9 Ocak 2010 Cumartesi

Gelmiyor




içimden bir şey yazmak gelmiyor

bir şey yazmak gelmiyor içimden

yazmak gelmiyor içimden bir şey

gelmiyor içimden bir şey yazmak


4 Ocak 2010 Pazartesi

Albrecht Dürer ve Melencolia I Adlı Gravürü

Ortaçağ’ın kırsal kesiminin yoksullaştığı, salgın hastalıkların, kıtlıkların yaşandığı ve işgaller sonucu şehirlerin çöktüğü karışık, karanlık ve dini baskılar altındaki ortamından sanatçılar da etkilenirler. Kuzey ülkelerinin sanatçıları dönemin insanlarının içinde bulunduğu durumu, acılı veya gülünç halleri düşlerle birleştirerek resimlerine aktarırlar. Dinsel konuların anlatımına, simgesel, metafizik ve büyücülük ile ilgili yorumlamalara yer verirler. Babası 1455’te Nürnberg’e yerleşmiş bir kuyumcu olan Albrecht Dürer (1471-1528) 15. yüzyıl sonu 16. yüzyıl başında yaşamış Kuzeyli bir ressamdır. Zanaatkar bir aileden gelen ve Alman resminin öncülerinden sayılan Dürer, çocukluğunda çizime olan yeteneğinden dolayı Nürnbergli usta Michael Wolgemut’un yanına yetişmesi için verilir. Burada kitap baskıları ve ahşap baskılar üretir. 1490-94 yılları arasında Almanya’yı dolaşır. 1505’te gittiği ve iki yıl kaldığı Venedik, Floransa ve Roma’da dönemin büyük ressamlarından ve insanın kendisini tanıması gerektiğini söyleyen Rönesans hümanisti Marcilio Ficino’dan etkilenir. Rönesans’ı İtalya’dan Almanya’ya taşır. Almanya’da 15. yüzyılda insana yüksek değer veren Reform hareketi görülürken bir yandan da dinsel ahlaksal bir yöne zorlanma bir çelişki ve huzursuzluk yaratır. Reform döneminde Luther ve Erasmus ile tanışan ve 1512’de saray ressamı olan Dürer matematik, geometri, düşünsel konular ve Latin edebiyatı alanında bilgilidir. Ölçme, arazi ve kentlerin savunulması, oran ve sanat kuramı üzerine kitaplar yazar.

25 Aralık 2009 Cuma

Gerard de Nerval'dan Dizeler

Siyah Nokta

Kim ki güneşe sürekli bakıp durur
Mor bir lekenin uçuştuğunu görür
Gözlerinde, çevresinde ve havada.
Bir zamanlar çok genç ve gözüpektim,
Utkuya bir an sabit gözlerle baktım;
Aç bakışımdan kara bir nokta kaldı.
O gün bugün, bir yas işareti gibi
Görürüm her yerde o siyah lekeyi
Karışır her şeye, gözümün daldığı!-
Nedir bu? Mutlulukla arama giren!
-Yazık bize! yalnız kartal bakabilen
Kazasız belasız utkuya ve güneşe...   s: 187

Yaldızlı Dizeler

Elbette duyarlı her şey! Pythagore
İnsan! özgür düşünür - sen misin tek düşünen
Yaşamın her nesnede açıldığı dünyada:
Elindeki güçlerde özgürlüğün var ama,
Verdiğin öğütlerin tümünden başka evren.
Her çiçek ayrı ruhtur doğadan filizlenen;
Saygı duy hayvandaki devinip duran ruha!...
Her şey duyarlı; her şey senden güçlüdür daha
Bir aşk gizemi vardır her madende dinlenen:
Bir göz seni izliyor kör bir duvarda bile:
Unutma, madde varsa ona bağlı söz de var...
Kullanma nesneleri softa bir amaç ile.
Her karanlık varlıkta gizli bir Tanrı yaşar;
Ki O'nun gözlerinden yeni bir göz doğuyor
Taşların kabuğunda bir tanrı çoğalıyor.         s: 193

Kitabe

Bazen mutlu, şen şakrak sığırcık kuşu kadar
Sevda dolu, tasasız, sevecen ve duyarlı,
Bazen dertli Cliandre gibi dalgın, hülyalı
Yaşarken, bir gün kapısı çalındı, gelen var.
Ölümdü karşısındaki, yalvarıp yakardı,
Dedi: "Son şiirime noktayı koyayım, izin ver"
Ve hiçbir şey yapmadan, ordaki soğuk ve dar
Bir sandığın dibine uzandı, üşüyordu.
Söylenenlere bakılırsa hayli tembeldi
Sık sık kuruyordu hokkasında mürekkebi
Tek şey öğrenemedi çok şey bilmek isterken.
Vakit geldi, şiirine eksik noktayı koydu
Bir kış günü elinden alındı yorgun ruhu
Çekip gitti söylenip: "Niye gelmişim ki ben?"   s: 195

Alkan, Erdoğan, Düş Gezgini, Gerard de Nerval, Broy, İstanbul, 1994.

21 Aralık 2009 Pazartesi

Bird Calling - Bird Keeper


Saige Roberts'ın Bird Calling ve Bird Keeper adlı çalışmaları çok güzel. Aslında illüstrasyonlarının çoğunu beğeniyorum. Bir süredir web sitesine ve bloguna girilemiyor. Yine de adresini yazayım: http://www.onepurpleday.com/. Başka bir artwanted.com'da diğer çizimlerini görmek mümkün.

14 Aralık 2009 Pazartesi

Hiç Kimse

Hiç Kimse

Hayal edilen adaya /  Benim evime /  Yaptığım yolculuk sırasında  /  tarihi kişisel bir öykü yaşadım  /   canavarlara ve deniz kızlarına  rastladım. /  Tek gözlü insanlara rastladım  /  Ve "Adın ne, sen kimsin?" sorusuna  /   "Hiç kimse" diye yanıt verdim.  /  Hiç kimse".  / Denizde kayboldum ben  /   Rüzgar tanrısı gemimi batırdı  /  bir başka gemi yapıp yola çıktım  /   Yoldaşlarım dört bir yana dağıldı  /   Sadece yolculuğu düşünerek  /   Yeniden yola koyuldum  /  Her seferinde bir son ve bir başlangıçtı.  /    Issız bir sahilde gözümü açtım  / Ve haykırdım: "Ben kayboldum  /  Bu ada hangisi? Bu kent hangisi?  /  Bir ses bana yanıt verdi:  /  "Bu senin adan değil...  /  Ve yolculuk daha bitmedi."  /  Artık şunu biliyorum:  / Sonum, benim başlangıcımdır!

Theo Angelopoulos  
 




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...