

1915-1918 arasında tanınır doğa betimlemelerinden
uzaklaşarak geometrik formlarla yeni renk ve biçimlere gider. 20. yüzyıl
sanatında kare önemli bir biçimdir: objektif bir formdur, sıcaklık soğukluk
dengededir. Simetri imkanı, düşey, yatay ve diyagonal eksenleri vardır.
Döndürülebilir, köşelerine daire çizilebilir. Merkezden uzak olan köşeleri
uzatılabilir. Bauhaus hocalarından Albers kareyi belli bir sembol olarak
kullanmaz. Biçimsel prensip olarak ifade araçlarında ekonomik olunması
gerektiğini savunur. Kare serisinde koyduğu başlıklar da basittir: yeşil,
korunmuş mavi, yalnız ışık, sonbaharın vedası, sarı akşamüstü vb. Onun kareleri
geometrik sistemde duygunun varlığını açıklar. Figürden tamamen kurtulan
Malevich’in birliğin prensibi ve evrenin strüktürü olan karesi soyuttur ve
hiçbir şeye hizmet etmez, amaçsızdır. 1915 yılında beyaz zemin üzerine 'Siyah Kare'sini
sergilediğinde eleştirmenlerin ve halkın görmeye alıştıkları, hoşlandıkları her
şey kaybolur ve hiçliğe dönüşür. Son derece yalın ve çarpıcı olan bu kare onlar
için anlaşılmaz ve tehlikeli bir formdur. İçeriksizlik değildir; nesnesizliktir. Siyah kare sezgiyse beyaz alan da onun ötesindeki
boşluktur. Aynı yıl beyaz üzerine kırmızı kare ve beyaz üzerinde kırmızı ve
siyah kare boyar. Anlam ve biçim üzerinde araştırmalarını sürdüren Malevich
daha sonraki kompozisyonlarında aydınlık bir boşlukta asılı duran, karşıt renklerle
oluşturduğu değişik boyutlarda üst üste gelen çubuk, dikdörtgen, kare gibi
öğeleriyle daha akıcı bir anlayışa yönelir.
Malevich’in oluşturduğu Suprematizm’de formlar doğayı çağrıştırmaz. Nesnelerin tanıdık görünümleri dikkate alınmaz. Hareket fikrinden türeyen tüm sebeplerin amacı açığa vurulur. Dinamizm, devinim, değişkenlik modern hayata hükmeder. Malevich de resimlerinde bu değişen durumları simgeler. Tasarladığı dünyaya ulaşmak için soyuta yönelir. Görsel biçim vermek istediği gerçeklik sınırsız bir uzayın ve madde ötesi bir dünyanın yansımasıdır. Saf soyut sanatçının ana temasının kesin bir biçimi yoktur. Artık gerçeğin görünümlerinin dışına çıkılır. Sezgiler belirleyici faktördür. Gizemli güç sanatçının içindedir. Suprematizm heyecanın ritmini, düşünülemeyen ama hissedilebilen soyut evreni, sıfır biçimi temsil eder. Nesnelerin hiçlikte yok olması inancı sıfır biçime götürür. İnsan tasarısının ürünü olan her türlü nesneden, duygudan, çağrışımdan ruhsal titreşimlerden arınmış susan hiçliğin sembolü olan bir biçim.
Sanatı geçmişten, kiliseden ve devletin egemenliğinden kurtaran, eski sistemleri yıkan ve yok eden Malevich’in nesnesiz dünyası ile yeni sanatın saflığı üstlenilir. Sıfırdan, hiçten başlayan yeni bir dünya kurulur. Nesnelerden sıyrılmak, evrene ve özgürlüğe açılmaktır. Bireysel ayrıcalıkların, bencilliklerin, çıkarcılığın, haksızlıkların silindiği hiçlikte istekler susar ve insan kozmik titreşimlerin ürpertisiyle sarsılır. Dördüncü boyut olan zaman kavramı gizemsel bir niteliğe ulaşır. Malevich’e göre bu anlayışla insanlık mutlu bir yaşama ve yeni bir gerçekliğe kavuşacaktır. Ak-Suprematizm döneminde renk ve ton karşıtlıklarından arınır. 1918 tarihli 'Beyaz üzerine Beyaz Kare’si başlangıç ve sonuçtur. Beyaz yüzey uzaydır. Hem mükemmeldir hem bitiştir. Hiçliktir, eşitliktir, bağımsızlıktır. Barış içindeki mutluluktur. Buradan yani sıfır noktasından sonra her şey başlayabilir. Bu resim soyutun gidebileceği son evredir.
Malevich’in oluşturduğu Suprematizm’de formlar doğayı çağrıştırmaz. Nesnelerin tanıdık görünümleri dikkate alınmaz. Hareket fikrinden türeyen tüm sebeplerin amacı açığa vurulur. Dinamizm, devinim, değişkenlik modern hayata hükmeder. Malevich de resimlerinde bu değişen durumları simgeler. Tasarladığı dünyaya ulaşmak için soyuta yönelir. Görsel biçim vermek istediği gerçeklik sınırsız bir uzayın ve madde ötesi bir dünyanın yansımasıdır. Saf soyut sanatçının ana temasının kesin bir biçimi yoktur. Artık gerçeğin görünümlerinin dışına çıkılır. Sezgiler belirleyici faktördür. Gizemli güç sanatçının içindedir. Suprematizm heyecanın ritmini, düşünülemeyen ama hissedilebilen soyut evreni, sıfır biçimi temsil eder. Nesnelerin hiçlikte yok olması inancı sıfır biçime götürür. İnsan tasarısının ürünü olan her türlü nesneden, duygudan, çağrışımdan ruhsal titreşimlerden arınmış susan hiçliğin sembolü olan bir biçim.
Sanatı geçmişten, kiliseden ve devletin egemenliğinden kurtaran, eski sistemleri yıkan ve yok eden Malevich’in nesnesiz dünyası ile yeni sanatın saflığı üstlenilir. Sıfırdan, hiçten başlayan yeni bir dünya kurulur. Nesnelerden sıyrılmak, evrene ve özgürlüğe açılmaktır. Bireysel ayrıcalıkların, bencilliklerin, çıkarcılığın, haksızlıkların silindiği hiçlikte istekler susar ve insan kozmik titreşimlerin ürpertisiyle sarsılır. Dördüncü boyut olan zaman kavramı gizemsel bir niteliğe ulaşır. Malevich’e göre bu anlayışla insanlık mutlu bir yaşama ve yeni bir gerçekliğe kavuşacaktır. Ak-Suprematizm döneminde renk ve ton karşıtlıklarından arınır. 1918 tarihli 'Beyaz üzerine Beyaz Kare’si başlangıç ve sonuçtur. Beyaz yüzey uzaydır. Hem mükemmeldir hem bitiştir. Hiçliktir, eşitliktir, bağımsızlıktır. Barış içindeki mutluluktur. Buradan yani sıfır noktasından sonra her şey başlayabilir. Bu resim soyutun gidebileceği son evredir.

Suprematist çalışmalarının bazılarına maddi dünyayla ilgili başlıklar veren ressam daha sonra pişmanlık duyar. Maddeci
eğilimleri yadsır. Materyalizmin ötesinde yeni bir insanlık anlayışı
peşindedir. Bazı resimlerindeki haç motifi dinsel ve felsefi bir kaynağın
simgesi olabilir. 'Beyaz Üzerinde Büyük Haç' adlı tablosunda dikey kırmızı kalın boya tabakası yer alır. Dikey kırmızıyla kesişen siyah yatayla haç belirginleşir. Haç motifini
1920’lerde yaptığı ve Arkitekton adını verdiği geleceğin şehircilik sanatı için
örnek teşkil edecek üç boyutlu nesneleri hayatın güncelliğinden uzak soyut
denemeler olarak nitelendirilir. Sanatın bağımsızlığını benimseyen ilerici
ressamın bu çalışmaları eleştiriler alır. Eşitlikle mutlu bir dünyaya
kavuşulacağının düşünüldüğü, taklit etmeyi değil gerçeğin üretilmesini savunan,
hareket ve zaman kavramlarını önemseyen Konstrüktivizm onun sanat anlayışının
devamıdır.

Son yıllarında portreler yapan sanatçı 1935’de kanserden öldüğünde tabutunun baş kısmına dinsel bir anlam taşıyan 'Siyah Kare' adlı tablosunun bir örneği asılır. Küllerinin gömüldüğü mezarın başına da beyaz üzerinde siyah kare olan bir mezar taşı konur.
"Yarın henüz bilinmeyen bugündür. Yeniyi bulan, bugünü yarattığı için düne ve yarına bağlanmalıdır… Gideceğimiz yol çok güç. Kökleşmiş ekonomik ve estetik kavramları sarsmak kolay olmuyor. Yeni sanat bütün bunlara karşı savaş açtı. Süprematizm, 1913’ten beri bu savaşa katılmıştır.”
Kaynaklar:
1-İpşiroğlu, Nazan-Mazhar, Sanatta Devrim, Remzi Kitabevi, 3. Basım, İstanbul, 1993
2- Lynton, Norbert, Modern Sanatın Öyküsü, çev: Cevat Çapan, Sadi Öziş, Remzi Kitabevi, 2. Basım, İstanbul, 1991
3- Simmen, J., Kohlhoff, K., Kasimir Malevich, Life and Work, Könemann, Art in Hand, 1999
*****Bu
sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak
gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek
alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir. 
0 comments :
Yorum Gönder