Resim sanatında melankoli bir konu olmasının yanında tasvir edilen figürün ruh halidir ya da izleyende bıraktığı etkidir. Eski Yunan resminde de 20. yüzyıl resminde de bu tür bir figüre rastlanabilir. Bu resimler insanın içinde bulunduğu trajedinin sanatçıda uyandırdığı durumu ortaya koyar. Ortaçağ’da karışık, karanlık ve dini baskılar altındaki ortamda sanatçılarda bu trajikliği yansıtan yapıtlar üretirler. Kuzey ülkelerinin sanatçıları dönemin insanlarının ruh hallerini, acılı ve gülünç hallerini düşlerle besleyerek aktarırlar. Romantik ressamlar da yaşadıkları çağdan memnun olmayıp geçmişe özlem duyarlar, düşlere ve doğaya yönelirler. Doğanın görkemini ve insanın doğa karşısında güçsüzlüğünü, çaresizliğini konu olarak seçerler. Sembolist ressamlarda düşler ve hayallerden yola çıkarak simgesel bir ifade kullanırlar. Onlar için ruh ve melankoli iki önemli unsur olur. Doğanın ruhunu verirken çağrışımlara ve sembollere başvururlar. Her sanatçı kendi gördükleri, yaşadıklarını, edebiyattan aldıklarını, imgelem ve düş gücüyle bir araya getirip ifade eder. Munch renklerle veya bir takım duruşlar ve pozlarla ruhsal sıkıntıları simgesel olarak verir...
İtalyan Ressam Giorgio De Chirico (1888-1978) Atina’da ve Münih’teki Böcklin Okulu'nda resim eğitimi görür. Böcklin’in sanatına, Nietzsche ve Schopenhauer’in felsefesine ilgi duyar. Bu isimler Chirico’nun dünya ve sanat görüşlerinin belirlenmesinde rol oynar. Daha sonra Paris’e giderek metafizik resim anlayışını geliştirir. Sıradan nesnelerin ardındaki gerçeği ve nesneler arasındaki gizemli ilişkileri göstermeyi amaçlar. Nesneleri kendi ortamlarından koparıp farklı mekanlarda ve meydanlarda bir araya getirir. Çalışmaları gerçeküstücüleri etkileyen Chirico’nun "kentleri, kemerleri, bir meydandaki anıtları, geçen trenleri, terzi mankenleri, durumları belirsiz bir beklenti haline sokan bir ışık seli içindedir. Bu bir akşam ışığıdır; çarpıktır, gecenin müjdecisidir. Gölge resmin dışındaki bir kişinin gölgesiydir ama gecenin gündüzün içinde olamayışı gibi varolmaksızın oradaki yerini alır ya da almak üzeredir. Chirico’nun resminde acı vardır” (1). Resimlerinin isimleri onun melankolik durumunu ve yalnızlığını açığa vurur: ‘Bir şairin öğleden sonra melankolisi’, ‘Güzel bir Öğleden sonra Melankolisi’, ‘Bir sokağın gizemi ve melankolisi’, ‘Bir politikacının melankolisi’ gibi...
Güzel bir Öğleden Sonra Melankolisi'nde (1913) geleneksel perspektif kuralları içinde kenara yerleştirilmiş yuvarlak kemerli bir arkadı olan bina yer alır. Binanın önünde bir meydan ve bu meydanda kaide üzerinde uzanmış bir pozisyonda heykel bulunur. Meydanın diğer tarafında da karaltı halinde bir yapı vardır. Arka planda ise bir tepede kurulmuş yerleşim bölgesi göze çarpar. Resmin ön planında görülen arkadlı -kemerli açıklıklardan oluşan bölüm- binaya dönük figür başını önüne eğmiş, muhtemelen elleriyle yüzünü tutuyor. Bu figür Böcklin’in Odysseus tasviriyle büyük bir benzerlik içindedir. Orada da arkası dönük biri aynı şekilde durur. Ancak onun tamamı koyu renklidir. Chirico’nun resminde figürün uzatılmış gölgesi de görülür. Ayrıca elini çenesine dayamış heykelin de kaidesiyle birlikte gölgesi vardır. Akdeniz güneşinin ışıkları bu gölgeleri uzatır. Resimde bir dinginlik, zamansızlık, durgunluk ve ıssızlık hakimdir. Bu durum resme oldukça gizemli bir hava verir. Yalnız bir insanın melankolisi meydana hakimdir.
Chirico’nun Arnold Böcklin’in Odysseus figüründen etkilenip yaptığı bir resmi de The Enigma of Oracle’ (1911) dır. Sağdaki figürün başı aşağıya dönük, kolları göğsünde kavuşturulmuş ve düşünür bir pozisyondadır. Solda ise siyah bir perde arkasında bir heykelin üst kısmı görülür. Düşünür tapınaktan aşağıya doğru bakar. Bu onun geçmişe bakışıdır. Arkadaki heykel ise geleceği temsil eder. İkisinin arasındaki duvar ise şimdiyi gösterir. Düşünür romantik ve dişi olanı,heykel ise klasik ve erkek olanı çağrıştırarak karşıtlık oluşturur. Yapının dışındaki bulutlar ve evler içerideki sessizlikle tema ve kompozisyon açısından denge oluşturur. Nietzsche’den etkilendiği bilinen Chirico, onun sezgilerle bilmece çözme -enigma-, öngörü ve kehanet gibi terimlerine ve sanatı bilinçaltından gelen imgelerle açığa vurma olarak ele almasına da resimleriyle katılır.
Issız bir meydan, donmuş kent görünümü, perspektif içinde gizemli bir arkad, uzanan gölgeler, heykel ve manken Chirico’nun 1910 sonrası resimlerinde sıklıkla görülen öğelerdir. Geometrik formları sembolik olarak kullanır. Geometriye ve perspektife felsefi ve şiirsel anlamlar yükleyerek metafizik kaygıları vurgular. Bir Sokağın Gizemi ve Melankolisi'nde (1914) yine arkadlı binalar, perspektif ve gölgelerle karşılaşırız. Resmin yarısından çoğu karanlık ve gölgeli diğer kısmı aydınlıktır. Gölgeler varolmayan şeylere aittir. Sadece kendileri vardır. Resmin kenarından çember çeviren uzun saçlı bir kız gölgesi girer. Sağ tarafta ön kısımdaki arkadlı yapının önünde arka kapıları açık, içi boş bir vagon durur. Vagonun bir kısmı aydınlıktır. Yapının yan kısmından uzanmış bir insan gölgesi ve yanında bir direk gölgesi yer alır. Perspektif kurallarına uygunluk bu resimde de kendini gösterir. Arkadlı binanın uzatılmış perspektifi, gökyüzünün koyu tonları, caddenin ıssızlığı, bomboş alanlar, gölgeler gizemli ve melankolik bir durumun göstergeleridir. Chirico Nietzsche’nin İtalya seyahati sırasında ‘Turin’de her şey hayalettir, meydanın geometrisi sonsuzluğa özlemi açığa vurur’ sözlerini bu sahneyle resmetmiş gibidir. Gerçeküstü bir dış dünyanın, hayal ile gerçeğin kaynaştığı resimler yapar Chirico. Boşluk ve ıssızlığın ifadesi metafizik niteliktedir.
Notlar:
(1) Passeron, René, Sürrealizm Sanat Ansiklopedisi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1990. s: 28
(2) Faerna, J. Mana, De Chirico, Harry N. Abrams. Inc. Publishers, New York, 1995. s: 19
NALAN YILMAZ, 28 Temmuz 2003 Pazartesi, Hürriyet, Agora ve Türkiye'de Sanat Dergisi,
Chirico ve Picasso’nun Resimlerinde Melankoli, no 71, Kasım/Aralık 2005, s: 52-57)
*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.
2009 yılında böyle bir blogda böyle bir yazı yazmış olmanız bana ilham verdi teşekkür ederim.
YanıtlaSilMerhaba, bu yazı aslında 2001 tarihli doktora ders araştırmamın küçük bir bölümüydü. Ben de teşekkür ederim yorumunuza.
Sil