Çok ciciler, tabi bana göre. Takı meraklılarına Etsy'i öneririm. Cassette takılarını beğenenler sezonda değil indirimde alın. Benzer ürünleri ve çok daha fazla çeşidi Etsy'de yarısından daha ucuza bulmanız mümkün.
25 Nisan 2012 Çarşamba
Bahar Takıları
Çok ciciler, tabi bana göre. Takı meraklılarına Etsy'i öneririm. Cassette takılarını beğenenler sezonda değil indirimde alın. Benzer ürünleri ve çok daha fazla çeşidi Etsy'de yarısından daha ucuza bulmanız mümkün.
6 Nisan 2012 Cuma
Beyaz Kumsalıyla, Mavinin ve Yeşilin Her Tonuyla Koh Chang
İlk Tayland seyahatimizde Bangkok´u gezmek ve deniz kenarı için en
yakın yer olan Pattaya’yı ziyaret etmek bizim için yeterliydi. Yine de
Tayland ucuzluğu, dört mevsim sıcak iklimi, tropikal adaları ve doğa
güzellikleri ile bizi tekrar çağırdığında, sakin bir tatil için ülkenin ikinci büyük adası Koh Chang´i seçtik. Bir arkadaşımızın turizmin yeni
gelişmeye başladığı bu adaya geç olmadan gitmemizi tavsiye etmesi
seçimimizi kolaylaştırdı.
Bangkok havaalanında şoförlü bir araba kiralayarak Kamboçya
sınırındaki Trat şehrine 5 saat sürecek bir yolculuğa başladık. Arada
birkaç yerleşim belirtisi görüp sonra uzunca süre ormanlardan geçerek
biraz tedirgin edici bir yolculuğa rağmen “Trat Trat” diyerek sürekli
gülen şoförümüz rahatlamamızı sağlıyordu. Feribot iskelesine
vardığımızda son seferin yarım saat önce yapıldığını öğrenip derin bir
hayal kırıklığı yaşadık. Trat şehrinde şoförümüz sayesinde kalacak bir
yer bulduk ve sık ağaçlı bir orman içinde kertenkele ve bilumum böcekle
paylaştığımız bungalovumuza sığındık. Geç edinilmiş bir bilgi de olsa
feribot seferlerinin akşam 19:00´dan sonra yapılmadığını öğrendik. Trat
şehrine 1 saatlik bir uçuş ile ulaşmak varken bu araba yolculuğunu
yaptığımız için kendimize biraz kızdık ama 'tatilimiz yeni başlıyor'
diyerek tadımızı kaçırmadık. Ertesi sabah erkenden feribot
iskelesindeydik ve 25 dakika süren yolculuğumuz sonunda adaya adım
attık...
Adadaki bembeyaz kum sahillerdeki
oteller, ağaçların arasına gizlenmiş bungalov tarzı evlerden oluşuyor. Yeni
yapılanlarda daha yüksek katlıları da görülüyor. 'Mu Koh Chang' milli parkın bünyesindeki
adanın doğası, sahili ve denizi gerçekten çok etkileyici. Denize girilen
kumsallar adanın Batı sahili boyunca uzanıyor. En popüleri ve uzun olanı White Sand Plajı ki burası
restoranların, dükkânların en çok toplandığı bölge. Ayrıca barlarıyla gece
yaşamının da en renkli olduğu yer. Sahile paralel giden tek bir yolun
kenarlarında yol boyu market, hediyelik eşya dükkanı, restoranlar, masaj salonları görmek mümkün. Adada motosiklet
kiralayarak gezilebiliyor ama yolun sağdan akışına çok dikkat edilmeli. Yerli halk turistlerin çok kaza yaptığını belirtti. Biz cesaret edemedik
ama motosiklet üstünde gezen turistlere de imrendik doğrusu. Tayland denince mutlaka masaj da aklımızın bir köşesinde
duruyor tabi. Yol kenarındaki masaj salonlarında, oteldeki fiyatların 3 de 1’i
oranında ücretlerle masaj yaptırdık. Otel salonları kadar beyaz ve hijyenik
görünmese de masörler masajın hakkını verdiler gerçekten. Özellikle sıcak taş
ve ayak masajlarını tatilimiz boyunca her gün yaptırdık. Keşke bu rahatlık
hissini depolayabilseydik bütün sene kullanırdık.
Bu tropikal adanın Tay dilindeki anlamı 'Fil Adası'. Bu isim adanın coğrafi şeklinin file benzemesinden geliyor. Adadaki filler buraya sonradan getirilmiş. Adının hakkını vermek istercesine 61 değişik kuş türünü barındıran tropikal yağmur ormanının derinliklerine doğru bozuk bir patikada, çeşitli böcekler ve ağaçlar arasında fille trekking yapmak bizim için çok değişik bir deneyimdi. Fille trekking için Baan Chang Thai'yi ziyaret ettik ve burada birkaç bebek fili de görme şansımız oldu. Filimizi yönlendiren Tay'ın fille dereye girme önerisini kibarca reddettik. Tropikal orman gezisi bize yeterli oldu. Fille daha fazla aksiyon istemedik.
Akvaryum gibi denizi, dalmak ve derinlerdeki güzellikleri keşfetmek için bize ilham verse de bir daha buraya gelmek için bir bahanemiz olması açısından dalma işini erteledik. Dalış tutkunları için mercan resiflerindeki dalış turları çok ilgi çekici görünüyordu. Ormanın derinliklerinde patikalardan yürüyerek ulaşabildiğimiz küçük şelalelerin aktığı doğal havuzlarda soğuk suya aldırmadan yüzmek ve çevremizdeki tropikal ormanın güzelliğini görmek unutulmaz anılarımıza eklendi. Khlong Phlu ziyaret edebileceğiniz güzel bir şelale.
Kıyı balıkçılığı yapan köylülerin yaşadığı, doğallığı henüz bozulmamış, denizin üstündeki evleriyle Bang Bao balıkçı kasabası da ilginizi çekebilir. Hindistan cevizi ağaçlarının çokluğundan sütünü de bol tükettik. Ayrıca kahvaltıda birçok değişik tropik meyveyi de tattık. Karnımızı en çok ekmek ve meyveler doyurdu desek yalan olmaz. Mango, ananas en çok karşımıza çıkan meyvelerdi. Önünden geçerken kasapların açıkta satılan etlerinin görünüşü ve kokuları iştahınızı kaçırmazsa Tay yemekleri baharatlı, tatlı-ekşi soslu tavukları, deniz ürünleri ve noddle’ları ile çok lezzetliydi. Restoranların salaş görüntüleri bizi kaçırmadı. Zaten otel dışında daha iyi bir alternatif yoktu. Sahildeki otelimizin restoranını sadece bir akşam yemeğinde ziyaret ettik. Ayağımız kumlarda, gözümüz yıldızlarda, kulağımız dalgaların sesinde gayet romantik bir akşam yemeğiydi.
Adada ulaşım için arkasında oturma düzeni oluşturulmuş havadar pikapları kullandık. Bazen sadece bizi taşıyarak -tabi ki pazarlıkla- taksiye, bazen de şoförümüz durduran herkesi alınca dolmuşa dönen araçları. Kış mevsimini yaşayan Koh Chang, gün içerisinde bir saat kadar yağmurlu oluyordu ama sıcacık bir yağmur altında yürümek bizi rahatlatan bir aktiviteydi. Haziran - Ekim arası yağışlı dönemiymiş. Türkiye'den 5 saat ileri olduğunu da unutmadan ekleyeyim. Masaja, billur denize ve yeşile doyamadan tatilimiz sona erdi. Zamanın ağır geçtiği hissi uyandıran sakinliği ise bizi tekrar kendine çekecek gibi.
Bu tropikal adanın Tay dilindeki anlamı 'Fil Adası'. Bu isim adanın coğrafi şeklinin file benzemesinden geliyor. Adadaki filler buraya sonradan getirilmiş. Adının hakkını vermek istercesine 61 değişik kuş türünü barındıran tropikal yağmur ormanının derinliklerine doğru bozuk bir patikada, çeşitli böcekler ve ağaçlar arasında fille trekking yapmak bizim için çok değişik bir deneyimdi. Fille trekking için Baan Chang Thai'yi ziyaret ettik ve burada birkaç bebek fili de görme şansımız oldu. Filimizi yönlendiren Tay'ın fille dereye girme önerisini kibarca reddettik. Tropikal orman gezisi bize yeterli oldu. Fille daha fazla aksiyon istemedik.
Akvaryum gibi denizi, dalmak ve derinlerdeki güzellikleri keşfetmek için bize ilham verse de bir daha buraya gelmek için bir bahanemiz olması açısından dalma işini erteledik. Dalış tutkunları için mercan resiflerindeki dalış turları çok ilgi çekici görünüyordu. Ormanın derinliklerinde patikalardan yürüyerek ulaşabildiğimiz küçük şelalelerin aktığı doğal havuzlarda soğuk suya aldırmadan yüzmek ve çevremizdeki tropikal ormanın güzelliğini görmek unutulmaz anılarımıza eklendi. Khlong Phlu ziyaret edebileceğiniz güzel bir şelale.
Kıyı balıkçılığı yapan köylülerin yaşadığı, doğallığı henüz bozulmamış, denizin üstündeki evleriyle Bang Bao balıkçı kasabası da ilginizi çekebilir. Hindistan cevizi ağaçlarının çokluğundan sütünü de bol tükettik. Ayrıca kahvaltıda birçok değişik tropik meyveyi de tattık. Karnımızı en çok ekmek ve meyveler doyurdu desek yalan olmaz. Mango, ananas en çok karşımıza çıkan meyvelerdi. Önünden geçerken kasapların açıkta satılan etlerinin görünüşü ve kokuları iştahınızı kaçırmazsa Tay yemekleri baharatlı, tatlı-ekşi soslu tavukları, deniz ürünleri ve noddle’ları ile çok lezzetliydi. Restoranların salaş görüntüleri bizi kaçırmadı. Zaten otel dışında daha iyi bir alternatif yoktu. Sahildeki otelimizin restoranını sadece bir akşam yemeğinde ziyaret ettik. Ayağımız kumlarda, gözümüz yıldızlarda, kulağımız dalgaların sesinde gayet romantik bir akşam yemeğiydi.
Adada ulaşım için arkasında oturma düzeni oluşturulmuş havadar pikapları kullandık. Bazen sadece bizi taşıyarak -tabi ki pazarlıkla- taksiye, bazen de şoförümüz durduran herkesi alınca dolmuşa dönen araçları. Kış mevsimini yaşayan Koh Chang, gün içerisinde bir saat kadar yağmurlu oluyordu ama sıcacık bir yağmur altında yürümek bizi rahatlatan bir aktiviteydi. Haziran - Ekim arası yağışlı dönemiymiş. Türkiye'den 5 saat ileri olduğunu da unutmadan ekleyeyim. Masaja, billur denize ve yeşile doyamadan tatilimiz sona erdi. Zamanın ağır geçtiği hissi uyandıran sakinliği ise bizi tekrar kendine çekecek gibi.
Yazı ve fotoğraflar: FİLİZ ERDOĞAN, 2008
Filiz Erdoğan'ın diğer gezi yazıları:
Bir Ortaçağ Şehri: Český Krumlov
Zürih, Rapperswil, Maienfeld ve Heidihaus
Aslan Şehir: SİNGAPUR
*****Bu
sayfadaki yazının ve fotoğrafların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak
gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek
alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.
21 Mart 2012 Çarşamba
Bahar
Ve ilkbahar geldi: Dallara konan neşeli kuşların ötüşü, güneş, çiçeklenen ağaçlar ve kırlar, dekorasyon ve giyimde pastel tonlar ve çiçekli kumaşlar... Halsizlikle beraber sebepsiz bir sevinç, uyanma, harekete geçme, yenilenme, seyahat etme ve daha çok dışarıda vakit geçirme isteği... Erguvanlar, laleler, papatyalar, çilek, yaz habercisi sebzeler, sıcaktan ve soğuktan şikayet etmeden ılık havanın tadını çıkarma zamanı...
*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.
*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.
3 Mart 2012 Cumartesi
Bir Okuyucu Yorumu
Bugün gelen bir e-posta çok hoşuma gitti:
"Hiçliğinizi çok sevdim. Herkes bu kadar dolu dolu hiç olsa.. Hep olurdu o
zaman dünya. Yazılarınızla, dolayısıyla hayat, insan, evren ve sanatla
yani sizinle tanıştığıma çok memnum oldum. Tek bir an vardı, o da
yaşandı, bitti, ama biz hala oradayız :)) Sevgilerimle"
Teşekkürler Nihan.
27 Şubat 2012 Pazartesi
Kazvini ve Acâibü'l Mahlûkat
9. yüzyılda Yunanca ve Latince astroloji, felsefe, tarih, coğrafya, botanik, tıp
ile ilgili el yazmaların tercüme edilerek resimlenmesiyle ilk örnekleri
görülmeye başlanan İslam minyatür sanatı yüzyıllar boyunca bir üslup olarak
gelişir. Bulunan en eski minyatür Fatımiler Dönemi’ne ait mısır parşömenlerinin
küçük parçalarıdır. Ortaçağ İslam dünyasının yoğun kültürel ortamında döneme
ait görsel imgeler ve motifler el yazmalarına yansır. Eserlerin başlangıcında
Allah’a ve peygambere övgü yer alır. Bağdat, Herat, Buhara, Şiraz, Tebriz,
İsfahan gibi İslam kentlerinde sanat okulları açılır. Her okulun kendine göre
karakteristik özellikleri vardır. İran minyatürlerinde şiir, roman, kahramanlık
ve hüzünlü aşk hikâyeleri, masallar konu olarak seçilir. Erkek kahramanlar ince
yapılı aşık delikanlılardır. Zarif kadınlar dramatik aşkın güzelleridir. Hayal
gücünün ve şiirsel bir anlatımın göze çarptığı minyatürlerde bezemeli yapılar,
süslü giysiler, motifli çizgiler, desenli halılar dekoratif etkiyi artırır.
Atölyelerde arta kalan değerlerin kaybolmasını önlemek için sayfalar arkalı önlü yapıştırılıp kitap gibi ciltlenir. Murakka adlı albüm defterlerde minyatür, desen, hat, tezhip örnekleri bir arada toplanır. 13. yüzyılda en parlak dönemini yaşayan sanatsal çalışmaların koruyuculuğunu yöneticiler üstlenir. Fatımi halifelerinin minyatürlerle dolu zengin kütüphaneleri vardır. Çin’den Türkler’e, Türk sanatçılardan İran’a oradan da Batı’ya geçen minyatürün İslam sanatında en dikkate değer olanları; Yunanca’ya dayanmayan ilk orijinal çeviri (Hintçe’den) hayvan masallarını anlatan Kelile ve Dimne, Firdevsi’nin yazdığı İran kahramanlık destanı Şehname, Ebu Zeyd’in maceralarının aktarıldığı Hariri’nin Makamat, kozmoloji ve coğrafya ile ilgili Kazvini’nin 1280 tarihli Acaibü’l Mahlûkat ve Garaibü’l Mevcûdat ve Nizami Gencevi'nin beş bölümlü Hamse gibi el yazmalarında bulunur.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)