
Antik dönemde Yunanlı filozoflar Sokrates,
Platon, Aristoteles ekfrasisi gerçek dünyadaki bir nesnenin sanat yapıtıyla
ifade edilmesi olarak ele alırlar. Sokrates Phaidros ile söyleşisinde yazı
yazmayı resim yapmaya benzetir. "Ressamın
yapıtı gerçeğin kendisi gibi gözlerimizin önünde durur ama onu sorgularsan, derin
sessizliğini korur. Yazılı kelimeler için de böyledir aslında. Akıllılarmış
gibi seninle konuşurlar ama anlattıkları hakkında daha fazla bir şeyler
öğrenmek için soru yöneltirsen söylediklerini sonsuza kadar yinelerler."
Ressam şekil ve renklerle bir nesneyi taklit ediyorsa, o nesneye ad verilerek
de ses, hece ve kelimelerle özleri taklit edilir. Şiir ve resim birbirini
tamamlar. Platon’a göre ressam ağaç resmi yaptığında bu varlık bakımından
üçüncü sıradadır ve o yüzden değersizdir. İlk sırada zihinde kavranabilen idea
vardır, daha sonra onun kopyası ve görünüşler dünyasına ait olan ağaç yani
nesne ve son olarak da onun da kopyası resimdeki ağaçtır. Resim görünenin yansımasıdır.
Bu da taklit yani mimesis’ten başka
bir şey değildir. Platon için gençlerin yetiştirilmesinde araç olan sanat
eldekinin biçimlenmesidir.