Yunan Mitolojisi’nde Hermes rüyaların
ve ruhların rehberi, tanrıların habercisi, Zeus’un güvenilir elçisi, lirin
mucididir. Ayrıca yolların, çobanların, hayvanların, sosyal ilişkilerin, ticaretin,
şansın, etkili konuşma becerisinin ve hırsızların da tanrısıdır. Gece ile
gündüz, rüya ile gerçek, bilinçle bilinçdışı, bilinenle bilinmeyen, ölümle
yaşam, tanrılarla insanlar arasında duran eşikleri ve geçişleri; kısacası
varoluşun tümünü kapsadığı için yol ve tarla kenarlarında onu simgeleyen sınır
taşları dikilirdi. Herme heykellerinin üst kısmı büst veya yarım gövdeli, alt
kısmı ise genellikle kare kaidedir. Sınır taşları tapınak, kütüphane, gymnasium
gibi yapıların önlerine; evlerin girişlerine; halka açık alanlara, mezarlara
yakın ve şehir sınırlarına da yerleştirilirdi. İşaret taşı olarak da kullanılan
bu kutsal heykellere adaklar bırakılırdı.
28 Mart 2014 Cuma
10 Mart 2014 Pazartesi
İş mi Eser mi?
Sanatçıların üretimlerinden son yıllarda 'iş' olarak söz ediliyor. Dergilerde, söyleşilerde, makalelerde hep bu sözcük kullanılıyor. Galericiler, sanat yazarları, sanatçılar, eleştirmenler, sanatseverler 'sanat yapıtı' veya 'sanat eseri' ya da 'çalışma' yerine iş'ten bahsediyor. Doğrusu ben bu sözcüğü benimseyemiyorum bir türlü. Yetersiz buluyorum. Sanat tarihi ile ilgili yazılar yazarken de bu kelimeyi kullanmaktan kaçınıyorum. 20. yüzyıl ile birlikte sanatta avangard tutumlar, kavramsal yaklaşımlar sonucu "sanatçının ve sanatın yüceleşmesinin" karşısında bir tavır içinde oluşu anlayabilirim. "Sanatçı diğer meslekler gibi işini yapar" tamam da yine de 'iş' fazla yüzeysel kalmıyor mu? İş yerine resim, heykel, enstalasyon, fotoğraf, video gibi türsel tanımlar kullanılsa. Kalıcılığı, eser -yapıt- olabilirliği zamana bırakılsa. Başka mesleklerde çalışanlar örneğin bir avukat, bir firma çalışanı, bir memur veya esnaf evet işlerini yapıyorlar. Her mesleğin kendine göre saygınlığı, emeğin ve işin de takdiri var. Peki neden mesleğinin en doruğundaki, en başarılı kişilerin kazancı ile aktörün, aktristin, müzisyenin kazançları arasında uçurumlar var?
3 Mart 2014 Pazartesi
Sanat Tarihi
Sanat Tarihi'ne ilgi duyanlara önerilecek bir site Khan Academy. Geçtiğimiz haftalarda Gülse Birsel köşesinde bu siteden bahsetti. Sanat Tarihi'ni dönemsel ele alan kısa videolar bulunuyor. Üniversitede bu eğitimi almış, yüksek lisans yapıp, doktora derslerinde de kredilerimi tamamlamış olsam da izliyorum. Dersler dışında sanat tarihi ile ilgili pek çok makale ve kitap okudum, araştırma yaptım; seminer, söyleşi, panel vs. takip ettim; belgeseller izledim; sergi, müze ve antik yerler gezdim ama biraz eğlenceli yaklaşmanın da sakıncası yok. Görsel iletişimin ön planda olduğu günümüzde çoğu kişi uzun okumalara tahammül edemiyor. Ben tabi ki kitaptan ve görselle desteklenmiş yazılı sanat tarihi metinlerinden yanayım. Gerçek ve doğru bilgi çok yönlü ve kapsamlı araştırmalar sonucu edinilir. Kitap okumayı sevmeyenler ya da vakit ayıramayanlar -ki kitap tutkunları için bu sadece bir bahanedir- Khan Academy'deki matematik, fen bilimleri, sosyal bilimler, ekonomi ve finans vs. hakkında 4500 videodan seçtiklerini izleyerek genel bilgi edinebilirler. İçerik çok zengin değil elbette. Daha detaylı bilgiler isteyenler mutlaka başka kaynaklara da başvurmalı. 2354 video Türkçe altyazılı ve Türkçe seslendirmeli. Buraya eklediğim videoda Bergama Zeus Sunağı'nın kabartmaları anlatılıyor. Ne yazık ki Bergama'ya gidenler bu harikulade sunağın sadece temeliyle karşılaşıyorlar. Tamamı Berlin'de özel oluşturulmuş müzesinde :(
*****Bu
sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak
gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek
alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.
25 Şubat 2014 Salı
Randall Rosenthal’ın Şaşırtıcı Kutuları
Nesnelerin
özüne inmek, hayal olan doğanın ardına bakmak, fenomeni doğal gibi
görünen çarpıtılmış temsilinden arındırmak. Özneli ve nesneli
bütünleştiren sanatın ilgi alanlarından, bakış açılarından biri de bu
değil midir? Asılın yanında ikincil bir öneme sahip olsa da estetik
değerlerin dikkati çekme özelliği ve etkileyiciliği yadsınamaz. Ressam
ve heykeltıraş Randall Rosenthal’in günlük hayatta karşılaşılabilen
nesneleri zihninde yeniden düzenleyerek yansıtmasında estetik kaygıyı da
algılarız. Aslında kendisi ahşabı gizlemeye çalışmadığından, hatta
yakından bakıldığında birçok şeklin ve kalınlıkların abartısından,
ölçülerin birebir olmadığından, ağacın damarlarının görülebileceğinden
söz eder. Yine de ayrıntılar ve renkler ilk bakışta göz aldanmasına
neden olur. İmge temsil ettiği şeyin kendisidir sanki (trompe l'oeil).
24 Ocak 2014 Cuma
Hiç
Nasrettin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?” “Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.” Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: “Sen kimsin?” “Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara. “Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasrettin Hoca. “Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam. “Daha sonra?” diye üstelemiş Hoca. “Vezir” demiş adam. “Daha daha sonra ne olacaksın?” “Bir ihtimal sadrazam olabilirim.” “Peki, ondan sonra?” Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş: “Hiç.” “Daha niye kabarıyorsun be adam. Ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: “Hiçlik makamında!”
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)