15. yüzyıldan itibaren Fatih Sultan Mehmet himayesinde kitap, minyatür, tezhip, hat
gibi sanatlar gelişir, saray nakışhanesi kurulur. Nakkaşbaşı Venedik’e eğitime
gönderilir. Yabancı sanatçılar sarayda görevlendirilirler. 18. yüzyılda Batı
resminin özellikleri ilk olarak minyatürlerde görülmeye başlar. 19. yüzyılla
birlikte ise minyatür ve el yazmaların yerini mimariyle bağlantılı duvar ve
tuval resmi alır. III. Selim (1789-1807) ve II. Mahmud (1808-1839) zamanında
kurulan askeri okullarda resim dersleri verilir. İstanbul’a gelen yabancı
sanatçılar yağlıboya tablolar, köşk ve sarayların duvarları ve tavanları için
resimler yaparlar. II. Mahmud ve Sultan Abdülmecid (1839-1861) nakkaşları
eğitim için Avrupa’ya yollarlar. Adı geçen dört padişah da portrelerini yaptırırlar.
Sultan Abdülmecid İbrahim Efendi’den desen dersleri alır.
19. yüzyıl Osmanlı hanedanının Batı saraylarındaki gibi eğitildiği ama Doğuya ait edebiyatı, müziği, dini de bilen, kültürlü ve sanatsal yönü güçlü aydınların olduğu bir dönem. O zamana kadar devlet işlerinde donanımlı olmakla birlikte sanatçıları koruyan, hattat, şair, müzisyen, kuyumcu padişahlar vardır. Ancak Sultan Abdülaziz (1861-1876) ve oğlu Şehzade Abdülmecid Efendi resim sanatını hem desteklerler, okumak için sanatçılar gönderirler hem de idari görevlerinin yanında kendileri de desen ve resim yaparak bu alanda başarılı olurlar. Avrupa adetlerini sevmeyen, içki içmeyen Abdülaziz Arapça öğrenir, ney çalar, güreşlere ve ahşap işlerine meraklıdır. Bunların yanı sıra hattattır ve güçlü bir desencidir. Chelebowski, Ayvazovski, Şeker Ahmet Paşa, Gobel Berton yakınlık kurduğu sanatçılardandır. Heykelini yaptıran ve yurtdışına seyahat amaçlı giden ilk padişah olarak da bilinir. Paris, Londra ve Viyana’da sarayları, müzeleri, sergileri gezer. Döndükten sonra Şeker Ahmet Paşa’ya ve Gerome’a Türk ve yabancı sanatçıların tablolarını aldırarak saray koleksiyonu oluşturur.
19. yüzyıl Osmanlı hanedanının Batı saraylarındaki gibi eğitildiği ama Doğuya ait edebiyatı, müziği, dini de bilen, kültürlü ve sanatsal yönü güçlü aydınların olduğu bir dönem. O zamana kadar devlet işlerinde donanımlı olmakla birlikte sanatçıları koruyan, hattat, şair, müzisyen, kuyumcu padişahlar vardır. Ancak Sultan Abdülaziz (1861-1876) ve oğlu Şehzade Abdülmecid Efendi resim sanatını hem desteklerler, okumak için sanatçılar gönderirler hem de idari görevlerinin yanında kendileri de desen ve resim yaparak bu alanda başarılı olurlar. Avrupa adetlerini sevmeyen, içki içmeyen Abdülaziz Arapça öğrenir, ney çalar, güreşlere ve ahşap işlerine meraklıdır. Bunların yanı sıra hattattır ve güçlü bir desencidir. Chelebowski, Ayvazovski, Şeker Ahmet Paşa, Gobel Berton yakınlık kurduğu sanatçılardandır. Heykelini yaptıran ve yurtdışına seyahat amaçlı giden ilk padişah olarak da bilinir. Paris, Londra ve Viyana’da sarayları, müzeleri, sergileri gezer. Döndükten sonra Şeker Ahmet Paşa’ya ve Gerome’a Türk ve yabancı sanatçıların tablolarını aldırarak saray koleksiyonu oluşturur.