Didim Kuşadası’na 73, Bodruma 110 km uzaklıkta. Kuzeyinde Bafa gölü ve
Menderes Nehri, batısında ve güneyinde Ege denizi doğusunda Akbük
körfeziyle sınırlı bir yarımada. Antik dönemde bir kehanet merkezi olan
ve Miletos kentine bağlı olan Ddyma’da Apollon için bir tapınak yapılır.
Işık, güneş, müzik ve kehanet tanrısı Apollon bir gün, Didim yöresinde
çobanlık yapan Brankhos'a rastlar ve ondan çok hoşlanır. Ona biliciliğin sırlarını öğretir. Çoban Brankhos da ilk Apollon adına Brankhid rahipleri için ilk tapınağı yaptırır. Bu bölgedeki yapılaşma Arkaik
döneme kadar uzanır.
22 Mayıs 2009 Cuma
20 Mayıs 2009 Çarşamba
Bir İyon Kenti: Miletos
Miletos, Priene ile Didim arasında, Priene’ye 20, Söke’ye 30 km mesafede Balat köyü yakınlarındadır. Büyük Menderes’in denize ulaştığı yerde yarımada üzerine kurulan ve Priene gibi İyon uygarlığına ait olan liman kenti Miletos, büyük filozofların ve mimarların da doğduğu bir yer. Matematikçi, astronomi bilgini ve düşünür Thales, fizik ve doğa bilimcisi Anaksimandros (M.Ö 610-574) ve öğrencisi Anaksimenes, Mimar Hippodamos ve Ayasofya‘nın mimarı İsidoros de Miletos’ludur.
18 Mayıs 2009 Pazartesi
Bir İyon Kenti: Priene
Atina’nın
kurucuları İon kavimleri M. Ö. 1200’lerde Yunanistan’dan Batı Anadolu
kıyılarına göç edip İzmir çevresine yerleşirler. Burada kentler inşa
ederek denizcilikte, heykel ve mimaride gelişmiş yeni bir uygarlık
oluştururlar. Bölgedeki 12 İon kenti: Foça, Ertyhrai, Khios, Klazomenai,
Teos, Lebedos, Kolofon, Efes, Samos, Priene, Myus ve Milet'tir.
Panionion Birliği'ndeki en hareketli liman kentlerinden biri olan Priene Söke’ye 12 km mesafede Güllübahçe kasabasının yakınında, Mykale dağı yamacında güneye bakan doğal bir platformda ve çevresindedir. İyon kentler birliğinin en hareketli liman kentlerindendir. İlk kent M.Ö. 1100 yıllarında İyonlar tarafından deniz kıyısında kurulur. Heraklia, Efes, Miletos ve Myus kentleriyle aynı kaderi paylaşır. Bir zamanlar deniz kıyısındayken ve limana sahipken Menderes nehrinin taşıdığı alüvyonlar yüzünden Latmos körfezi dolar ve Priene denizden 5.5 km uzaklaşıp iç kent haline gelir. İkinci kuruluşu M.Ö. 350’deki bugün kalıntıların bulunduğu yerdedir.
Miletos'lu Hippodamos’un ızgara planı -dik açılarla kesişen bir geometrik düzen- ile yamaca oturan Priene antik şehir planlamasının önemli bir örneğidir. Hippodamos planı bugün de şehir kuruluşlarında uygulanmaya devam eder. Sağlam, rustik bir kent duvarı ile çevrili Priene bölgeye ait gri-mavi mermerden inşa edilen yapılarıyla zamanında gösterişli bir yerdir. Atina’nın yardımlarıyla kurulduğu için Atina’nın etkisi ve yönetimi altında kalır. Daha sonra Bergama Krallığı'nın ve Roma’nın egemenliklerine geçer. Bizans döneminde önemli bir psikoposluk merkezi olur ama 13. yüzyılda terkedilir...
15 Mayıs 2009 Cuma
Geçmişin İzinde Selçuk ve Çevresi
İzmir’in güneyindeki Selçuk’un ilk kuruluş yeri Ayasuluk Tepesi’ndeki kale ve çevresidir. Bölgenin ismi olan Ayasuluk 1914’de Selçuk olarak değiştirilmiş. Tarih boyunca pek çok uygarlığın merkezi olan ilçenin girişindeki tepede Ayasuluk Kalesi, kalenin alt kısmında 6. yüzyılda Justinianus tarafından yaptırılan üç nefli 130 m uzunluğunda bazilika olan St. Jean Kilisesi yer alıyor. Kilisenin biraz aşağısında 1375 yılında Beylikler Döneminde inşa edilmiş ve Türk mimarisinde önemli ve görkemli bir yapı olan İsabey Cami’ni ve caminin solunda Arkaik dönemde yapılmış, bugün sadece bir sütun ve son derece az kalıntıların bulunduğu dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı’nı görmek mümkün. Üç dine ait yapıların bir arada olması Selçuk’un geçmişte inanç bakımından da önemli bir yerleşim olduğunu gösteriyor.
13 Mayıs 2009 Çarşamba
Melankoli-Hüzün-Boşluk-Derin Düşünce
Melankoli ile ilgili bu blogda epey yazı var. Melankoliyi incelemeye 2000 yılında başladım. O sıralar Prof. dr. Ayla Ödekan'ın doktora dersi için "Batı Sanatı'nda Melankoli" adlı bir çalışma hazırlarken 35 kitaptan ve çok sayıda makaleden yararlanmış; batı resminin melankoliye uygun örnekleri üzerinde durmuştum. O kadar mutlulukla ve coşkuyla çalışmıştım ki -biraz çelişen bir tutum oldu farkındayım :) -. Şimdiye kadar yaptığım araştırmalar içinde en sevdiğim konu bu oldu. Zaten melankoliye yatkın bir yapım olduğundan mı, varoluşla ilgili derin düşüncelerin tatlı hüznünden zevk aldığımdan mı, nedensiz hafif üzüntünün arada bir insanı esir aldığını, sevinç ve kederin birbirine yakın durduğunu bildiğimden mi, en mutlu anda bile buruk bir acı duyulacağını hissettiğimden mi, yalnızken insanın kendisiyle iletişimini önemsediğimden mi bilmiyorum.
Hayatın koşuşturması içindeki insanlardan kaçıp ilgisizleşen, dünyevi şeylere yabancılaşan, kalabalık içindeyken bile çevresinden ve dünyadan soyutlanarak hülyalı gezinen, her şeyi sorgulayan buna vakit ayıran, bir gereklilikmiş gibi sunulan hıza ve "Her şey yaşanmalı, her şey tüketilmeli" düşüncesine ayak uydurmayan, arzular ve yoksunluklar arasındaki çelişkide çaresizliği duyumsayan yine de "hiçlik içinde bile bir umut düşleyen"*, kaplumbağa gibi hareket eden melankolik bir flaneur. Melankoli; boşluk duygusu, tembellik ve uyuşukluk içinde olanı simgelemez. "Ben de tembelim, ben de boşluk içindeyim; öyleyse melankoliğim." demek bilgisizce sığ bir yaklaşım olur. Bu ise olguyu sıradanlaştırırken, gizemini ve değerini de yok sayar.
Hayatın koşuşturması içindeki insanlardan kaçıp ilgisizleşen, dünyevi şeylere yabancılaşan, kalabalık içindeyken bile çevresinden ve dünyadan soyutlanarak hülyalı gezinen, her şeyi sorgulayan buna vakit ayıran, bir gereklilikmiş gibi sunulan hıza ve "Her şey yaşanmalı, her şey tüketilmeli" düşüncesine ayak uydurmayan, arzular ve yoksunluklar arasındaki çelişkide çaresizliği duyumsayan yine de "hiçlik içinde bile bir umut düşleyen"*, kaplumbağa gibi hareket eden melankolik bir flaneur. Melankoli; boşluk duygusu, tembellik ve uyuşukluk içinde olanı simgelemez. "Ben de tembelim, ben de boşluk içindeyim; öyleyse melankoliğim." demek bilgisizce sığ bir yaklaşım olur. Bu ise olguyu sıradanlaştırırken, gizemini ve değerini de yok sayar.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)