Üyesi olduğu Viyana Atölyesi 1908’de ressam, grafiker, şair ve oyun yazarı Kokoschka’nın litografiyle resimlenen Gençliğin Düşleri adlı şiir kitabını yayınlar. Hayranı olduğu Klimt’e ithaf ettiği bu kitapta efsaneleri ve peri masallarını görselleştiren sanatçı sonraki yıl Sfenks ve Korkuluk adlı bir oyun yazar. Viyana Gösterisi’nde Katil, Kadınların Umudu** adlı tek perdelik ekspresyonist oyunu sahnelenir. Modern hayatın ahlaki krizlerini ve çağdaş Avrupa toplumunun politik haksızlıklarını konu alan bu oyunun desenlerinde akademik çizim kurallarına uymayan sarsıcı ve dehşetli görüntüler ifadecidir ve içerikle aynı işleve sahiptir. Bu oyundan bir kaç söz: yalnızlık, sessizlik ve açlık kafamı karıştırıyor, dünyalar yörüngesinde dönerek geçmiş, hava yok, uzun bir
1909’da Sanat Gösterisi’nde hoş, güzel portreler ve görünümler yerine ürpertici resimleri sergilendiğinde seyircide şaşkınlığa neden olur. Bu yenilikçi ve cesur yaklaşımı çılgınca bulunur ve öfkeyle karşılanır. Seyirciler henüz onun biçemini anlayacak olgunlukta değildir. Görmeye alışılanın tersine akıcı çizimleri, duyguları da belli eden canlı ve inandırıcı ifadesi gerçek yaşama daha yakın durur ve boyun eğmeyen tavrını da ortaya koyar. Sıcak renklerin yoğunluğuyla ve kalın sürülüşleriyle geliştirdiği etkileyici tekniği ve motiflerin görünüşte mantıksız yapısı sanatçının uzun olağandışı kariyerinde sanatsal tarzını belirleyen unsurlar olur. Bu şiddetli dışavurumdan kaynaklanan skandal yüzünden Viyana Atölyesi artık ona iş sağlamazken modern mimar Adolf Loos onu destekler. Adolf Loos ve arkadaşı yazar Karl Kraus’un portrelerini yapar. Karl Kraus kendi portresi için “Beni bilenler tanımayacaktır ama bilmeyenler tanıyacaktır” diye açıklamada bulunur.
1910’da Berlin’de avangard Der Sturm (fırtına) dergisi ve gazetesi için çizimler yapan ve yazılar yazan Kokoschka bu çalışmalarıyla maddi açıdan yeterli bir kazanç elde edemese de sanat çevresince tanınır. Bu sanat çevresi avangard sanatçıların olduğu ve ekspresyonizmin ortaya çıkıp geliştiği ortamdır. Derginin aynı zamanda bir yayınevinin, bir sanat galerisinin ve bir sanat okulunun yöneticisi olan Herwarth Walden’in Portresi kaba fırça vuruşları, koyu bir arka plan, çarpıcı canlı renk lekeleriyle ekspresyonist özellikler gösteren başarılı bir örnektir. Walden’in ‘Fırtına’ adlı galerisinde 1912 yılında düzenlediği ilk sergide Kokoschka’nın ve Münih’teki Mavi Atlılar Grubu’nun resimleri yer alır. Portrelerinde herhangi bir hazırlık yapmadan doğrudan tepkilerinin yansıması dikkat çeker. Gergin görünen modeller dış ışık kaynağından çok içeriden aydınlatılarak canlılık kazanır. Abartılı bazı özellikler ve jestlerle onların psikolojik durumunu ortaya koymayı amaçlar. Kendisinin daha sonra ifade ettiği gibi bu portrelerdeki kişilerin ‘görünüşteki güvenliklerinin gideremediği korkularını, acılarını’*** çarpık bakışlar vererek resmeder.
Kokoschka 1912 yılında Gustave Mahler’in eski eşi Alma Mahler ile tanışır. Birlikte
gittikleri İtalya’da Venedik resmini inceleme fırsatı bulur. Alma ile üç yıl
süren tutkulu ve takıntılı bir ilişki yaşar. Ayrıldıktan sonra Alma’nın Walter
Gropius ile evlenmesi onu incitir. Derin bir umutsuzlukla Alma’yı kaybetmesine
teselli olacağını düşünerek tıpkı eski sevgilisine benzeyen oyuncak bir bebek
sipariş eder. Ancak daha da hayal kırıklığına neden olur bu. 1913 yılında
Leipzig’de Oyunlar ve Resimler
adlı kitabı yayınlanan sanatçı sonraki yıllardaki çalışmalarında dinsel ve
mitolojik konulara ağırlık verir. Figüratif resimlerinde renk duygusal bir
dışavurum aracı olarak kullanılır.
Birinci Dünya Savaşı’nda gönüllü olarak askere gidip Rus cephesinde savaşan ve başından ağır yaralanan sanatçı ruhsal ve fiziksel tedavilerinin ardından resim yapmaya devam eder. Dresden Akademisi’nde dersler vermesi ve profesörlüğü ona güzel bir ev ve stüdyo sağlar. Dresden dışında da ünü artar. 1922 yılında Venedik Bienali’ne davet edilir. 1924’de Dresden Akademisi’nden istifa eder ve resim satıcısı Paul Cassirer’in sözleşme gelirlerinin desteğiyle tüm Avrupa’yı dolaşır, Kuzey Afrika’ya, Türkiye’ye ve Filistin’e gider. 1932 yılında tekrar Venedik Bienali’ne çağrılır ama Mussolini onun sanatını sevmez. Alman basını da ona karşı saldırgan bir tutum izler. Mali durumu bozulan sanatçı Viyana’ya annesinin yanına döner. Annesinin ölümünden sonra Çek vatandaşı ve Prag Akademisi’nde profesör olur. Prag’da tanıştığı Olga Pavlovska ile daha sonra evlenir.
1937’de diğer ekspresyonist sanatçıların başına
gelen şeyi o da yaşar. 437 resmi dejenere bulunarak el konulur ve Alman
müzelerinden kaldırılır. Sonraki yıl Avrupa’da resimlerinin en az bilindiği
İngiltere’ye göç eder. Londra’daki yaşadığı daire için şöyle der “Bu
delikte ne yapacağım? Resimlerim için yeni konular bulmalıyım. Çok şey görmeye
açım. Bahar geldiği zaman göçmen bir kuş gibi oluyorum ve oldukça
sinirleniyorum: Şehri terk etmeli ve gerçek bir resim yapmalıyım – bir çekirge
veya başka bir şey. Şehre döndüğümde manzaralar politik resimlere dönüşüyor.
Kalbim ağrıyor ama bir şey yapamıyorum. Olanlar hakkında herhangi bir bilgi
almadan sadece manzara boyayamıyorum”
İkinci Dünya Savaşı sırasında insanlığın acılarını vurgulayan savaş karşıtı resimler yapar. Savaş sonrası Bern’de büyük bir retrospektif sergisi düzenlenir. 26. Venedik Bienali’nde bir oda onun çalışmalarına ayrılır. İngiliz vatandaşlığına kabul edilir ama onu önemsemeyen bu ülkede kalmaya niyetli değildir. Amerika’ya gider sonra da İsviçre’ye yerleşir. Hayatındaki önemli olaylar, seyahatleri, uzun yıllar yurt dışında yaşaması gibi tecrübeleri duygusal yönlerin de yansıdığı, ışıltılı, güçlü ve parlak renklerle özgürce ve coşkuyla boyanmış limanlarda, dağ ve şehir manzaralarında kendini gösterir. Viyana Sanatı’ndan söz ederken Gustav Klimt ve Egon Schiele ile birlikte anılan ve 20. yüzyıl sanatında psikolojik portreleri, şehir ve manzara resimleri benzersiz bulunan Kokoschka 1980’de Montreux da ölür.
“Resim üç değil dört boyutludur. Dördüncü boyut kendimin yansımasıdır. Diğer üç boyut iki gözün görüşüne dayanır. Dördüncü boyut yaratıcı vizyonun doğal niteliğine dayanır.”
Notlar:
* Avusturya ve Alman sanat eserlerinin bulunduğu bir müze
Nalan Yılmaz, Şaşkınlık Uyandıran Şiddetli Resimleriyle Oskar Kokoschka, 7 Aralık 2009, Lebriz Sanal Dergi
*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.
0 comments :
Yorum Gönder