4 Nisan 2009 Cumartesi

Tasarım Ürünü Sanat Eseri midir? - 2

Optik Sanat
Endüstriyel tasarımda 1950'lerde stil, 1960'larda fonksiyon, 1970'lerde estetik, 1980'lerde anlam, 1990'larda ise bireysel sunumlar ve deneysellik önem kazanır. Yakın geçmişe kadar dizaynda sadece kullanılabilirlik aranırken gittikçe ilk sıraya biçim yerleşir. Optik Sanat, Pop-art, Postmodernizm, Kitsch alternatif modeller olarak ortaya çıkar. 1950’lerde bireysel veya grup içinde bazı sanatçıların çalışmaları olsa da 1960'lıyıllarda gelişme gösteren Optik Sanat’ta renklerden, çizgilerden ve biçimlerden yararlanarak izleyende görsel tepkiler uyandırmak amaçlanır. 1960’lı yılların akımı ve kente özgü olan Pop-art’ta çok renklilik ve Dada’daki gibi herhangi bir hazıryapım eşyanın etkileyiciliği vurgulanırken ve sanat eseri gibi sunulurken, 1970'lerde moderne tepkili Postmodernizm’de minimalist formlarla süsleme bir araya getirilir. Bu hayatın her alanındaki kullanım eşyalarına yayılır. Modern anlayış kırıldıkça tarihselliğe dönüş başlar. Eski biçimlerden esinlenerek yenileri oluşturulur. İroniyle Kitsch’e ulaşan tasarımlar söz konusu olur. Tüm davranış ve eğilimler, her türlü biçim ve öğe sonuna kadar kullanılır.

1980'lerdeki sosyal, ekolojik ve kültürel gelişmeler stile de yansır. Sanatta 1960'ların kavramsallığından dışavurumcu ve figürlü anlatıma, mimaride ve dizaynda modernizmin ve fonksiyonelliğin kurallarına dönüş olur. Dizayn sadece reklamda, pazarlamada değil bireysel yaşamda da anahtar bir rol alıp medyada ve sergilerde bir oyun haline gelir. İdeolojik işlevsellikten vazgeçilir. Küçük ve tek parçalar, stillerin karışımı, alışılmamış malzemeler, bütün dünyayı kapsayan hisler, alt kültürlerden etkilenmeler, ironi, nükte ve kışkırtıcılık, tasarımcı grupların oluşması, kendi üretiminin dağıtımını yapma gibi özellikler görülür.

Pop Art
Günümüzde her şey bilgisayar programlarına bağlı olarak gelişim gösteriyor. Bilgisayar ortamı ve programlar tasarımcılara büyük kolaylıklar sağlıyor. Yeni çalışma alanları açılıyor. Eski dönemlere özgü stiller yeniden ele alınıp endüstriyel parçalarla bilimsel teknik detaylar birlikte şekillendiriliyor. Eklektik yaklaşımla yeni ürünler tasarlanırken dünyanın ekolojik ve ekonomik gidişatı da endüstride belirleyici oluyor. Duyarlı ve az tüketime yönlendiriyor. Tasarımlar teknik yönden gelişse de yeni hayat düzeninde yeni ihtiyaçlara yönelik doğal, doğaya uygun, geri dönüştürülmüş ürünler, saf ve organik formlar, şeffaflık ve sürdürülebilirlik önem kazanıyor.

20. yüzyıl boyunca görülen avangard tutumlar sonucu çağdaş sanatta sınırlar kalmayınca her türlü insan üretimi sanat içinde değerlendirilebilir hale geldi. Sanatta geleneksellik kırılıp resim, fotoğraf, endüstri ürünleri, heykel, yazı ve hayatımıza giren pek çok nesne bir araya getirilip sergilenir oldu. Sanat dalları iç içe geçti. Klasik resim, heykel, seramik gibi sanat eğitimi alanlar da enstalasyon olarak adlandırılan çalışmalarla güncel sanat içinde yer aldılar.

Postmodernizm
Kant'a göre sanatçının bir güzelik yaratması amaç için amaçtır. Zanaatçının ya da tasarımcının bir eşya tasarlaması yarar için amaçtır. Tabi ki tasarlarken estetik yönüne de dikkat edilebilir. Öte yandan sanatçının çalışması da estetik olmasının yanı sıra ruhu besler ve daha somut biçimde dünyada iyi yönde değişimlere neden olabilir. Bir duygu uyandırmasıyla birlikte yarar amacı da olabilir. Herbert Read 1930'larda sanatın kişiyi tinsel bakımdan etkileyen olduğunu söyler. Sanat olan her şey bir tasarım sonucudur ama tasarım ürünü olan her şey sanat olamaz. Aynı şekilde her sanatçı bir tasarımcıdır ama her tasarımcı sanatçı değildir. Dizaynda nesnede form ve fonksiyon ilişkisi vardır. Sanat eserinde ise bu aranmaz. Orijinallik önemlidir; o tek olandır, benzeri yoktur. Günlük hayatta kullanılan her türlü obje ve ürün ise seri üretimdir. Ancak bazı tasarımlar çoğaltılsa da farklılıklarıyla, şaşırtıcılığıyla, tekniğiyle, formuyla ve yeniliğiyle sanat olarak nitelendirilebilir.

Ticari amaç, insanların beklentilerinden yola çıkarak fonksiyonu önemseme gibi şeyler sanata pek yakın durmaz. Tabi bunun aksini sanatta da ticaretin olabileceğini söyleyenler de vardır ama sanatçı ortaya birşeyler çıkarırken bunun sonucunda kazanacağı maddi şeyleri düşünmez. O kazanım her şey bittikten sonra gelir. Sanatçının bakışı ve içinden akıp gidenleri yakalamasıdır öncelik. Duygular, istekler, sezgiler, korkular, hayaller, gerçekliğin görüntüleri, gizemli olanın hem rahatlatan hem huzursuz eden yanı, varoluş, insan olmanın getirdiği her şey ruhsal boyuttan süzülerek seçilen malzemeye sanatçının birikimleriyle akar. Bu da katharsis'tir. Bir paylaşım olur. Beğenilme, takdir görme beklentisi olmadan veya ticari kaygılar duymadan içtenlik ve sahicilik iletilebiliyorsa sanatçı ve eserinin bütünlüğünden söz edilebilir.

Son yıllarda hayatımızı kolaylaştıran eşyalar iyice karmaşıklaşıp artarken makine üretimi nesnelerde form disiplini, pratiklik, uyum, göze hitap etme ve zarafet de söz konusu olabilir. Kişiye mutluluk ve huzur veren nesnelere belli bir estetik beğeniyle yaklaşılıp hoş bulunabilir. Sanat ve yaşam ayrı değildir aynıdır. Sanat ve sanatçı günlük yaşamdan da uzak olmamalıdır. Tasarım, bilim ve teknoloji yanı sıra sanata da çok yakın durabilir. Tasarlanan bir şeyin sanata dönüşmesi onu üreten kişiyle ve üretim amacıyla ilgilidir.

Tasarım Ürünü Sanat Eseri midir? - 1

Nalan Yılmaz, Tasarım Sanat mıdır?, 2 Nisan 2009, Lebriz Sanal Dergi

*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.   Creative Commons License

0 comments :

Yorum Gönder



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...