16 Ocak 2015 Cuma

Aslan Şehir: SİNGAPUR

Changi havaalanına iner inmez ne kadar düzenli bir şehre geldiğimizin sinyallerini aldık. Şehirde geçirdiğimiz üç günün sonunda da bundan emin olduk. Geldiğimiz yer olan Bangkok’un karmaşasından sonra Singapur, metrosuyla, tertemiz sokaklarıyla bizi etkilemeye hazır. Dünyanın dördüncü büyük ticaret ve finans merkezi olmasıyla, gökdelenlerin çokluğuyla yaşam kalitesini de belli ediyor.

Burada yaşayanlar çoğunlukla Çinli, Hintli ve Malezyalı. Her üç kişiden sadece biri Singapurlu. Bu kültür çeşitliliği yemeklere de yansıyor. İnsanları seviyeli ve mesafeliler. Ülkede pek çok yasak olduğunu hediyelik eşya dükkanlarındaki tişörtlerin baskılarından anladık. Genelde mantıklı yasaklar: tükürmek, sakız çiğnemek ve yemek yemek (bazı yerlerde) vb. Bu yasakları bilmeden önce kuşları beslemek için ekmek kırıntıları attığımızı hatırlayınca -kuş beslemekte yasak- yakalanmadığımıza ve ceza ödemediğimize sevindik. 

10 Ocak 2015 Cumartesi

1980'lerin Şarkıları

1980'li yıllarda çocuk veya genç olanların unutamadığı şarkılardan seçmeler

 
                                    1980 - 1984                                                         1985 - 1987

16 Aralık 2014 Salı

Kuzguncuk'ta Bir Cumartesi

İstanbul saklı hazinelerle dolu bir kent. Her bir semtinde modern hayatın gereksinimleriyle donatılan dükkanlarla birlikte tarih, gelenek, kültür ve hayat kesişir. Geçmiş ve günümüz iç içeliği hissedilir. Geçtiğimiz cumartesi arkadaşlarımla Üsküdar ile Beylerbeyi arasında kalan ve kendine has mahalle dokusunu koruyan semtlerden biri olan Kuzguncuk'a Arttravel'ın düzenlediği turla gittik ve iyi de yaptık. İstanbul'da yaşayanlar çoğunlukla bir koşuşturma içinde zaman tüketirler. Hiçbir şeye vakit yok gibidir. Boğaz yolundaki bir semtin caddelerinde, sokaklarında gezinmeden; oradaki hayata dokunmadan belki de pek çok kez geçip giderler. Bu gezi ile o sokaklarda dolaşıp, üç dinin ibadet mekanlarını ziyaret etmek güzel bir deneyim oldu.


Sabah 9.30' da tura katılanlar Harbiye'deki Vip Turizm önünden alınıp 10.00'da Kuzguncuk'a ulaştılar. Ben Harbiye'ye geçmedim, evden Kuzguncuk'a erken geldim. Bir süre deniz kıyısından Boğazı seyrettim sonra iskele karşısındaki bir sokağa girdim ve fotoğraf çektim. Hava 10 dereceyi gösteriyordu. Soğuk sayılmazdı ama yine de saatlerce dışarıda olacağımız için üşünebilirdi. Gezimiz çocukluğu Kuzguncuk'ta geçmiş, bugüne kadar mimarlık ve restorasyon alanlarında sayısız proje gerçekleştirmiş değerli mimar Dr. Sinan Genim'in İsmet Paşa Restoranı yanındaki küçük sahil parkında bize o yapıyla ilgili kendi anılarını da aktarmasıyla başladı. Bu parkta 1831 tarihli, beton bir duvar üzerindeki mermer dikdörtgen çerçeve içinde ayna taşından yapılmış bir çeşme de bulunuyor. Yaptıranı bilinmeyen, yaprak motifleriyle süslü çeşmenin üst kısmındaki oval rozet içinde kitabesi yer alıyor.

4 Aralık 2014 Perşembe

Bir Sarı Ağaç

Aralık ayıyla birlikte kış geliyor ama bugünlerde hava soğuk değil. Bu ağaca bugün rastladım ve çok sevdim :). Küçük ağacın  ufak ve şirin yapraklarının tamamı sarıydı. Üstelik her biri çok güzeldi. Yere düşen birkaç yaprağı yanımda eve getirdim. Tabi ki kuruyacaklar bu kaçınılmaz. Her şey geçicidir; güzel olsun olmasın. Hüzün verici olabilir ama gerçek. Doğanın olağan akışında sararan yapraklar Japon estetiğini ifade eden 600 yıllık wabi sabiyi aklıma getirir. Wabi Sabi'de fark edilemeyecek şeylerdeki güzelliği görmek, doğa olaylarını önemsemek, yağmurun ve karın yağışını seyretmek, kendiliğindenlik, sıradan görünümlerin tadına varmak ve üstünlüğünü fark etmek gibi özellikler söz konusudur. Ayrıntılar Japon Kültüründe Sadelikte





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...