Üyesi olduğu Viyana Atölyesi 1908’de ressam, grafiker, şair ve oyun yazarı Kokoschka’nın litografiyle resimlenen Gençliğin Düşleri adlı şiir kitabını yayınlar. Hayranı olduğu Klimt’e ithaf ettiği bu kitapta efsaneleri ve peri masallarını görselleştiren sanatçı sonraki yıl Sfenks ve Korkuluk adlı bir oyun yazar. Viyana Gösterisi’nde Katil, Kadınların Umudu** adlı tek perdelik ekspresyonist oyunu sahnelenir. Modern hayatın ahlaki krizlerini ve çağdaş Avrupa toplumunun politik haksızlıklarını konu alan bu oyunun desenlerinde akademik çizim kurallarına uymayan sarsıcı ve dehşetli görüntüler ifadecidir ve içerikle aynı işleve sahiptir. Bu oyundan bir kaç söz: yalnızlık, sessizlik ve açlık kafamı karıştırıyor, dünyalar yörüngesinde dönerek geçmiş, hava yok, uzun bir

1910’da Berlin’de avangard Der Sturm (fırtına) dergisi ve gazetesi için çizimler yapan ve yazılar yazan Kokoschka bu çalışmalarıyla maddi açıdan yeterli bir kazanç elde edemese de sanat çevresince tanınır. Bu sanat çevresi avangard sanatçıların olduğu ve ekspresyonizmin ortaya çıkıp geliştiği ortamdır. Derginin aynı zamanda bir yayınevinin, bir sanat galerisinin ve bir sanat okulunun yöneticisi olan Herwarth Walden’in Portresi kaba fırça vuruşları, koyu bir arka plan, çarpıcı canlı renk lekeleriyle ekspresyonist özellikler gösteren başarılı bir örnektir. Walden’in ‘Fırtına’ adlı galerisinde 1912 yılında düzenlediği ilk sergide Kokoschka’nın ve Münih’teki Mavi Atlılar Grubu’nun resimleri yer alır. Portrelerinde herhangi bir hazırlık yapmadan doğrudan tepkilerinin yansıması dikkat çeker. Gergin görünen modeller dış ışık kaynağından çok içeriden aydınlatılarak canlılık kazanır. Abartılı bazı özellikler ve jestlerle onların psikolojik durumunu ortaya koymayı amaçlar. Kendisinin daha sonra ifade ettiği gibi bu portrelerdeki kişilerin ‘görünüşteki güvenliklerinin gideremediği korkularını, acılarını’*** çarpık bakışlar vererek resmeder.

Birinci Dünya Savaşı’nda gönüllü olarak askere gidip Rus cephesinde savaşan ve başından ağır yaralanan sanatçı ruhsal ve fiziksel tedavilerinin ardından resim yapmaya devam eder. Dresden Akademisi’nde dersler vermesi ve profesörlüğü ona güzel bir ev ve stüdyo sağlar. Dresden dışında da ünü artar. 1922 yılında Venedik Bienali’ne davet edilir. 1924’de Dresden Akademisi’nden istifa eder ve resim satıcısı Paul Cassirer’in sözleşme gelirlerinin desteğiyle tüm Avrupa’yı dolaşır, Kuzey Afrika’ya, Türkiye’ye ve Filistin’e gider. 1932 yılında tekrar Venedik Bienali’ne çağrılır ama Mussolini onun sanatını sevmez. Alman basını da ona karşı saldırgan bir tutum izler. Mali durumu bozulan sanatçı Viyana’ya annesinin yanına döner. Annesinin ölümünden sonra Çek vatandaşı ve Prag Akademisi’nde profesör olur. Prag’da tanıştığı Olga Pavlovska ile daha sonra evlenir.

İkinci Dünya Savaşı sırasında insanlığın acılarını vurgulayan savaş karşıtı resimler yapar. Savaş sonrası Bern’de büyük bir retrospektif sergisi düzenlenir. 26. Venedik Bienali’nde bir oda onun çalışmalarına ayrılır. İngiliz vatandaşlığına kabul edilir ama onu önemsemeyen bu ülkede kalmaya niyetli değildir. Amerika’ya gider sonra da İsviçre’ye yerleşir. Hayatındaki önemli olaylar, seyahatleri, uzun yıllar yurt dışında yaşaması gibi tecrübeleri duygusal yönlerin de yansıdığı, ışıltılı, güçlü ve parlak renklerle özgürce ve coşkuyla boyanmış limanlarda, dağ ve şehir manzaralarında kendini gösterir. Viyana Sanatı’ndan söz ederken Gustav Klimt ve Egon Schiele ile birlikte anılan ve 20. yüzyıl sanatında psikolojik portreleri, şehir ve manzara resimleri benzersiz bulunan Kokoschka 1980’de Montreux da ölür.
“Resim üç değil dört boyutludur. Dördüncü boyut kendimin yansımasıdır. Diğer üç boyut iki gözün görüşüne dayanır. Dördüncü boyut yaratıcı vizyonun doğal niteliğine dayanır.”
Notlar:
* Avusturya ve Alman sanat eserlerinin bulunduğu bir müze
Nalan Yılmaz, Şaşkınlık Uyandıran Şiddetli Resimleriyle Oskar Kokoschka, 7 Aralık 2009, Lebriz Sanal Dergi
*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.
0 comments :
Yorum Gönder