Ahmet Hamdi Tanpınar Cumhuriyet Dönemi’nin şairi, roman ve hikâye yazarı, edebiyat
tarihçisi, eleştirmen olmasının yanı sıra, sanatın pek çok dalına ilgi duyup
yazılar yazmış çok yönlü ve entelektüel bir ismidir. Edebiyat Fakültesini
bitirmiş, Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’in öğrencisi olmuş, Avrupa’daki müzeleri
ve galerileri gezmiş yazar kitaplarında özellikle resim, müzik ve mimari
hakkındaki düşüncelerine sıklıkla yer verir. ‘Mahur Beste’, ‘Huzur’, ‘Aydaki
Kadın’ gibi romanlarında detaylı anlatımlarla resimle ilgili konulardan,
sanatçılardan söz eder. Ressam veya resim sanatına düşkün karakterlerle
birlikte günlük hayatı, İstanbul’un manzaralarını, bir kadının elbisesini veya
saçını tarif ederken ünlü sanatçıların tablolarına gönderme yapar. Doğanın veya
kadının muhteşem görünümlerini anlattığı etkileyici ve uzun cümleleriyle okuru
metne çekerken zihinde görsel bir imge oluşturur. Romanı, şiiri, musikiyi, resmi,
felsefeyi, tarihi birbirleriyle bağlantılı biçimde kurgular, böylece biçim ve
içerik de çok katmanlı olur, çağrışımlarla zenginleşir. Okuyucu bu ilişkileri
kavrayabildiği sürece romanın içine girer.
Hayata sanatın penceresinden bakan yazarın İstanbul hayranlığının belirgin biçimde hissedildiği ‘Huzur’un
melankolik karakteri Mümtaz âşık olduğu kadını ve aşkını sanatsal bir
duyarlılıkla düşünür. Sevgilisi Nuran’la Boğazı, İstanbul’un eski ve yeni
yerleşimlerini gezdiklerinde musiki, resim, heykel, mimari, şiir, felsefe, huzur
ve aşkla bütünleşerek estetik bir haz duyar.