Bahar bir üşüten bir ısıtan; bir güneşli bir yağmurlu haliyle kendini hissettiriyor. Kuşlar cıvıl cıvıl. Ağaçlar çiçek açıyor, doğa güzelliğini göstermeye başlıyor. Erguvanlar, manolyalar, leylaklar, mor salkımlar, erik ağaçları
vb. ile birlikte çiçekler de coşuyor. Nisan kısa süreli lalelerin, sümbüllerin ve papatyanın da
zamanı. İstanbul'un parkları, bahçeleri, yol kenarları her renkten
lalelerle dolup taşıyor. Mart sonundan Nisan sonuna kadar en sevdiğim
ağaçlar sakuralar elbette 🌳. En açık tonlarından en koyu tonuna kadar
pembe, sarı ve beyaz çiçek açan kiraz ağaçları... Japonya'ya özgü bu
ağaçların 600'den fazla çeşidi var. Bu bahar da Baltalimanı Japon Bahçesi, Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ve Göztepe 60. Yıl Parkı'nda onlara kavuştum. Bol bol seyrettim. Pembe ve beyaz çiçeklerinin altından gökyüzünün maviliğine bakarken huzurlu ve mutlu oldum. Gözümü güzelliklerinden alamadım. Çiçeklerin yaprakları ahenkle yüzüme dökülürken -🌸 pembe ve beyaz ipeksi yağmur altında 🌸- tatlı bir hüzünle birlikte Japonların 'Hanami' dedikleri geleneklerine hayranlık duydum.
20 Nisan 2017 Perşembe
5 Nisan 2017 Çarşamba
İlkbaharda Alaçatı Sokakları
İlkbahar: doğanın uyanışının izlendiği güzel mevsim... Güneş çıkınca ince giysiler, güneş bulutların arkasına gizlenince ceket veya mont giyilen kararsız havaların zamanı... Baharda gezmek de ayrı güzel. Mart'ın son günü Nisan'ın ilk günleri Alaçatı'da güneşli ve hafif esintili güzel bir havada yazı özleyenler tişörtle biraz üşüyenler ise ceket ve montla geziniyordu. Restoran, kafe ve dükkan gibi mekanların bir kısmı açılmış, bir kısmı da 7- 9 Nisan tarihlerinde düzenlenecek 8. Ot Festivali'ne yetişmek için heyecanlı ve yoğun bir hazırlık içindeydi. Ot Festivali'nde turizm şirketlerinin düzenlediği turlarla Alaçatı'ya binlerce kişi geliyor ve otellerde yer bulmak güçleşiyor. Egeye özgü otların satıldığı ve lezzetli zeytinyağlı yemeklerin hazırlandığı festival kapsamında çok sayıda etkinlik de düzenleniyor. Bu yılın otu olarak ısırgan
seçilmiş. Festivalin kalabalık ve hareketli geçeceği kesin. Yine de
Alaçatı sokaklarının sakinken tadını çıkarmak ayrı bir keyif.
Özellikle eski hallerine uygun şekilde restore edilip butik otellere dönüşen iki katlı, cumbalı, avlulu taş evleriyle ünlü olan Alaçatı, Çeşme'ye bağlı son yılların en gözde ve trend yerlerinden biri. Akdeniz'in Provence stilinin ön planda olduğu bu güzel yerleşim aynı zamanda sörf yapanların tercih ettiği rüzgarlı denize de sahip. Çoğunlukla mavi olmakla birlikte pastel tonlardaki kapıları ve panjurlarıyla cumbalı taş evlerin sıralandığı arnavut kaldırımlı dar sokaklarda yürürken sanki zaman duruyor. Kaplumbağa gibi yavaş yavaş ilerleyerek an'ın getirdiklerine odaklanmak isteyenler ve aylak gezginler için harika. Ülkenin ve dünyanın gündeminden uzak, huzurlu bir yaşam vaat eden ortam insanı kendi içine çekiyor. Bu çekilmeye hemen ayak uydurmak iyi hissettiriyor.
29 Mart 2017 Çarşamba
Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ve Sakuralar
İstanbul, Ataşehir'de ana yollar, kavşaklar, plazalar, çok katlı binalar ortasında nefes alınacak bir yer arıyorsanız Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi doğru bir adres. Geniş bir alana yayılmış ve asıl görev olarak bitkilerin araştırılması, tanıtılması ve korunması üzerine kurulmuş ayrıca çeşitli etkinliklerin ve turla gezintilerin düzenlendiği bir bahçe burası. İstanbul'a % 12 yeşil alan sağlaması açısından da önemli. 2002'de açılan parkta 50 bine yakın ağaç ve çalının, çok sayıda bitki türünün koleksiyonu yanısıra eğitim merkezi, kütüphane, herbaryum, bahçeler, adalar, havuzlar, köprüler, çeşmelerle birlikte piknik ve çocuklar için keşif, oyun alanları da bulunuyor. Adalar; Merkez Ada, Mesire Adası, İstanbul Adası, Arboretum Adası, Anadolu Adası, Ertuğrul Adası, Meşe Adası vb. olarak adlandırılmış.
19 Şubat 2017 Pazar
Kalabalıklar
Yok Öyle Kararlı Şeyler - Kalabalıklar
Kalabalıklar Henüz fikrine bir inanan olmadıysa Fazla düşünme ne olur kendinden bir şüphe duyma Ben size uymadıysam bu benim ihtiyacım olmadığından İster az olun ister çok kendim olmadan yaşayamam Beni sevmiyor kalabalıklar hiç tükenmiyor bu saçmalıklar Ah bin kere bağırsam da hiçbir kere duymadılar Sen kendine sahiden güveniyorsan Sorma kimseye ne olur kilometrelerce yorumlarlar Ben güce tapmadıysam bu benim ihtiyacım olmadığından İsterse az olun ister çok kendim olmadan yaşayamam Beni sevmiyor kalabalıklar hiç tükenmiyor bu saçmalıklar Ah bin kere bağırsam da hiçbir kere duymadılar Söz-Müzik: Erdem Topsakal
Bu yazılar da kalabalık ve yalnızlık üzerine:
8 Şubat 2017 Çarşamba
Sanata Yüzeysel Bir Tepki: Kitsch
Kitsch Modernizm ile üstü örtülen
ama Post-Modernizm ile yeniden canlanan Modernizme yönelik bir eleştiri. Pop Sanat
ironik biçimde popüler kültür ile kitsch görüntüleri kullanır. Post-Modernizm de eski ile yeniyi birleştirdiği için ironiktir ve kitsch ile benzerliklere sahiptir.
Kitsch; sanatta, bakışta,
yaşamda bayağılık, ucuzluk, taklit, uyumsuzluk, rüküşlük, düzeysiz ve gelişigüzel
beğeni, içeriksiz bir özentilik, abartı, kaba bir ifade biçimi, teknik ve
sanatsal yetersizlik gibi tariflerle açıklanıyor. Olumlu karşılanan bir şey
değil.* 2000-2500 yıl öncesinden beri böyle bir zevkin varlığı biliniyor. Mesela
Roma döneminde Yunan heykellerinin kopyaları yapılırdı. 19. yüzyılın ikinci yarısında endüstrileşme sonucu eski
biçim anlayışıyla yeni teknolojiye uygun üretilen tasarımlardaki zevksizlik
göze batar. Diğer taraftan sanat hala belirli bir kesimin ulaşabileceği değerli
bir şeydir. Bu duruma bilinçli veya bilinçsiz tepkiler olur.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)