen (1886–1927) 1914 Kuşağı ressamlarındandır. II. Meşrutiyet (1908) sonrasında Batı’ya gidip öğrenim gören sanatçılar döndüklerinde resimlerinde çoğunlukla gün ışığına ve saf renklere yer vermelerinden dolayı İzlenimci olarak değerlendirilirler. Meşrutiyet döneminin aydın, ilerici, öncü ve özgürlükçü bu ressamları manzara ile birlikte figürlü kompozisyonlar ve portreler de çalışırlar. Bohem sanatçı Avni Lifij İzlenimcilikten yararlansa da görünümün değişimlerinden çok ruhsallığa ve düşünselliğe ağırlık verir. Açık hava ressamlığı sonucu poşadlarında**** ve büyük boyutlu figürlü resimlerinde üstün duyarlılığını, güçlü bir desen ve gözlem yeteneğini ortaya koyar. Bazı poşadlarında şiirsel doğa görünümleri içinde çok az sayıdaki figürleri leke halinde belli belirsiz işler. Sembolist ve romantik bir yaklaşımla ele aldığı manzaralarında genellikle akşam saatleri ışığı; desen ve yağlıboya portrelerinde dalgın ve hüzünlü figürler görülür.


Abdülmecid Efendi ve Avni Lifij köşkün doğu giriş sofasının sol tarafındaki duvarı için 1900’lerin ilk yıllarına tarihlenebilecek figürlü bir manzara resmi tasarlarlar. Uygulamayı Avni Lifij yapar. Duvarın ortasındaki iki musluklu ve önünde kurna olan mermer çeşmenin etrafını çevreleyen ‘Aşk Çeşmesi’ adlı resim fresk tekniğindedir. Yuvarlak kemerli dikdörtgen bir pano içine yapılan resimde; çeşmenin etrafında ellerinde toprak testi, yanlarında bakraç olan kadın figürleri yer alır. Çeşme başında karşılaşıp sohbet eden kadınların ayaklarındaki çarıkları, canlı renkli giysileri, duruşlarındaki zarafet ve hafif hüzünlü halleri dikkat çekicidir. Melankolik ve sessiz atmosfer figürlerden, sarı yapraklara, güneş batışıyla renklenen bulutlu gökyüzüne, uzaktaki manzaraya kadar bütün resme yayılır. Konturlar çok belirgin değildir, renk ve ışıkla erir. Ön planın açıklı ve koyulu tonlamalarına karşın arka plan aydınlıktır. Kompozisyondaki figürler doğa ve mimari ile bütünleşmiş gibidir. Sahnenin köşkün önünde geçtiğini, ustalıkla yerleştirilmiş figürlerin durduğu yerdeki mimari detaylardan anlıyoruz. Oryantalist tarzda ince sütunlar sağ tarafta üçlü grup olarak ayakta duran kadınların yanından yükselir. Sol üst tarafta bir tepe üzerinde siluet şeklinde tek minareli bir cami göze çarpar. Arka plandaki deniz ağaçlar büyüdüğü için bugün görülmez. Resmedilen akasya ağacı ise hâlâ köşkün bahçesindedir.

Notlar:

* Ne mutlu ki Kapı Çalana Açılır sergisi süresince geçici olarak köşk ziyarete açıldı ve yoğun bir ilgiyle karşılandı. Bir kez daha köşkü gezdiğim ve iki katında sergilenen Ömer Koç Koleksiyonu'ndan eserleri görebildiğim için memnunum. -Kasım 2017-
** Şeker Ahmed Paşa, Osman Hamdi Bey, İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Namık İsmail, Nazmi Ziya, Şevket Dağ, Avni Lifij, Salvatore Valeri, Fausto Zonaro
*** ‘Harem’de Beethoven’ tablosundaki mekân Abdülmecid Efendi Köşkü’nün zemin kat sofasıdır.
**** Açık havada yapılmış küçük yağlıboya taslak

Kaynaklar:

1- Aktan, Latife, “Abdülmecid Efendi, Köşkü, Çinileri”, IV. Üsküdar Sempozyumu Cilt 1, Kasım 2006, Bildiriler, İstanbul, 2007
2- Batur, Afife, "Abdülmecid Efendi Köşkü", Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, I, İstanbul 1994, s: 51-52
3- Genim, Sinan, Abdülmecid Efendi Köşkü, 2004
4- Gören, Ahmet Kamil, “Lifij’de Ayın ve Güneşin Halleri: Tan Yeri, Gurûp ve Mehtap Resimleri”, Genç Sanat, Aralık 2006, No: 145, s: 20 - 25
5- Özsezgin, Kaya, “Cumhuriyet’in 75. Yılında Türk Resmi”, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1999
6- Tansuğ, Sezer, “Çağdaş Türk Sanatı”, Remzi Kitabevi, İstanbul, 3. Basım, 1993, s: 119
7- Yılmaz Nalan, “Şehzade Abdülmecid Efendi”, Lebriz Sanal Dergi, 27 Mart 2011

Nalan Yılmaz, Abdülmecid Efendi Köşkü ve Hüseyin Avni Lifij’in Resmi, 9 Ocak 2015, Lebriz Sanal Dergi

Şehzade Abdülmecid Efendi ile ilgili diğer yazım Osmanlı Hanedanından Bir Ressam: Şehzade Abdülmecid Efendi

*****Bu sayfadaki yazının ve fotoğrafların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.  Creative Commons License

0 comments :

Yorum Gönder



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...