Türkiye'nin de gerçek birer gezgin gibi -turist gibi değil; turist ile gezgin arasında çok fark var- dünyayı dolaşan gençlerinin olması ne iyi... Her ne kadar çok geç kalınmış olsa da. Bu gençler için mal, mülk ve araba edinme, bankaya paralar yığmak önem taşımıyor. Fight Club (1999), Özgürlük Yolu (2007) 🏕️🚶♂️ Yaban (2014) 🎒🌏 filmlerinin etkisi olabilir mi? İşe git-eve gel, trafikte saatler harca. Haftasonu alışveriş yap, sana dayatılanları satın al. Sosyal medyada filtrelerle, fotoşopla maskeleştirdiğin selfielerini, her yaptığını, her arkadaşınla buluşmanı paylaş. Arkadaş ve yakınlarınla görüştüğünüzde bile telefonu elinden bırakma. Oradayken orada olma. Trend mekanlarda görün. Böylece farklı olduğunu sanırken aslında rutin bir hayatla yılların geçsin. Şehir hayatında sıkışıp kalınmış bu Sisifos döngüsünden kurtulabilmek o kadar kolay değil elbette. Herkes coşkuyla isteklerinin peşinden gidemez, korkar, düşünür sonu ne olacak diye. Büyük kent aslında bir akvaryuma benziyor bu anlamda. Balıklar gibi her gün aynı yolları aşıp, aynı sıradan şeyleri yapıp, aynı balıklarla karşılaşıp, bize verilenlerle yetinip yaşadığımızı
sanıyoruz. Akvaryum balıkları denizi ve okyanusu bilmedikleri için
muhtemelen kendi hallerinden de memnunlar (Burada aklıma nedense Matrix -1999- geldi.). Şehir hayatı böyleyken çok daha küçük yerleşimler olan kasabalar çok
daha küçük ve kasvetli akvaryumlar olabilir. Oradaki minik balıklar da
büyük kente gelip büyük akvaryuma girme hayali kurabilir. (Nuri Bilge Ceylan'ın Kasaba - 1997, Mayıs Sıkıntısı - 1999 ve Uzak
- 2002 -üçü de harika filmlerdi-.) Ne tuhaf ki şehirliler de küçük bir kasabaya yerleşmek ister. Küçük akvaryumdaki balığa olasılıkların çokluğu, büyük akvaryumdakine ise azlığı cazip gelir.
Para kazandıkları profesyonel iş hayatlarını bırakıp -ki
bu önemli!!!- bir hafta, on günlük değil aylarca, hatta yıllarca ülkelerine
dönmeden tutkuyla üstelik tek başına gezen ve yazan bloggerlar var. Tek
başına seyahat etmenin özgürlükleri için ne kadar önemli olduğunun farkındalar. Fotoğraf
çekmenin yanı sıra yazmayı da biliyorlar: anlatımları akıcı, samimi,
bilgilendirici ve düzgün. Herhangi bir seyahat acentasıyla değil, iş seyahati veya turistik gezi amaçlı da değil tek
başlarına vize-uçak-konaklama ayarlayıp paket programlara -ki turistik her şey biraz da kitsch bir yandan da- bağımlı
olmadan, çoğu zaman plansız özgürce geziyorlar... Kimisi kendi çabalarıyla sponsorlar buluyor, kimisi projeler üretiyor, kimisi en az parayla nasıl seyahat edilir diye araştırıyor. Bu konuda bildiklerini takipçileriyle de paylaşıyorlar. Takipçi sayıları arttıkça sponsorların da ilgisini çekiyorlar ve çeşitli projelerde ya içerik üretiyor ya da tanıtım yapıyorlar. Bu arada yüzlerce gezi bloğu var ama her
gezi bloğu açan tabi ki iyi bir gezgin ve blog yazarı olamıyor. Kişisel deneyimler önemli ve yer verilmeli ama şunu yedim, burayı gördüm, burayı tavsiye ederimle gezi yazısı yazılamıyor. Bence kalemi çok güçlü olanlardan biri anlamarama. Instagram hesabında fotoğraf altına eklediği kısa anlatıları okunmaya değer. Ayrıca Çok Gezenler Kulubü'nün de kurucusu.
Blog yazarlığını kolay bir şey sanıp blog açan binlerce kişi var. Oysa bu hobi olmanın çok ötesinde ciddi bir uğraş. O nedenle başarılı blog yazarlarının pek çoğu işlerini tamamıyla bırakıp bloglarına yoğunlaşıyorlar. Gezi bloglarında bazılarının anlatımı kötü ya da biraz ukala, kibirli, 'her şeyin en iyisini ben bilirim, ben yaparım tavrı' rahatsız ettiği ve dilbilgisi kurallarından da yoksun olduğu için okunamıyor. Ayrıca sayfa düzenleri, fotoğraf seçimi -sadece anı niteliğindeki kendi fotoğraflarını paylaşması- ve kaliteleri özensiz olanların da okunma şansı az. Gezi yazılarında metin ve görsellik birbirini tamamlarken, konusu geçen yerin veya olayın iyi çözünürlüklü net fotoğrafı eklenirse iyi olur. You tube kullanıyorsa video düzenlemeleri de önem taşıyor.
Blog yazarlığını kolay bir şey sanıp blog açan binlerce kişi var. Oysa bu hobi olmanın çok ötesinde ciddi bir uğraş. O nedenle başarılı blog yazarlarının pek çoğu işlerini tamamıyla bırakıp bloglarına yoğunlaşıyorlar. Gezi bloglarında bazılarının anlatımı kötü ya da biraz ukala, kibirli, 'her şeyin en iyisini ben bilirim, ben yaparım tavrı' rahatsız ettiği ve dilbilgisi kurallarından da yoksun olduğu için okunamıyor. Ayrıca sayfa düzenleri, fotoğraf seçimi -sadece anı niteliğindeki kendi fotoğraflarını paylaşması- ve kaliteleri özensiz olanların da okunma şansı az. Gezi yazılarında metin ve görsellik birbirini tamamlarken, konusu geçen yerin veya olayın iyi çözünürlüklü net fotoğrafı eklenirse iyi olur. You tube kullanıyorsa video düzenlemeleri de önem taşıyor.
Homeros "Evden daha güzel bir yer yoktur." demiş. 🏡 Haklı olabilir ama uzun bir seyahat sonrası 🛫 ev özlendiğinde bu sözün değeri anlaşılır genellikle. Aynı zamanda "Evde oturan erken ölür.' diye bir söz de var...🏠 Yani ev gezginler için seyahatler arası uğranılan ve yeni seyahatler planlamak için kısa süre kalınan bir yer aslında.. Bir de sadece çok gezen
ya da sadece çok okuyan değil; hem gezen hem okuyan hem düşünen bilir. Söylenenleri, yazılanları gösterilenleri olduğu gibi kabul etmeyen ve kendi akıl süzgecinden geçiren bilir. Gezip gördükleri ve okudukları üzerine kafa yoran, takıldığı konuları araştıran, kendisini tanıyan, yeni bir bakış açısı geliştiren, karşılaştıklarına ve yaşama gerçekten değer katan bilir. Yoksa her şeyi görmeli, her şeyi yaşamalı kaygısıyla eğlence veya macera olsun diye öylesine gezmek, bakmak ve yaşamak boşuna ve pahalı bir eylem olarak kalır.
Seyahatin verdiği yenilenmeyi ve heyecanı yaşayan bir daha kolay kolay vazgeçemiyor. Seyahattaki kişi karşılaştığı farklı durumlarda nasıl davranacağını deneyimliyor. Tüm gezginler yaşlanınca değil gençken mümkün olduğunca çok seyahat etmenin yeni yerler görüp hayran kalmanın, farklı kültürleri keşfetmenin, gittikleri ülkedeki insanlarla sevgiyle içten bir iletişim içinde olmanın ve paylaşmanın gerekliliğinin farkındalar. Dünya Türkiye'den ve Türkiye'nin sorunlarından ibaret değil. Bazen her şeyi dışarıdan bakıp değerlendirebilmek; başkalarının da nasıl gördüğünü ve bunun nedenlerini anlamak gerekiyor. Senede bir veya iki hafta bir otele gidip, tüm imkanlarından faydalanıp denize girmek, güneşlenmek, yiyip içmek tatildir ve bir ihtiyaçtır o ayrı. Ancak seyahat etmek ve gezginlik tatil kavramından çok farklı. Öte yandan yaşadığı kenti ve ülkeyi gezmeden dünyayı gezmenin de bir anlamı yok. Bir de kent gezgini var flaneur o da ayrı bir konu 🐢🚶.
Ve son olarak 18 yaşını geçmiş gençlere önerilerim: 30 yaşına kadar önce dünyayı gezin, bunun için imkanlarınızı zorlayın. Öncelikle yabancı dil öğrenin. Özel okula gitmek gerekmiyor. Kendi olanaklarınızla, istekli olmanızla ve çok çalışarak bunu başarabilirsiniz. İlgi alanlarınızla ilgili çok okuyun, araştırın. (Ayrıca kendi kültürünüzü, Türk tarihini, Çanakkale Savaşını, Kurtuluş Savaşını, Atatürk'ü, Cumhuriyeti ve kazanımlarını bilin ve gurur duyun. Bu konuda çarpıtılmış bilgilere itibar etmeyin.) Seyahat için ucuz biletleri takip edin, hostellarda kalın. Aşağıda eklediğim sitelerden bazılarında bunların yolları anlatılıyor. Seyahat ederek vizyonunuz değişsin. Sınırlı bir coğrafyada sınırlı düşüncelerle körelmeyin. Bilime, sanata, akla, adalete, emeğe değer verin. Dünya vatandaşı olun. Kendinize inanın. Özgürlüğün, tutkunun peşinden giderken ve kendi yolunuzu bulurken; sevgiyi, iyi niyetinizi gösterip paylaşımcı, doğaya ve canlılara saygılı olmayı da unutmayın. Herkes gezgin olmak zorunda değil. Bu yaşlı dünyada sadece iyi insan olmak da, başkalarına fayda sağlamak da, kendinle anlaşabilmek ve iç huzuru yakalayabilmek de az şey değil.
Instagram, facebook veya web sitelerini takip ettiğim ve samimi bulduğum gezginlerden bazıları:
🌎Yıllardır Gülhan'ın Galaksi Rehberi adlı programını son derece doğal, neşeli ve eğlenceli anlatımıyla keyifle izlediğim ve instagram hesabını takip ettiğim sunucu, program yapımcısı Gülhan Şen,
🌎Çok Gezenler Kulubü ve Urban Confessions kurucusu Anlamarama,
🌎Gezi yanı sıra iyi buldukları her konuda yazan Baya İyi,
🌎Aktivite, macera, gezi rehberi Biz Evde Yokuz,
🌎Çok Gezenler Kulubü üyesi, "dünyanın her yerinde yaşayabilme eğilimine sahip göçebe bir İzmirli" ve Kelebek yazarı Bahar Akıncı,
🌎"Dünyayı gezme, tanıma ve keyif alma'ya meraklı gezgin ruhlar için kurgulanmış bir online paylaşım platformu" olan Yolculuk Terapisi,
🌎Eşi ve küçük kızıyla seyahat eden Hande Çilek ve blogu Gümüş Pusula
🌎Motosikletle seyahat edip Anadolu Medeniyetleriyle ilgili paylaşımlarda bulunan Anadolu Yollarında,
🌎2016 yılında kitabı da çıkan Rotasız Seyyah,
🌎27 yaşında 61 ülke 270 şehir gezen Bir Hayalin Peşinde,
🌎23 yaşında 4 Kıta, 33 ülke ve 300’den fazla şehir gezen Yol Günlükleri,
🌎Seyahat ettiği zamanı keşiflerle dolu, anlamlı ve keyifli kısa bir yaşantıyı uzun bir ömre tercih ettiğini ifade eden Yolda Olmak,
🌎Vizesiz ülkeler ve şehirler blogu Vizesiz Geziyorum,
🌎Guardian’ın 2014 tarihli 'Instagram’ın en iyi şehir fotoğrafçıları”' seçkisinde yer alan Sezgi Olgaç,
🌎Yurtdışı ve yurtiçi seyahatlerinde doğal ve samimi bol instagram hikayesi; öneriler, bilgiler paylaşan ayrıca blogunda yazan Özlem Köksal,
🌎Ayrıca Seyahat Yazarı, Tarihçi, Profesyonel Rehber ve TV Sunucusu Saffet Emre Tonguç
*****Bu sayfalardaki yazıların ve fotoğrafların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.
teşekkürler bu güzel yazı için
YanıtlaSilhttps://www.numankocak.com/
Okuduğunuz ve yorumunuz için ben de teşekkür ederim.
Sil