25 Nisan 2009 Cumartesi

Yıldızlı Gece

Vincent van Gogh'un en bilinen resimlerinden biri Yıldızlı Gece. Boyaları palette karıştırmadan doğrudan tüplerinden tuval üzerine sıktığı bilinen Van Gogh bu resminde de aynı tekniği uygular. Kalın ve kaba fırça vuruşlarıyla tonlamalar ve koyu lekelerle göz alıcı, son derece etkileyici ve farklı bir yaz gecesi manzarasına imza atar. Bir mektubunda "Gece manzaralarını ve gece ortamının özelliklerini, gecenin gerçek karanlığı içinde ve yerinde tuvale aktarma sorunu beni her taraftan kuşatmakta" diye yazar. Gökyüzündeki yıldızlara gitmek için ölümün bir araç olduğunu belirtir. Ölümle ulaşılan yıldızların erişilir olabileceğini düşünür. Gece karanlıktır, korkudur, ölümdür, uykudur, yalnızlıktır, hüzündür. Yine de umutsuzluk algılanmaz. Çünkü ölümü kötü olarak değerlendirmez.


Vincent van Gogh, Yıldızlı Gece, Haziran 1889, tuval üzerine yağlıboya, 73.7 cm × 92.1 cm, Modern Sanat Müzesi, New York

Van Gogh 1889 Nisan'ında St. Rémy'de St-Paul-de-Mausole akıl hastanesine yatar. O dönemde kırlara çıkıp resimler yapar. Hayal gücüne dayanarak yaptığı 'Yıldızlı Gece'de ise ön planda koyu lekelerle oluşturulmuş büyük bir servi ağacı, geri planda bir köy ve köyün gerisinde zeytinlikler ile dağlar, resmin büyük bölümünü kaplayan kavisli fırça vuruşlarıyla belirginleşen ışıltılı bir hilal şeklinde ayla, irili ufaklı on bir yıldızlı göğün altında uzanır. Sanatçı en evdiği sarı renge ay ve yıldızlarda  belirgin bir şekilde yer vermiş. Ve onları daha açık tonlu sarı hareler ile çevrelemiş. Yok olan ve yenilenen kozmik evren düşüncesiyle büyülenen Van Gogh'un diğer resimlerinde olduğu gibi 'Yıldızlı Gece'de de helezonlar, kıvrımlar dikkat çekerken sanki her şey hareket ediyormuş gibi bir algıya da neden olur. Ayrıca bu hareketlilik denizdeki anaforu da andırır. Nasa’nın hazırladığı bir videodaki okyanuslardaki akıntıların görüntüleri ‘Yıldızlı Gece’'nin girdaba kapılıp her şeyin döndüğü gökyüzüne benzer. Sanki resim birazdan canlanacak gibidir. Gecenin o kendine özgü esrarengiz ve hafif esintili havasında, zeytin ağaçlarından gelen kokuyu duyarmış ve ışık saçan yıldızlar altındaymış gibi bir his uyandırır. Resim tüm bu özelliklerinden dolayı, 19. yüzyılda yapılmış olsa da zamansız bir başyapıt olarak yüzyıllar sonrasına bile etkisini taşıyacaktır.


 
 Doctor Who - Vincent and the Doctor

Van Gogh ile ilgili diğer yazılarım:

19. Yüzyıl Melankoliği: Van Gogh
Loving Vincent
Van Gogh Kızları
Sanatçı, Sembol ve Algı
Sembolist Manzara
Van Gogh’un Kaygısı
Vincent van Gogh'un ilk dönem resimlerinden: 'Patates Yiyenler'
Empresyonizme İlk Tepkiler 
19. Yüzyıl Batı Resminde Melankoli 

*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.   Creative Commons License

3 yorum :



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...