4 Ekim 2008 Cumartesi

Tabula Rasa

Bazen kendimi Samuel Beckett'in romanlarındaki anti-kahramanlar gibi hissediyorum: yatarken veya kımıldamadan otururken zihninden binlerce şeyin akıp gitmesine izin veren, hiçbirini durdurmayan, iç dünyalarında yolculuklara çıkan, boşuna bekleyen, umutsuz, isteksiz, kendinden uzaklaşamayan, hiç kimse olduğunu duyumsayan ve bundan memnun olan.

Bazense bomboş bir zihnim varmış gibi hissediyorum. Sanki o güne kadar hiç bir şey yaşamamış, öğrenmemiş, duymamış, görmemiş, hiçbir şeyin çağrışım yapmadığı, imgesiz boş bir levha. Anılar yok, duygular yok, hortlak düşünceler yok. Sadece oradayım. Bir hiç olarak duruyorum. Suprematistlerin nesnesiz dünyasındaki beyaz içinde beyazı gibi. Dinamik bir sessizlik içinde kozmik sonsuzluğun ritmini duyar gibi.

***** Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.  Creative Commons License

0 comments :

Yorum Gönder



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...