8 Aralık 2008 Pazartesi

Minyatür Sanatının Anadolu'da ve Osmanlı'da Gelişimi - 2

Selçuklulardan sonra 14. yüzyılda Türk resmi ile ilgili belgelere rastlanmıyor. Ancak 15. yüzyıldan itibaren Herat’ta ve başka bölgelerde yapılmış bazı resimler Mehmet Siyah Kalem imzasını taşır. Bu resimler ‘Fatih Albümü’ adı altında toplanmıştır. Minyatürler Uzakdoğu resim sanatına yakın figürler içerir. Resimlerde çeşitli doğaüstü yaratıklar, büyücüler, dervişler ve hayvanlar bulunur. Fatih döneminde Edirne sarayında hazırlanmış bazı yazmalar da vardır. Dönemin en önemli ressamı ‘Gül koklayan Fatih’ portresiyle Nakkaş Sinan’dır. 16. yüzyıldan sonra Klasik Osmanlı minyatüründe tarihi konularda işlenmiştir. Selimname, Süleymanname ve Hünername el yazmalarında bu tür minyatürler bulunur. 16. yüzyılın önemli nakkaşlarından Matrakçı Nasuh’un Derbeyan-ı Menazili Seferi Irakeyn’de Osmanlı ordusunun doğu seferi 132 minyatürle tasvir edilir. Bu yazmada şehirler, kaleler, çadırlar, köprüler yanı sıra manzara görünümleri de yer alır. Matrakçı Nasuh’un minyatürlerinde topografik çizimleri manzara denemeleri olarak kabul edilir. Kent ve kasaba tasvirlerinde de gerçeğe uygunluğa önem vermiştir. Dönemin diğer önemli nakkaşları Tebrizli Veli Can, Hasan Nakkaş, Kanuni ve Barbaros portreleriyle bilinen Nigari ve III. Mehmet’in çocuklarının sünnet düğününün tasvir edildiği Surname ve Seyyit Lokman’ın yazdığı Hünername’deki minyatürleri yanı sıra Şemailname’de on iki padişah portresiyle Nakkaş Osman’dır. Surname’de minyatürler ikiye bölünmüş; üst bölüme hareketsiz padişah, şehzade ve ileri gelenler, alt bölümeyse hareketli seyirciler, cambazlar vb. figürler yerleştirilmiştir.

16. yüzyılda tarihi konulu olanların yanı sıra dini konulu minyatürler de yapılır. Bunlardan biri Nakkaş Hasan ve başka nakkaşların resimlerinin yer aldığı Siyer-i Nebi’dir. Darir’in 1388 yılında yazdığı kitap Hz. Muhammed’in hayatı üzerinedir. Minyatürlerde yalın bir doğa, az figürlü kompozisyonlar, dikkat çekici renkler, etkileyici bir şekilde tasvir edilmiş melek figürleri belirgin özelliklerdir. “17. yüzyıl başlarında da topografik resim geleneği sürdürülmüştür. Fakat bu yüzyılda yapılan minyatürlerde nakkaşlar daha çok mimari tasvirlerde derinlik etkisini güçlendirmek istemişlerdir. Nakkaş Nakşi minyatürlerinde zemin olarak kullandığı ayrıntılarda perspektif denemelerine girişmiş, kimi gölgelemelere de yer vermiştir. Bu tür denemeler sanatçının Batı resmine yabancı olmadığını gösterir” (4). 17. yüzyılın tam başında diğer bir nakkaş Hasan Paşa’dır. III. Mehmet’in Fetihname’sindeki dört minyatürde portreler çok canlıdır. “II. Osman’ın 1621 Hotin Seferi’nin anlatıldığı ‘Hotin Fetihnamesi’nde klasik tarihi minyatür üslubu ordunun hareketi, kale ve şehir tasvirlerinde devam etmekle beraber renk ve kompozisyon şeması bakımından değişmeler vardır”(5). Perspektif anlayışını simgeleyen Nadiri Divan’ı dokuz minyatüre sahiptir.  

“Şakayık-ı Numaniye’deki kırk dokuz Nakşi resminde yalın düzenler içinde detayların arttığını ve renk anlayışının değiştiğini görmek mümkündür. Buradaki minyatürler Nadiri Divanı’ndakilerle benzerlik gösterir”(6). Şakayık-ı Numaniye Nakşi’nin resimlediği tek el yazmadır. Bu biyografik sözlükte Sultan Osman’dan Kanuni Sultan Süleyman’a kadarki 180 din ve bilim adamı anlatılmaktadır. “Nakşi ile Türk minyatürü büyük kompozisyonlardan uzaklaşıyor. Minyatürlerindeki figürlerin sayısı üçü geçmez. En tatlı renklerle doğa parçaları içinde gösterilen kişilerin yüzlerinde düşünce, öfke, alay, muziplik ve sevinç gibi ifadeler ilk kez Türk minyatürlerinde görülmeye başlar. Figürleri portre niteliğindedir. Tek kişilik portrelerinde bilim adamı derin düşüncelere dalmış olarak gösterildiği halde, iki ve üç kişilik portrelerinde öğrencileriyle konuşma halinde gösterilmiştir”(7). 17. yüzyılın ikinci yarısında bir önceki yüzyıla göre minyatürlü el yazmalarında azalma görülmektedir.

18. yüzyılın ilk yarısı Osmanlı minyatürünün ikinci ve en parlak dönemi sayılabilir. Hükümdar III. Ahmet gerçek bir sanat koruyucusudur. Kendisi de şair ve iyi bir hattat olan Sultan kitap ve minyatür sanatına büyük ilgi gösterir. Osmanlı tarihinde Lale Devri olarak adlandırılan 1718-30 arasında Batılılaşma hareketleri başlamıştır. Minyatür sanatının yeniden canlandığı bu dönemin en önemli nakkaşı Levni’dir. Levni’nin ilk büyük eseri Dimitri Kantemir’in Osmanlı Tarihi’ni anlatan kitabı için II. Mahmut’a kadar 22 padişaha ait portreleridir. Resimlerin orijinalleri günümüze gelmediği için kitaptaki gravürlerinden bilgi edinilebilmektedir. Bu portrelerde padişahlar otururken gösterilir. Levni’nin diğer önemli eserleri padişah portrelerinin yer aldığı
Silsilename, sünnet düğününü anlatan Surname-i Vehbi’deki minyatürler ve tek tek sayfalar olan murakkalardır. Tek figür çalışmaları ve çiçek resimleriyle tanınan Abdullah Buhari 1728-45 tarihleri arasında eserler verir. “Nakkaşın imzasını taşıyan, devrin giysilerinin tüm ayrıntılarıyla izlenebildiği genç erkek ve kadın tasvirlerinin çoğu bir albümde toplanmıştır. Ayrıca çeşitli albümlere ve koleksiyonlara dağılmış çalışmaları da vardır”(8). Geleneksel kalıplardan sıyrılmış figürler rahat duruşlarıyla dikkat çeker. Buhari’nin figürlü çalışmalarının yanı sıra manzara denemeleri de bulunur. Cilt kapaklarına yaptığı manzaralar kusursuz bir perspektifle çizilmiştir. Lale Devri’nde çiçek resimleri yaygınlık kazanmıştır. Saraylar, evler, çeşmeler çiçek ve meyve resimleri ve kabartmaları ile süslenmiştir. Dönemin ünlü nakkaşlarından biri olan Ali Üsküdari katmerli gül ve katmerli haşhaş gibi çiçekleri resimlemiştir. Ali Üsküdari çiçeklerin yanında nerelerde kullanıldığını da yazmıştır. 18. yüzyılın ikinci yarısından sonra kitap resimleme azalmış ve yerini Batı resim tekniklerine uygun olarak yapılan tuval ve duvar resimlerine bırakmaya başlamıştır.

Osmanlı Dönemi minyatürleri uzun bir süre İran geleneği içinde düşünülmüştür ve Doğu minyatürlerinden ayrılan özellikleri üzerinde durulmamıştır. Osmanlı doğuya bağlı olmakla birlikte kendine göre değerlerini minyatür sanatında da göstermiştir. Osmanlı minyatüründe portreler önemli yer tutar. Hint ve Moğol minyatürleri dışında hiçbir doğu ülkesinde Osmanlı’daki kadar padişah portreleri yapılmamıştır. Doğu’da şiir, roman, kahramanlık ve bahtsız aşk öyküleri, masallar resimlenirken Osmanlı’da tarihi, askeri ve sultanın çevresinden olaylar tasvir edilmiştir. Gerçek olayların tasvirine dayanan konularla belgeselliğe önem verilir. Halkın toplumsal ve gündelik yaşamı, eğlence dünyası minyatür sanatçısının aktardığı konulardandır. 

İran minyatürlerinde kahramanlar güzel resmedilir. Önemli kişiler daha büyük ve belirgin yapılır. Osmanlı’da da öyledir ama daha objektif bir görüş vardır. İran ve doğu tipi masal ve süslemelerinin ince ve kıvrak kadınlarına, dramatik aşkların güzellerine Osmanlı minyatürlerinde pek rastlanmaz. Kadın ancak Levni ve Buhari minyatürlerinde önem kazanır. Onların kadın tasvirleri ise 15. ve 16. yüzyıl İran minyatürlerinin soylu ve çekingen kadınları değildir. Kadını moda resimlerindeki gibi kıyafet sunan manken şeklinde, dans ederken, çalgı çalarken ve uzanmış dinlenirken gösterirler. Bunların dışında minyatürlerde genellikle erkek figürleri görülür. Moğol ve İran minyatürlerinde erkek kahramanlar ince yapılı, aşık delikanlıyken Osmanlı’da bir saraylı, asker ya da zanaatkardır. Türk nakkaşları İran minyatürlerindeki aşırı bezemeli yapıları, dekoratif öğeleri, ince süslü giysileri, motifli çinileri, desenli halıları tasvir etmeyi pek sevmezler. Yalınlığı, yalnız en gerekli olanları resmetmeyi, süsleyici özellikleri en aza indirmeyi tercih ederken az ve saf renkler kullanırlar. Bu özellikler de aydınlık ve ferah bir etki uyandırır. Kentte yaşayan Osmanlı nakkaşları minyatürlerinde de kent görünümlerine yer verirler.
 

Kaynaklar

1- Yeni Türk Ansiklopedisi, 7, Ötüken Yayıncılık, İstanbul, 1985, s: 2420 
2- a.g.e, s: 2420
3- Renda, G., Minyatür, “Levni”, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, 2, Yapı Endüstri Merkezi Yayını, İstanbul, 1997, s: 1262
4- Renda G., Erol, T., Başlangıcından Bugüne Türk Resim Sanatı Tarihi, 1, Tiglat Basımevi, İstanbul, s: 32
5- Aslanapa, O., Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1984, s: 381
6- Tansuğ, S., Resim Sanatının Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1993, s: 155
7- Yetkin, S. K., İslam Ülkelerinde Sanat, Cem Yayınevi, İstanbul, 1984, s: 213
8- Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, 5, Görsel Yayınlar, İstanbul, 1982, s: 949


Nalan Yılmaz, Minyatür Sanatının Anadolu'da ve Osmanlı'da Gelişimi, 9 Mayıs 2008, Lebriz Sanal Dergi
 

Minyatür Sanatının Anadolu'da ve Osmanlı'da Gelişimi - 1

*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License
' altında tescillidir. Creative Commons License

0 comments :

Yorum Gönder



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...