1884 yılında Leipzig’de doğup 1950 yılında New York’da hayata veda eden Max Beckmann 20. yüzyılın en önemli sanatçılarından biri olarak kabul ediliyor. Birinci dünya savaşında gönüllü olarak sağlık hizmeti yapan sanatçı savaş ortamından ve ölüme yakınlıktan dolayı ruhsal olarak çöküntüye uğradı. Frankfurt’ta, Berlin’de ve Amsterdam’da çalışmalarını sürdürdükten sonra 1940 yılından ölümüne kadar New York’da yaşadı. 1980’den itibaren New York’ta, Zurih’te, Roma’da, Valencia’da, Madrit’te, Münih’te ve Paris’te açılan retrospektiflerinin ve sergilerinin ardından onun resimlerine gösterilen ilgi de arttı. Beckmann’ın hayatı ve sanatı hakkında pek çok kitap yazıldı. Günlükleri, mektupları ve kısa yazıları yayınlandı...
Alman ressam Max Beckmann büyük tuvallerde döneminin olaylarını, savaşları, eğlence dünyasını, İncilden ve Yunan mitolojisinden karakterleri; daha küçük boyutlularda ise portreleri ve manzaraları resimlerine konu olarak seçti. Beckmann Dostoyevski, Schopenhauer, Nietzsche ve Richard Wagner gibi yazarların, filozofların, müzisyenlerin eserleri ve sonsuzluk üzerine kafa yoran derin düşüncelere sahip ve ruhsal yönü güçlü biriydi. Pek çok çağdaşının aksine soyut yerine figüratifi tercih ederek doğanın özünü ve nesnelerin ruhunu ortaya çıkarmaya çalıştı.