Hayattan ayrılışının 6. yılında Ressam Nazmi Yılmaz (1944-2004) anısına
29 Nisan 2010 Perşembe
17 Nisan 2010 Cumartesi
Harika Dolaplar
7 Nisan 2010 Çarşamba
19. Yüzyıl Batı Resminde Melankoli
Batı sanatında melankolinin tasvirlerine Eski Yunan döneminden beri rastlanır. Bu
tasvirler insanın acılarının, kaygılarının, suskunluğunun, sıkıntılarının,
yalnızlığının sanatçı üzerinde bıraktığı etkileri ortaya koyar. Ortaçağ'da
sanatçılar, toplumsal dengesizliği, büyücüleri, simyacıları, dini baskıları ve
kasvetli ortamı gösteren yapıtlar üretirler. Flaman ve Alman ressamlar
insanların ruh yapılarını, gülünç ve acınacak hallerini fantastik bir kurgu
içinde aktarırlar. Bu dönemde melankoli acedia kavramıyla bir tutulmaya başlar. Acedia, kafakarışıklığından gelen ve bunalıma neden olan üzüntü, enerji düşüklüğü, içsel
bıkkınlık, toplumsal yaşamdan uzaklaşmak, ilgisizlik ve tembellik olarak
tanımlanır. Zamanı da temsil eden Satürn, melankoliklerin gezegenidir.
Ortaçağ’ın sonlarında, melankoli tanrısı Satürn’ün, etkisi altında doğanlara
zorluklar ve talihsizlik getirdiğine inanılır.
19. yüzyılda, içinde bulundukları düzenden
hoşnutsuz Romantikler, geçmişe ve sonsuzluğa özlem duyarlar. Gerçeklerden kaçıp
sezgilere, duygulara, efsanelere, uzak kültürlere, doğaya, mistik ve esrarengiz
olana yönelirler. Doğanın görkeminden ve insanın doğa karşısındaki
çaresizliğinden etkilenirler. Yüzyılın ikinci yarısında, Sembolistlerin
simgesel ifadelerinde hayaller, yalnızlık, düşler, melankoli, gizem, tinsellik
önemli unsurlardır. Varlıkların iç dünyalarını, nesnelerin gizini, doğanın
ruhunu verirken, çağrışımlara ve sembollere başvururlar. Her sanatçı kendi
gördüklerini, yaşadıklarını, edebiyattan aldıklarını, imgelem gücüyle bir araya
getirir.
2 Nisan 2010 Cuma
24 Mart 2010 Çarşamba
Çınar Ağacı
On iki yıldır pencereden baktığımda orada görmekten memnunluk duyduğum, 6. kata kadar yükselen çınar ağacını Cumartesi günü kesmişler. Çok üzüldüm. Bahar ve yaz aylarında öyle güzeldi ki, yaprakları o kadar yoğundu ki. Bu haliyle karşıdaki apartmanı tamamıyla kapatıyordu. Şimdi ise yeşillik yerine binalara bakıyorum. Sadece o değil, arka taraftaki beş ağaç daha onunla aynı sonu paylaşmışlar. Aklım almıyor bir türlü. Dünyanın en mühim canlısı insanlar ya, her şeyi kafalarına göre uygulamakta serbestler. Sanki ağaç canlı değil...
Zaten apartmanların çatılarında radyasyon yayan baz istasyonları kurulmuş. Ağaçlar radyasyonun zararlarını bir ölçüde önlüyordu. Tam kıştan çıkmışken ve yaza kadar yeşil yapraklara kavuşacakken. Artık kat kat yükselen dallarına kuşlar konamayacak. Neşeli kuş cıvıltıları olmayacak. Ağacın 15 metreyi geçen boyu vardı. Şimdi sadece 3 metre kalmış gibi. Dallarından değil, gövdeden kesilmiş. Yaz sıcağında kuruyacak muhtemelen. Apartmanların arasında hala çam türleri ve cılız küçük ağaçlar dursa da binalar arasında sıkışmış olan ve insanın nefes almasını sağlayan; her mevsim ayrı görünümüyle sevinç veren görkemli olanları yok artık. ..
Zaten apartmanların çatılarında radyasyon yayan baz istasyonları kurulmuş. Ağaçlar radyasyonun zararlarını bir ölçüde önlüyordu. Tam kıştan çıkmışken ve yaza kadar yeşil yapraklara kavuşacakken. Artık kat kat yükselen dallarına kuşlar konamayacak. Neşeli kuş cıvıltıları olmayacak. Ağacın 15 metreyi geçen boyu vardı. Şimdi sadece 3 metre kalmış gibi. Dallarından değil, gövdeden kesilmiş. Yaz sıcağında kuruyacak muhtemelen. Apartmanların arasında hala çam türleri ve cılız küçük ağaçlar dursa da binalar arasında sıkışmış olan ve insanın nefes almasını sağlayan; her mevsim ayrı görünümüyle sevinç veren görkemli olanları yok artık.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)