18 Ağustos 2008 Pazartesi

Burhan Uygur'un Resimlerinde Simge ve Dışavurum

Simge başka bir şeyi temsil eder. Bir duygu ya da düşüncenin yerine geçer. “Charles Morice’in tanımına göre simge ruhumuzun duygularımızı yaratan nesnelerle karşılaşmasıdır. Bizi zaman ve mekan dışına götürür (1). Burhan Uygur’un resimlerindeki figürlerin davranış biçimleri, duruşları, ifadeleri onların iç dünyalarını simgeler. Sanatçıda yer eden görüntüler, anılar, olaylar, kişiler, sevgi, acı, düş kırıklığı, hüzün gibi duygular resimlerinde yer bulur. Ruhsal durumlara, iç yaşamların ifadesine yönelmesi fantastik bir resim oluşturmasına olanak sağlar. Açığa çıkmamışları, hayal ve düşleri yansıtmaya çalışması onun simgeci ve fantastik duyarlı olarak tanımlanmasına neden olur. Simgesel ve fantastik öğeleri gerçekliğin dışından değildir. Yine yaşamın içinden alınmıştır. Simge ile gerçeklik birbirine karşıt değil tam tersine oldukça yakındır. Simgeyi vurgulamak için resminin içine bazı sözler ilave eder: ‘Henüz açmamış bahar çiçeğinin tevazu dolu güzelliğine hasret kalmış bir faninin yoksulluk dolu bekleyişinin hüzün dolu anısınadır’, ‘Bahar gecelerinde cömert bir ışığın ortasında kanatsız bir ateşböceğinin donmuş ölümüydüm. Ve o rüzgar renkli gözleriyle bakıyordu’...

16 Ağustos 2008 Cumartesi

Burhan Uygur ve 19. Yüzyıl Sembolistleri

Burhan Uygur’u sembolistlerle karşılaştırmayı sağlayan onun nesnelerin ve insanların içindeki gizin peşinde olmasıdır. Dış görünüşlerin ötesine geçerek içteki açığa çıkmayan korkuları, acıları, istekleri yansıtır. Yaratıcı düş gücü imgelemi ile derinlere ulaşır. İmgelem gücüyle simgeledikleri arasındaki uyum onu sembolistlere yaklaştırır. Ancak resimde simgeler olsa da bunun yansıtılması dışavurumcu bir tarzdadır.

Sembolistlere göre ruh maddeden önce gelir. Sezgi ve iç duyumlar önemlidir. Özellikle düşler sık başvurdukları bir kaynaktır. Her sanatçı kendi düşerinden yola çıktığı için bir öznellik söz konusudur. Burhan Uygur düşlere sık yer vermesinden dolayı sembolistlere uyar. Sembolist sanatçı ele geçmeyeni, gerçekliğin görünümleri arkasına gizlenen şeyleri, gözünün erişemediği gizemli dünyayı ele geçirmeye çalışmıştır. Colleridge “Sanatçı nesnenin içinde olanı, eylemini biçim ve şekil aracılığıyla gerçekleştiren ve bize sembollerle sesleneni; doğanın ruhunu yansıtmalıdır” demiştir. Düş, gönül gözüyle görme ve sanrı gerçeğe, nesnenin özüne ulaşabilmek için akıldan önce gelir...

15 Ağustos 2008 Cuma

Burhan Uygur - Sergiler, Ödüller, Kitaplar

Sergiler

1968 Beyoğlu Şehir Galerisi, İstanbul
İlk sergisini öğrenciyken Komet ile birlikte bir yaz sezonunda açar. Paraları olmadığı için Caddebostan Maksim Gazinosu’ndan camlar toplayıp döküntülerden çerçeve yaparlar. Çiçek Pasajından buldukları midye, istiridye gibi şeyleri tavandaki ipe asarlar. Mahmutpaşa’dan birkaç kutu çay bardağı alırlar. Açılışa akademililer gelir. İçkisini içen bardağını yere atıp kırar.
1970 Açık Hava Sergileri, Salzburg ve Amsterdam’da
Bir dergiye verdiği röportajda bu sergilerden şöyle söz eder: “Sokak sergileri konusunda söylenecek pek çok olumlu şey var. Bir kere insanın medeni cesareti müthiş artıyor. Orada her çeşit sanatseverle karşılaşıyorsun. Sokak sergileri genç sanatçılar için bir nevi imtihan oluyor. Belediyenin verdiği koskoca bir alanda Japon’u, İtalyan’ı, Fransız’ı, Amerikalı’sı herkes maharetini sergiliyor. Mesela bazı heykeltıraşlar küçük heykellerini sergiliyordu. Köseleden gayet güzel işler yapan genç sanatçılar vardı. İyi satışlar da oluyordu. Ama işin satıştan daha güzel yanı çeşitli milletlerden sanatçılarla tanışmaktı. Sonra kendi işlerinle o sanatçıların işlerini mukayese etme fırsatı da yakalanıyor. Sokak sergileri ve bu sergilerin verdiği fırsatları doyasıya yaşadım, tadına da vardım ayrıca (1)...
1972 ‘Hiçlik Üzerine Kurulan BHayaller’, Taksim Sanat Galerisi, İstanbul  
Bu sergisini gezen hocası Bedri Rahmi Eyüboğlu 1972 yılının Aralık ayında Milliyet Sanat Dergisi’nde “Ele avuca sığmayan ve yüzde yüz resim sanatı için yaratılmış Burhan’ın özelliği beyazı çok iyi kullanmasıdır. Kişiliğine inanıyorum, bu sevgiyle çalışmasını sürdürürse yakında memleketinde değil dünyanın her yanında işini kabul ettireceğine inanıyorum” diye yazmıştır..

14 Ağustos 2008 Perşembe

Burhan Uygur'un Sanatı

1940 yılında Tirebolu’da doğan Burhan Uygur 1960’ların başında Güzel Sanatlar Akademisine kaydını yaptırıp öğrenci olduktan sonra sanat hayatını otuz iki yıl sürdürür. Öğrenciliğinin son dönemlerinde sergiler açmaya başlar. 1980’lerde yeni açılan galerilerle sanat ortamı canlanır. Ankara ve İstanbul’daki bu galerilerin en çok aradıkları isim Burhan Uygur olur. Bunda 1978 yılında aldığı Sedat Simavi Vakfı ödülünün de rolü vardır. Sanat dergilerinde ve diğer yayınlarda hakkında çıkan yazıların hepsi onun sanatının gün geçtikçe geliştiğini ve duyarlılığını hep koruduğunu belirten yorumlardır. Sanat Çevresi’nin 1986 yılı Ocak ayında I. Asya-Avrupa Sanat Bienali’ne katılım konusunda yaptığı ankette otuz bir sanat yazarı, eleştirmen ve galericiden on beş ressam seçmesi istenir. On dokuzunun listesinde Burhan Uygur ilk on beş içinde yer alır. Böylece en yüksek puanı alan ressam olur...

11 Ağustos 2008 Pazartesi

Umutsuz Melankolik

'Umutsuz melankolik' adını değiştirmeli artık. Melankoli hem sözcük olarak hem de anlam olaylara ve yaşanılanlara iyi tarafından bakmaya ve umutlu olmaya yer açmak gerektiğini anladım. Hayatımda değişen çok fazla şey olmamasına rağmen bir süredir karamsarlığa uzak duruyorum. Karamsar durumlara girildiğinde fazla derine dalmadan yüzeye çıkabilmek ve yeni bir bakış edinebilmek gerekiyor. Geçmişte iyimser, hayata bağlı, hep gülen, mutlu kişilere hafif alaycı yaklaşırdım. Şimdi herhangi bir yargıda bulunmuyorum. İnsan hep aynı düşüncede kalınca her yere beraber gittiği kendinden sıkılıyor. Seçimler elimizdeyse hayatı istenilen şekilde yaşamak için eylem kaçınılmaz oluyor -yine geçmişte yararsızlığına inandığım bir şey-. Melankoliyi çok ağır olmadan ve hayattan fazla kopartmayacak düzeyde keyfine vararak yaşıyorum. Neşeli, yaşama sevinci içinde ve mutlu olmak da güzel :). İki karşıtın birlikteliği zor da olsa eski dostu tatlı hüzün olarak her zaman önemsediğim ve hayatımda yeri olan bir kavramdı. Şimdi de vazgeçmiş değilim. Bu ruh durumunu kontrol edebilmeyi tercih ediyorum sadece. Önceden bilsem de uygulamadığım- ihmal etmeden.

Melankolik Aylak

*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.   Creative Commons License


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...