21 Şubat 2018 Çarşamba

Gökyüzünü Çalan Betonlar ve İstanbul'un Ruhu

İstanbul, doğup büyüdüğüm ve yaşadığım şehir. Ne onunla ne onsuz yapamadığım. Bu aralar soyağacını araştırmak gündemde ama sanırım 1850'ye kadar gidilebiliyor. Ben bakmadım zaten biliyorum. Fatih Sultan Mehmet bu eşsiz şehri 1453'te aldıktan hemen sonra atalarım İstanbul'a yerleşmişler. Yaklaşık 500 yıl önce... Anadolu'da 230 yıl hüküm süren Karamanoğulları Beyliği'nin merkezi Konya'dan Çatalca'ya göç etmişler. Piri Reis'in dedeleri gibi... Karamanoğulları Türkçe dışında bir dilin konuşulmadığı ve Oğuzlar'ın Avşar boyundan gelen Türkmen beyliklerinin en önemlilerinden biridir. Ne mutlu ki Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK'ün de soyu Karamanoğullarına mensup Türkmenler'e dayanır. Babamın doğup büyüdüğü Çatalca'ya bağlı küçük yerleşim birimine -dedem ve babaannemi- ziyaretlerimizde doğada yaşayıp doğal yiyeceklerle -şimdiki deyişle organik- beslenmenin değerini son on beş yılda anladım. Ne yazık ki dedem, babaannem ve babam artık yaşamıyor ve Çatalca'nın o küçük yerleşimi de fabrikalarla, sanayiyle, etrafındaki çok katlı sıradan konutlarla bir mahalle artık.

11 Şubat 2018 Pazar

Türk Resminde Soyut'un Başlangıcı

20. yüzyıl başlarında ortaya çıkan soyut sanat, sanatçının içine yönelmesi ve kendini keşfetmesidir. Soyut: Abstract kökeni Latince "abstrahere” sözcüğüdür ve bu şekliyle çıkartmak, eksiltmek, azaltmak gibi çok matematiksel bir anlamı vardır. Nesneler dünyasında yer almayan yani nesnel olmayan, sa­dece düşünceler dünyasında kalan her şey soyut sözcüğünün kapsamına girer. (Çağa, 1984: 41)

Soyut bir resim, yüzyıllardır alışılmış insan figür­lü resimlerden farklı bir etki verir. Burada konu resmin kendi sorunları olur. Renk ve kompozisyon elemanla­rının birbirleriyle uyumu yanı sıra sanatçının iç dün­yasının şekillenmesi, ortaya konulması önemlidir. İlk bakışta seyirciye tanıdık figürler ve nesneler çağrıştırmadığı için anlaşılmaz gelebilir. Sanatçılar modem resmin ortaya çıktığı dönemlerde bu tür resmi açıklama gereği duyarlar. Wassily Kandinsky 1912 tarihli "Sanatta Zihinsellik Üzerine" adlı kitabında soyut sanatın felsefi yönüyle, Paul Klee "On Modem Art" da modern sanat ile ilgili yazar. Her iki sanatçı da resim ve müzik arasında ilişki ku­rarlar. Piet Mondrian ise görünen şeylerin gerisindeki gerçekli­ği arar. İnsanın duygularını harekete geçirecek yakla­şımlardan kaçınır. Ona göre ”Gerçek objeler kullanıldığı zaman duy­gular harekete geçer ve saf gerçek görünmez". Do­ğadan yola çıkarak soyutlar, sonunda doğayla da bağlan­tısı kalmayan bir noktaya ulaşır. Soyut resimde figüra­tif resimdeki gibi gelenekselleşmiş perspektif ve derin­lik ön ve arka plan bilgileri önemini yitirir.



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...