14 Mayıs 2014 Çarşamba

Gün Kömür Karası

Soma'da hayatını kaybeden maden işçilerimiz için çok üzgünüm. Yakınlarının acısını paylaşıyorum. Bir daha bu tür kazalarla karşılaşmamak için en kısa zamanda sorumlular bulunup cezalandırılmalı. Bu ölümler 'kader' deyip geçiştirilemez. Önlem almak, işçilerin güvenliğini sağlamak ve haklarını korumak için uluslararası sözleşmeler imzalanmalı; bir an önce yeni kanunlar çıkartılmalı.

yusuftansuozel.blogspot.com.tr
 İllüstrasyon Yusuf Tansu Özel

10 Mayıs 2014 Cumartesi

Ve Bahar

Göztepe 60. Yıl Parkı
İstanbul'un Kadıköy tarafında baharın keyfinin çıkarılacağı güzel parklardan biri Göztepe 60. Yıl Parkı. Bağdat Caddesi kenarında yer alan park çiçekleri, bitkileri, ağaçları ve minik göletiyle Kadıköy ilçesinde yaşayanların huzurlu vakit geçirmesini sağlıyor. Kadıköy parkları ve yapılaşma şekli açısından İstanbul'un en yaşanabilir ilçelerinden biri aslında. Binalar bitişik değil. Her binanın kendi otoparkı ve bahçesi var. Ve sokaklar boyunca ağaçlar sıralanıyor. Moda'dan başlayan sahil şeridi ve Bağdat caddesi her zaman hareketli. Kadıköy merkezde kafeleri, kültür merkezleri, operası, mağazaları vb. yerleriyle öyle.

*****Bu sayfalardaki yazıların ve fotoğrafların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.  Creative Commons License 

3 Mayıs 2014 Cumartesi

Atatürk Arboretumu

Atatürk Arboretumu tam bir botanik bahçesi. Yeşilin her tonunu görmek mümkün. İstanbul'un nefes aldıran kuzey bölgesindeki yüzlerce tür ağacın ve bitkinin bulunduğu bir müze. Piknik yapmak, yiyecekle girmek, ateş yakmak yasak ki çok yerinde bir uygulama. Kuş sesleri arasında, ağaçlarla çevrili huzurlu bir ortamda yürümenin verdiği keyif anlatılamaz. Doğa, temiz hava, sakinlik ve yavaşlık ihtiyacı hissedildiğinde gözü ve tini doyuran bir yer. Güzelliklere iyi bakmalı çünkü gün gelip yok olduğunda, o anlar hatıralarda canlanıp ruhu tazeler. Gelecek kuşaklara da bozulmadan aktarılmasını umuyorum ve her İstanbullu'nun betonlaşmaya ve ağaçların kesilmesine karşı tepki göstermesinin zorunluluk olduğuna inanıyorum. Böyle gizli bahçeler gün geçtikçe azalıyor maalesef. Yeniden yapılanmalar sonucu özgün ve doğal yerleşimler yerini çirkin, zevksiz betonlara ve avmlere bırakıyor.


*****Bu sayfalardaki yazının ve fotoğrafların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.  Creative Commons License

10 Nisan 2014 Perşembe

Kürk Mantolu Madonna

Dunning-Kruger Sendromu'na göre 'işinde çok iyi olduğuna' yürekten inanan ‘yetersiz’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz. Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür. ‘Cahillik ve haddini bilmeme’ hâli mesleki açıdan şaşılacak bir itici güç oluşturur. ‘Eksiler’ kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür. Gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında ‘fazla alçakgönüllü' davranır ve öne çıkmaz. Yeteneklerinin görülmesini umarlar. Beklerken daha da geriye çekilirler. Bu yüzden de muhtemelen ‘hırs eksikliği’ ile suçlanırlar. İş hayatı ile ilgili bu tespit hayatın diğer alanları için de geçerlidir. Mutlaka herkesin çevresinde 'yetersiz ama müthiş güvenli' ve 'yetenekli ama iddiasız' insanlar vardır. Bertrand Russel “dünyanın sorununu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendinden emin olmaları” olarak nitelendirir.

Bu açıklamalar doğrultusunda Sabahattin Ali’nin 1940-41 yıllarında 48 bölümlük tefrika olarak yayınlanan ve 1943 yılında roman olarak basılan ‘Kürk Mantolu Madonna’sında Raif Efendi karakteri alçakgönüllülere bulunmaz bir örnektir. Romanın ilk bölümünde Ankara’da yaşayan ve birkaç aydır işsiz olan Rasim’in tesadüfen karşılaştığı arkadaşı Hamdi’nin aracılığıyla işe yerleşip, Raif Efendi ile aynı odada çalışması ve onunla yakınlık kurma çabaları anlatılır. Raif Efendi’nin sessiz yapısı, işyerinde diğer çalışanların ona karşı pervasız bazen de saygısız tutumları karşısındaki sakinliği; bir makine gibi ona verilen metinleri çevirip daktiloya vermesi; bir takım kitaplar okuyup akşam da alışverişini yapıp evine dönmesi genç oda arkadaşının dikkatini çeker. Böylesine uysal ve bir bitki gibi yaşayan insanın düşüncelerini merak eder.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...