
Biliyorum artık melankoli nostaljik bir kelime gibi duruyor yerine daha çok depresyon ve türevleri kullanılıyor. Oysa melankoli daha kapsamlı, hem kişisel hem evrensel. Depresyonun ortaya çıkış nedenleri sanki daha bireysel: bir yakının ölümü, ölümün çekiciliği, ideallere ulaşamamak, genetik yatkınlık, yanlış düşüncelere kapılmak... Melankoli tatlı hüznü de kendinde barındırırken depresyon ağır bir bunalım gibi. Sebepsiz melankoli dedim. Belki vardır bir nedeni tam idrak edemediğim. Aslında kendimi şartlamamalıyım bu aylar için.
Nedense insanlığın yalnızlığı, çaresizliği, acıları kendiminkilerle bütünleşiyor ve kalbime yükleniyor. Ağırlaşıyorum. Peki insan gerçekten yalnız mıdır? Çok mu çaresizdir? Sorunlarına çözüm bulamaz mı? Durumlara göre değişir belki ama kitlelerin yazgısının değişimi öyle çabuk olmuyor. Melankoli umutla birlikte varolmalı yoksa derin bir karanlığa gömülmek kaçınılmaz. Umudu kaybetmemek ve kendi içindeki varlıktan uzak düşmemek gerekiyor. Ancak sahtelik değil sözünü ettiğim. İçim kan ağlarken gülüyorum sözü bana sahte gelir hep. Gül, neşelen, kahkaha at ama bunu acılarını, mutsuzluğunu gizlemek için ve zorlamayla değil içinden gelerek yap. Yadsıdığın şey er geç çıkar karşına. Bu kaçınılmaz.
*Doktora ders projem için araştırdığımdan beri -on bir yıldır- hayatımda yer eden bu kelimeyi seviyorum.
*****Bu
sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak
gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek
alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir. 
0 comments :
Yorum Gönder