Harika bir tasarım. Öncelikle beyaz, sonra doğayı çağrıştıran çiçek, yaprak ve bir kitaplık: üç unsur birleşince benim için harika oluyor :) 2012 Stockholm Mobilya Fuarında sunulan 'Sokak' adlı ürün depolama birimi olarak düşünülmüş. İsveçli Stüdyo A2 tarafından tasarlanan mobilya çeşitli şekillerde biraraya getirilebilecek dört parçadan oluşuyor. Bu tasarım romantik ve beyaz geleneksel İskandinav tarzına göre olsa da A2 tasarımcılarının renkli ve modern koleksiyonları da var.
18 Şubat 2012 Cumartesi
6 Şubat 2012 Pazartesi
Sevinç, Hüzün ve Yazı
Neredeyse bir ay olmuş herhangi bir şey yazmayalı, eklemeyeli... Geçerli sebeplerim vardı. Tatlı yeğenlerim İstanbul'dayken başka bir şeyle meşgul olunur mu? Şimdi hem birlikte hareketli ve mutlu vakit geçirmenin verdiği sevinç hem de yeniden ayrılmanın neden olduğu hüzün karışmış durumda. Üstelik dünyanın bir ucuna ağlayarak gitmeleri, geceleri uyuyamamaları, "çok özlediklerini" söylemeleri, "en eğlenceli teyzelerini" etkileyerek kış melankolisini artırıyor.
Bu aralar yeni bir sanat yazısı hazırlamalıyım ama bir türlü girişemiyorum. Bu hafta araştırıp bitirsem iyi olacak :). Aslında makaleleri genellikle planlayarak yazmıyorum. Bir şekilde kendileri başlıyor, sanki iradem dışı gelişiyor. Önce biraz sıkıntı oluyor, biraz stres; her yeni şeye başlarken olduğu gibi. Biraz ilerleyince, konunun detaylarına indikçe keyifli bir hal alıyor. Bekliyorum bakalım hangi konu kendisini seçtirecek? :)
*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.
20 Ocak 2012 Cuma
Silence
Beethoven: Silence; - Ernesto Cortazar
5 - 6 yıl önce ay tutulması sırasında Ntv'de çalıyordu. O zamandan beri favorim.
16 Ocak 2012 Pazartesi
Ukiyo-e ve Resme Deli Olan Yaşlı Adam: Hokusai
Japonya’da
675 yıl boyunca askeri bir yönetim olan ve babadan oğula geçen
Şogunluk hüküm sürer. 1867’de feodal rejim son bulur ve bütün hâkimiyet
imparatorun olur. Başkent Kyoto’dan Tokyo’ya taşınır. 1603-1868 yılları
arası Edo veya Tokugawa döneminde Tokugawa ailesi Japonya’yı dünyadan
soyutlayarak şogun kurallarını uygular. Japonya’nın kapılarını Batıya
kapadığı bu dönemde Hokusai Fransa ve Hollanda’dan gravürler getirtip
Avrupa sanatını araştırır. Gölgelendirme, perspektif, hacimlendirme,
renklendirme öğrenerek ‘Ukiyo-e’ tarzına uygular ve Japon sanatına
farklı bir canlılık katar.
Tokyo’da el sanatçıları ve tüccarlardan oluşan yeni bir burjuva sınıfı ortaya çıkar. Konfüçyüsçü toplumsal değerlerin ve feodalitenin egemen olduğu zaman diliminde üretilen Japon ahşap baskılara yüzen veya geçici dünya anlamındaki ‘Ukiyo-e’ denir. Bu resimlerde çoğunlukla sıradan yaşamın sorumluluklarından kurtulmuş kısa güzel anlar, erotik sahneler, fahişeler, geyşalar, aktörler, sumo güreşçileri, efsaneler, tiyatro aktörleri vb. gibi konular, servet ve gösteriş yapan elit kesimin popüler eğlenceleri, zevkleri, moda ve nesnelerin estetik nitelikleri tercih edilir. İlk zamanlar sadece siyah mürekkeple tek renk baskılar yapılırken 18. yüzyıldan sonra renkli baskı tekniği uygulanır. Dönemin önde gelen Ukiyo-e sanatçıları: zarif kadın çizimleriyle Utamaro, Hokusai, romantik ve duygusal manzaralarıyla Hiroshige ve Kabuki aktörleri resimleriyle Sharaku’dur. Utamaro kuşları ve çiçekleri kitap illüstrasyonlarında kullanır ancak Hokusai’de bu motifler (kachô-e) gravürlerin (1833-1834) belli başlı konularından biri olur. Ukiyo-e baskılarında alışılmadık ve beklenmedik anlar, karmaşık ve kıvrımlı çizgiler, gelişkin renk duygusu, doğa ve kadın güzelliğine duyulan sevgi ustalıkla, gündelik yaşam ve manzara yüksek anlatım gücüyle aktarılır...
1 Ocak 2012 Pazar
Sihirli Ağaç
Aralık ayında havaların mevsim normallerinin biraz üzerinde olması ve güneşli günlerin fazlalığı, kış depresyonuna girmeyi geciktirdi neyse ki. Kış sıkıntısı gelmesin hiç. Hep bahar havası olsun. Erken akşamlar bitsin. Tabi bir ara beyaza bürünsün her yer ama uzun sürmesin.
Sihirli, doğal, güvenli, yeşil, sanat ve sevgi dolu yeni bir yıl olsun.
20 Aralık 2011 Salı
Viyana'da Hundertwasser Evi
Viyana Hundertwasser Evi |
*Nalan Yılmaz, Sanata Yüzeysel Bir Tepki: Kitsch, 14 Aralık, 2011, Lebriz Sanal Dergi
Ayrıca Viyana ile ilgili ayrıntılı yazım için tıklayın: Viyana'da Bir Hafta Sonu
*****Bu
sayfadaki yazının ve fotoğrafın tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak
gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek
alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.
14 Aralık 2011 Çarşamba
Kitsch’in Kralı: Jeff Koons
...Kitsch’in Kralı olarak anılan Amerikalı sanatçı Jeff Koons endüstrinin hazır nesnelerini dönüştürüp genel zevke hitap eder. Sanat eleştirmenleri tarafından eleştirilen, anlamsızlık barındıran, şaka gibi görülen, tartışılan tasarımlarıyla, kocaman kitsch objeleriyle sıradanlığı ve bayağılığı gösterir. İzleyiciyi şaşırtarak ün kazanır. Büyük balondan sevimli hayvan heykelleri ve neşelendiren diğer çalışmaları pek çok müzede sergilenir, ‘Balon Çiçek’ ve ‘Asma Kalp’ vb. müzayedelerde yüksek fiyatlara alıcı bulur. Cesur sanatçı yaptıklarında herhangi bir ironi olmadığını belirtir. O Amerikan kültürüne ayna tutar...*
*Lebriz Sanal Dergi'deki yazımdan detay
Ayrıca bakınız: Sanata Yüzeysel Bir tepki: Kitsch
*****Bu sayfalardaki yazının ve fotoğrafların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.
11 Kasım 2011 Cuma
Dekoratif Öğeler
Bazı nesneler vardır. Yoklukları fazla bir kayıp değildir. Varlıkları
ise çevresinde hoş şeyler görmek isteyenlere iyi gelebilir. Doğa
gerçektir. Doğayı çağrıştıran nesneler ise taklit. Sonbahar mevsiminde
ağaç olan sokaklarda, parklarda, ormanlık alanlarda dolaşıp yaprakların
rengini seyretmenin uyandırdığı his ile yaprağı taklit etmiş bir
nesneninki aynı olamaz tabi. Yine de bir fonksiyonellik yüklenen eşya
estetikle de birleşince göze hitap ediyor.
5 Kasım 2011 Cumartesi
Zürih, Rapperswil, Maienfeld ve Heidihaus
İsviçre, Maienfeld, Heididorf |
80'lerde çocuk olmanın belirli başlıkları vardır. Televizyon evlere 70’li yıllardan
sonra girmeye başlar ve çok özel bir yere sahip olur. Geriye bakıldığında
akılda kalanların çoğu televizyon programları ile ilgilidir. Günümüzün
yetişkinleri olan 80'lerin çocukları; TRT'de yayınlanan çizgi filmlerden
Heidi'yi mutlaka o yıllardan hatırladıklarının içinde sayarlar. Heidi bizim
için bugünkü çocukların Sünger Bob'u gibiydi. Bütün çocuklar gözümüzü
ayırmadan seyrederdik. Okul bahçesinde şarkısını bağıra çağıra söyleyişimiz
-tabi ki biraz uydurarak- bizi neşelendirirdi. Heidi çocukluk anılarımda
kalmışken ve 30’lu yaşlarımın ikinci yarısındayken Heidi'nin büyükbabasının
kulübesinin önünde durmak öyle heyecan vericiydi ki. Heidi sanki o neşeli
kahkahalarını atarak sevimli kulübeden koşarak çıkacaktı. Tabi çevredeki
keçiler de bu beklentiyi artırıyordu.
İsviçre’nin doğasının güzelliği ile ünlü Zürih kenti geçtiğimiz yaz üç günümüzü geçirmek için çok ideal göründü. Zenginliğini havaalanından hissetmeye başladığımız şehir için yazılacak çok şey var ama burada fazla söz edemeyeceğim çünkü anlatmak istediğim başka bir yer var. Zürih'te mevsim yaz ise 'Classic Trolley' yazan şirin kırmızı otobüslerle yapılan şehir turu detaylı gezmek istediğiniz yerleri seçip tekrar gelmeniz için fikir verecektir. Tramvay benzeri otobüsün açık pencerelerinden güzel binaları, göle dökülen nehir üstündeki köprüleri görebilirsiniz. Tabi ki birçok gezilebilecek kilise ve müze de bu listeye eklenebilir.
30 Ekim 2011 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)