20 Kasım 2010 Cumartesi

Büyüyen Takı

Takıya modern bir yaklaşım. Kentte yaşayanlar için çok hoş bir detay. İzlandalı Hafsteinn Juliusson'ın bu tasarımları el yapımı ve bütün parçalar gümüş. Büyüyen bitkiyi yüzük ve kolye olarak taşımak fikrine bayıldım. Sadece beş haftada bir sulanan bu yosunlar ne yazık ki 8 - 12 aya kadar yeşil kalıyor. Ama tekrar eklenebilir sanırım. 

*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.  Creative Commons License

14 Kasım 2010 Pazar

Kasım ve Yapraklar


Kasım ayını seviyorum. Yakında depresif bulduğum bir aya gireceğiz ve ardından kış. Hep yağmurlu ve soğuk geçen Ekim'den sonra şimdi hafif serin ama güneşli havanın tadını çıkarma zamanı. Doğa tüm renklerini sergiliyor. Dışarıdan yaprak toplayıp odama koyuyorum. Yeşil dal parçalarını da vazoya. Aklıma 17 yaşındayken okuduğum bir Leo Buscaglia kitabı da gelmiyor değil. Öğrencilerine bahçedeki yerlere düşmüş yaprakları toplatıp salonun ortasına koyduran profesör... O zaman bu saçma gelmemişti. Şimdi daha iyi anlıyorum sadece.

*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.  Creative Commons License

4 Kasım 2010 Perşembe

Aşkınlığın Simgesi Olarak Kuş

"...Jung'un ruhun aşkın işlevi dediği şeyle insan en yüksek ereğine, kendi kişisel benliğinin tam gerçekleşmesine ulaşabilir. İnsanın aşkınlığa doğru olan çabalarını temsil eden semboller bilindışının içeriklerinin bilince ulaşmasına yardım edecek araçları hazırlarlar, kendileri de bu içeriklerin etkin ifadesidir... Bu simgelerin en arkaik düzeyinde şaman-büyücü Hilekar ile karşılaşırız. Gücü kendi bedenini terk ederek bir kuş halinde bütün evreni dolaşabilmesinden gelir. Bu olguda kuş aşkınlık için en uygun motiftir... Sezginin kendine özgü doğasını belirtir. Bu tür güçlere ilişkin kanıtlar yontma taş devrinde bile bulunabilmektedir. Joseph Campbell'in yazdığına göre Lascaux'da Trans halinde yatan kuş maskeli şaman resmi bulunur... Şamanlar ve kuşlar aşkınlığın simgeleridir ve çoğunlukla birbirine bağlıdır... Sibirya'da şamanlar şimdi bile kuş giysileri giyerler ve birçoğu annelerinin onlara bir kuştan gebe kaldığına inanır. Böylece şamanlar insanın gözüne en fazla bir kez görünen ulu güçlerin kutsanmış çocuğudur..."

C. G. Jung, İnsan ve Sembolleri, çev: Ali Nahit Babaoğlu, Okuyan Us Yayınları, 4. Basım, İstanbul, 2009, s: 149 - 151

29 Ekim 2010 Cuma

29 Ekim



29 Ekim akşamı İstanbul rüya gibiydi. Boğaz'daki ve köprüdeki ışık gösterisi ve havai fişekler çok güzeldi. İstanbul'da bu tür gösteriler yüzyıllardır yapılıyor aslında. Osmanlı'da şenlikler düzenlenirmiş genellikle Haliç'te. Minyatürlerden gördüklerimize göre o şenliklerde, düğünlerde de pek çok gösterinin yanı sıra havai fişekler atılırmış.


Önemli not: Gösteri görsel olarak etkileyiciydi ama işin başka bir boyutunu da çevreci, doğaya saygılı ve hayvan haklarını savunan, evinde iki köpek bir kedi besleyen, elinden geldiğince dışarıdakilerle de ilgilenmeye çalışan bir arkadaşımın havai fişek gösterilerini 'salaklık' olarak nitelendirmesiyle fark ettim. Kuşlar havai fişeklerden panikliyorlarmış, gürültüden şoka giriyorlarmış. Duman ve ateş ölümlerine neden oluyormuş ki bu çok üzücü. Durum bu kadar ciddiyse havai fişek eksik olsun. Kuşların özgürce gökyüzünde uçmaları birkaç dakikalık gösteriden çok daha önemli. Dünyayı paylaştığımız diğer canlıların ölümlerine neden olmaya hakkımız yok...  


*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.   Creative Commons License

7 Ekim 2010 Perşembe

Alberti Teorileri ve İsa'nın Vaftiz Edilişi

Leon Battista Alberti 15. yüzyıl İtalya’sında Rönesans’a özgü evrensel ve bireysel insanın temsilcilerindendir. Çok yönlü kişiliğini ressam, mimar, mühendis, geometrici, oyun yazarı, ozan, Latin yazını uzmanı ve tanrıbilimci gibi meslekler ile ortaya koyar. 1435'te Latince, 1436'da İtalyanca basılan "Della Pittura" (Resim Üzerine) adlı kitabındaki kuramları ile çağının ressamlarını etkiler. Üç bölümlü kitabın ilkinde edebi, felsefi analizler, matematik, biçimler ve analizlerin incelenmesi yer alır. II. bölümde kompozisyon teknikleri, III. bölümde ise bir ressamın nasıl olması, nelere dikkat etmesi gerektiği hakkında öğütler ve bilgiler bulunur. Ona göre resim anlatıcıdır ve insan hareketini tasvir ettiği için en soylu sanattır. Sanatçı her şeyi bilmelidir. Alberti’nin insan ölçüsündeki oranları Vitrivius’a dayanır. Güzelliğin temeli denge, simetri ve ahenktir. Bu kitaptan etkilenen ressamlardan bazıları: Domenica Veneziano, Fra Angelico, Ucello, Fra Flippo Lippi, Polla Iuolo, Mantegna, Botticelli ve Piero della Francesca'dır...


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...