İstanbul Sultanahmet'te Ayasofya'nın güneybatısında Bizans İmparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından 542 yılında şehrin su ihtiyacını karşılamak amacıyla yaptırılmış 1500 yıllık bir Bizans Sarnıcı... Yeraltındaki kapalı sarnıç suyun içinden yükselen 336 sütunu nedeniyle Yerebatan Sarayı ve aynı yerlerde önceden bazilika bulunduğundan Bazilika Sarnıcı olarak adlandırılır. 52 basamaklı taş merdivenle içine inilen; 9800 metrekare alanı kaplayan; dikdörtgen planlı yapı 140 metre uzunluğa, 70 metre genişliğe ve 9 metre yüksekliğinde 336 sütuna sahip. Farklı özellikler gösteren ve antik yapılardan toplanan tek veya iki parçalı mermer sütunların başlıkları akantus yapraklarıyla bezeli Korint ve bezemesiz Dor tarzında. Taşıyıcı sistemde sütunların üzerinde kemerler ve çapraz tonozlu örtü sistemi görülüyor. 4.80 metre kalınlığındaki tuğla duvarlara ve tuğla zemine kalın bir sıvayla su geçirmezlik sağlanmış. Bizans Dönemi'nde imparatorların oturduğu Büyük Saray'ın ve İstanbul'un fethinden sonra Osmanlı Dönemi'nde kısa bir süre için Topkapı Sarayı'nın bahçelerinin su ihyiyacı için kullanılan sarnıç çeşitli onarımlar geçirdikten sonra günümüze kadar ulaşır.
100.000 ton su depolama kapasitesi olan sarnıcın bir bölümü restorasyon çalışmalarından dolayı ziyarete kapalı. Ormandaki ağaçlar gibi belirli aralıklarla sıralanan onlarca sütunun ve üzerindeki kemerli açıklıkların perspektif açıdan görüntüleri etkileyici. Yer yer aydınlatmalar olsa da genelde loş, oldukça nemli ve serin bir atmosferi var. Zemin ıslak ama su boşaltılmış. Sadece kuzeybatı tarafındaki bir bölümde su içinde balıklar yüzüyor. Hafta ortası öğlen saatlerinde ziyaretçi sayısı çok fazla değildi. Sultanhamet'te eski günlerine kıyasla az turistin olduğu bir gerçek. Öte yandan Dan Brown'un filmi de çekilen 'Cehennem' adlı romanında bu sarnıçtan bahsetmesi turizm açısından da bir katkı sağlamıştır. Kitabı okuyanın sarnıcı ve Ayasofya'yı görmek istemesi de olağan... Her iki yapı da anıtsal görünümleri yanı sıra mistik ve gizemli oluşlarıyla da dikkat çekiyor. Sanat Tarihi eğitimimden dolayı defalarca bu tarihi mekanları gördüğüm halde kitap bende yeniden gelme isteği uyandırdı.
100.000 ton su depolama kapasitesi olan sarnıcın bir bölümü restorasyon çalışmalarından dolayı ziyarete kapalı. Ormandaki ağaçlar gibi belirli aralıklarla sıralanan onlarca sütunun ve üzerindeki kemerli açıklıkların perspektif açıdan görüntüleri etkileyici. Yer yer aydınlatmalar olsa da genelde loş, oldukça nemli ve serin bir atmosferi var. Zemin ıslak ama su boşaltılmış. Sadece kuzeybatı tarafındaki bir bölümde su içinde balıklar yüzüyor. Hafta ortası öğlen saatlerinde ziyaretçi sayısı çok fazla değildi. Sultanhamet'te eski günlerine kıyasla az turistin olduğu bir gerçek. Öte yandan Dan Brown'un filmi de çekilen 'Cehennem' adlı romanında bu sarnıçtan bahsetmesi turizm açısından da bir katkı sağlamıştır. Kitabı okuyanın sarnıcı ve Ayasofya'yı görmek istemesi de olağan... Her iki yapı da anıtsal görünümleri yanı sıra mistik ve gizemli oluşlarıyla da dikkat çekiyor. Sanat Tarihi eğitimimden dolayı defalarca bu tarihi mekanları gördüğüm halde kitap bende yeniden gelme isteği uyandırdı.
Yapıldığı dönemde Valens su kemeri yardımıyla Belgrad Ormanı'ndan su taşınan sarnıcın en ilgi çeken bölümleri Ağlayan Sütun ve antik yapılardan alınan Medusa başları.. Devşirme bir taşıyıcı olan Gözyaşı Sütunu ya da Ağlayan Sütun ıslaklığından dolayı bu adı alır. Büyük Bazilika’nın inşasında ölen köleler anısına yapıldığı ileri sürülen sütunun gövdesinde tavus gözü, sarkık dal ve gözyaşını andıran motifler yinelenerek farklı bir görünüm oluşturur. Araştırmacılar sütunun geç antik çağa özgü bir tarzda stilize bir ağaç gövdesini simgelediğini de ifade ederler. Birkaç köşeli ve yivli dışında çoğunlukla gövdeleri silindir sütunların ikisinin Roma dönemi kaidesinin altında Medusa başları kullanılmış. Benzerine İstanbul Arkeoloji Müzeleri bahçesinde rastlamak mümkün. Ayrıntılı bir şekilde belirgin özellikleriyle büyük tek parça mermere işlenmiş Medusa başlarından biri sütunun altına ters, diğeri yan yerleştirilmiş. Yunan mitolojisinde Medusa yeraltı dünyasının dişi canavarı görenlerin soluğunu kesen ve korku salan üç Gorgondan biri. Gorgonların yılan saçları, alınlarında yabandomuzu dişleri, tunç elleri, altın kanatları ve ejderha gibi pullu boyunları var. Bakışlarıyla taşa çeviren bu yaratıklardan sadece Medusa ölümlüdür. Mitolojik kahraman Perseus bu korkutucu canavarın yüzüne bakmadan kafasını kesip bir torbaya koyar. Yerebatan Sarnıcı'nda Medusa'nın efsanesinden yola çıkarak bakmadan geçilemeyecek çarpıcı heykelleri yan ve ters konmuş olabilir :). Bir de tabi pagan yani çok tanrılı bir inanışı temsil ettiği için de ters yerleştirilmesi olası.... Ayrıca Doğu Roma İmparatorluğu'nda kötü niyetli kişileri taşa çevirmesi için önemli binalara Medusa heykelleri veya resimleri konulduğu da söylenir.
*****Bu sayfalardaki yazıların ve fotoğrafların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir. 2008-2018
0 comments :
Yorum Gönder