
Resim
ve edebiyat ya da yazı arasındaki ilişki ve kitap resimlemenin geçmişi ise Çin,
Orta Asya ve Mısır’da M.Ö. 2. yüzyılda ilk kez uygulanan minyatürlü el
yazmalarına kadar dayanır. Daha sonra Yunan, Roma, Avrupa, İslam, Selçuklu,
Osmanlı’da yüzyıllar boyunca bu geleneğe devam edilir. İngiliz William Blake
(1757-1827) şair, ressam ve gravürcüdür. Şiirleri ve resimleri düşsel ve
doğaüstü bir dünyaya davet eder. 19. ve 20. yüzyılda kısa süreli akımlar
ve okullar içinde ressamlar, mimarlar, heykeltıraşlar, tasarımcılar ve yazarlar
birlikte hareket ederler. 19. yüzyılda İngiltere’de birlik oluşturan
Ön-Raffaellocu ressamlar doğayı yansıtmakla beraber edebiyattan, şiirden yola
çıkıp resimler yaparlar. Bu resimlerin çoğunda şiirsel bir atmosfer dikkat
çeker. Fransa’da Romantik ve Sembolist ressamlar için edebiyat önemlidir.
Dönemin bohem ressamları, şairleri ve yazarları yakın dostturlar. Fransız şair
Charles Baudelaire ‘Salon Sergileri’ ile ilgili eleştiri yazıları kaleme alır. Arkadaşı
Eugene Delacroix Faust ve Hamlet; Honore
Daumier Don Kişot ve Gargatua’dan konuları çizgilerle ve renklerle tuvale
ve kağıda aktarırlar. 19. yüzyılda gravürlü kitaplar da yaygındır. 1936’da
Sürrealistler 19. yüzyıl şairi Lautreamont’un ‘Maldoror’un Şarkıları’ adlı
kitabını görselleştirirler. Aşkı, özgürlüğü ve şiirsel imgeyi önemseyen Sürrealistler
için Fransız şairlerinden Lautreamont ve Rimbaud öncülerdendir.