5 Eylül 2008 Cuma

Melankoli Gizem Hiçlik Gölge

Bulunamıyor içten gelenlere cevap verecek his köşe bucak aransa da. Miskinlik kaplayınca bedeni bahaneler uydurmak boşuna. Uyuşukluk sinsice gizlenmiş dehlizlerimde.

Geçmiş yadsıyorum seni ve tüm görkemini de. Sen miydin beni getiren bu günlere? Öyleyse tüm gücümle vuruyorum tekmemi ardından. Hatırlayabildiğim bir şeyler olsa da geçmişten değil.

İmgeler nasıl doluştunuz böyle! Ne o dar mı geldi yeriniz? Nefes almaksa isteğiniz, buysa seçiminiz yer açıyorum size. Ama duruşum mesafeli.

Görülmüyor mu coşmuş yüreğim dans ediyor uçsuz bucaksız ormanın derinlerinde. Tüm oyunların yasaklandığı ürkek bakışlı çocuk yok mudur bir arkadaşın? Perçemlerin alnında uçuşuyorken kaçar mıydın o çok bilmiş küçümser sosyallerin bakışlarından? Bil ki senin gölgendir aşacak olan o görülmeyen erişilmez dağları...

Dar, ışıksız koridorlarında geleceğin, kaybolan korkularda, ıssız çöllerde kimsesiz, insansız. Duydum bir melodi içimden gelen, çıkarmak ister ruhu saklandığı yerden. Felsefe ve din besleyin bu doymak bilmeyeni! Sanatı ve bilimi de ekleyin mutlaka. Aç kurtlar gibi saldırıyor etrafa. Göndermeyin kapılardan bir dilenci gibi.

Kötülük bulaşma bana desem de gitmeyecek. Yüzsüz bir sivrisinek gibi niyetli kanımı emmeye. İçimdeki güce inanıp alacağım onu karşıma.

Hiçliğe çarpıp duran yaratıklar. Nasıl da korkuyorlar. Nasıl da kaçıyorlar. Kaybolmak hiçliğin hiçliğinde. Boşluklara dalmak. Denize dalar gibi atlayışlar yükseklerden. Islanıyor saçlarım, bedenim, ayaklarım. Gerek yok avlamanıza bir avcı gibi. Hep buradaydım karşınızda.

Acılar her zaman koşarak geldiniz sadık müşterinize. İşte giyindim üzerime. Hüznün şapkam olduğunu unutmadım hiçbir zaman. Güvendim size. Güçlendim, korku nedir bilmedim, çünkü korku parçanızdı. Biliyorum terk etmeyeceksiniz kolay kolay.

Sürekli savunmalar çalışmamaya. Üstelik arkaya güçlü isimler alarak aylaklığı yüceltmek. Sevdiği bir işi olanlar ne mutlu size, yaşayın keyfinizce. Bir iş, uğraş değil benim gerçeğim, bağlılık değil. Ruhum özgürlük isterken. Öyleyse niye bu huzursuzluk?

Eylemlerle belirlemedim ki yaşamı. Boşuna güç gösterilerinde mi bulundum? Sonuçsuz harcanmışlıklara girişmedim. Görülmüyor mu? Boşuna cevap beklemek. Kör, sağır ve dilsizsiniz anlayışınızın dışındakilere.

Gerek yok kendimi kandırmak için yolculuklara çıkarmaya. Belki sonsuz can sıkıntısından kurtuluş bir süre için ama dış yolculuklar ilgilendirmiyor beni. Her an gezinebilirim evrenin her bir gizemli köşesinde. Değil mi ki beynim evrenin haritası.

Nalan Yılmaz. 1996

*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.  Creative Commons License

2 Eylül 2008 Salı

Schirn Kunsthalle Frankfurt’ta Optik Sanat

1986 yılından itibaren 170’den fazla serginin gerçekleştiği Schirn Kunsthalle-sanat galerisi- 17 Şubat-20 Mayıs tarihleri arasında büyük bir sanat olayına daha ev sahipliği yapıyor. Martina Weinhart küratörlüğündeki sergide İkinci Dünya Savaşı sonrasının sanat anlayışlarına karşı Avrupa’da ortaya çıkan Optik Sanat’ın (Op Art) ve üç boyutlu hareketin önem kazandığı Kinetik Sanat’ın örnekleri yer alıyor.

1950’lerde bireysel veya grup içinde bazı sanatçıların çalışmaları olsa da 1960'lı yıllarda gelişme gösteren Optik Sanat’ta renklerden, çizgilerden ve biçimlerden yararlanarak izleyende görsel tepkiler uyandırmak amaçlanır. Tual resmi olarak durağan bir devingenlikle iki veya makine gösterileriyle üç ve çok boyutlu nesneler bakışla ve ışığın etkisiyle ilişkili olarak oyunlar oluşturur...

Önceden çalışılmış tasarıma göre geliştirilen Optik Sanat eserleri seyredenin kültürel bir birikime gerek duymadan o anki görsel algılamasına yöneliktir. Bu tasarımlarda yan yana gelen çizgiler, açıklı koyulu renkler, geometrik düzenler ve tekrarlarla sağlanan ritim yanılsamaya neden olur. Titreşimler ve farklı görünüşler ortaya çıkar. İfadeyi azaltmak için yalınlık benimsenir. İzleyenle önem kazanan göz yanılmasına dayalı akıma gösterilen ilgi kısa süreli olmuştur. Yine de eserlerini galerilere ve müzelere kabul ettirmişlerdir. Günümüz görsel kültürünün meydana gelmesinde rol oynayan akımın en önemli sanatçıları: Victor Vasarely, Bridget Riley, Jesus Raphael Soto ve Carlos Cruz-Diez’dir. Jesus Raphael Soto’nun 'Titreşim' adlı çalışması seyircinin yer değiştirmesiyle hareket kazanır ve farklılaşır. Bridget Riley’in siyah-beyaz resimlerinde iki boyutlu düzlemde matematik bir düzenle sağlanan biçimlerle statik-kinetik görünüm elde edilir.

30 Ağustos 2008 Cumartesi

Leyleği Havada Görmek

Hiç seyahat planım yokken iki hafta önce AKM önünde havada uçuşan leylek sürüsü gördüm. 'Leylekleri havada gördüm ama benim bir yere gideceğim yok' diye düşündüm. Dört gün sonra yollardaydım :) Bakalım sonraki aylarda plansız yolculuklar olacak mı?



28 Ağustos 2008 Perşembe

Efsanevi yaratık: Grifon 1- Mezopotamya

M.Ö. 3. binden itibaren Mezopotamya, Suriye ve Mısır sanatlarında rastlanan karışık yaratıklar tanrıların insan şeklinde görülmesiyle ortaya çıkarlar. Tanrısallıklarını vurgulamak için doğaüstü bir şekilde gösterilirler. Yeryüzü ve gökyüzünün en güçlü hayvanlarının birleşimiyle oluşurlar ve dayanılmaz bir güce sahiptirler. Grifon da bu yaratıklardan biridir. Aiskhylos’un ‘Prometheus’unda ve Heredot Tarihi'nde sözü geçen bu efsanevi varlığa Yunanca’da gryps denir. Hyberboreliler ülkesinde İskitlerin elinde bulunan kutsal altınlara bekçilik eden grifonlar tek gözlü Arimaspes tarafından saldırıya uğrar. Aiskhylos, ‘havlamaz, uzun gagalı, kanatlı köpek’ olarak tanımladığı grifonların Apollon’un ve diğer tanrıların takipçileri olduğunu yazar. Cteias’a göre kırmızı göğüslü, siyah kuştüylü grifonlar, Hindistan dağları üzerinde bulunan saklı hazineyi korurlar. Ayrıca grifon Yunan'da Nemesis’le birleştirilir ve Dionysos’un şarap çanağının muhafızıdır.

Orta Asur, Kırmızı Silindir Mühür,  M.Ö. 11. yüzyıl

25 Ağustos 2008 Pazartesi

Defterler

Her elime aldığımda hüzünle gülümseyen bu defterler yol gösteren, bazen çıkmazlara, karamsarlığa, umutsuzluğa iten ve yüzlerce, binlerce yılı aşarak sonsuzluğa giden düşünceleri barındırıyor. Onunla geçirilen anlarla önem kazanan nesne anlamını ve değerini fark edilerek ve kullanılarak bulur. 

 1. defterden bazı sayfalar


3. defterden bazı sayfalar

*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.  Creative Commons License


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...