...M.Ö. 16 - 13. yüzyıla tarihlenen ve
etrafı yüksek kayalıklarla çevrili Açık Hava Tapınağına ilerleyince
gördüklerimiz karşısında son derece heyecanlanıyoruz. Mutluluk, şaşkınlık,
hayranlık hepsini birden duyumsuyoruz. Biraz abartı varmış gibi algılansa da
gerçek şu ki ‘anlatılamaz, yaşanır’ denilen anlardayız. Özellikle Küçük Galeri
olarak adlandırılan Oda B’deki kabartmalar, içinde bulunulan ortam, dar girişe ve
kayalara vuran güneş ışığı gizemli ve olağandışı
bir deneyim yaşatıyor. Hitit kralları ya da tanrıları bizi izliyor gibi hissediyoruz
ve hiçbirimiz bu doğal kutsal ortamdan ayrılmak istemiyoruz. Akşamın en güzel
saatinde, güneş ağaçların ardından süzülen ışıklarıyla uzaklardaki tepelerde olağanüstü
görünümlerle batmak üzereyken, Hititler’in dünyasına girdik. Tekrar zihnimde
canlandırdığımda bile tuhaf bir sezgiyle orada dolaşıyorum sanki. Üstelik
Hattuşa ve Yazılıkaya’ya yeniden gitme isteği de duyuyorum.
Bu sihirden biraz çıkıp mimari
detaylardan söz etmek gerekirse iki kabartmalı ana odadan oluşan galerinin
önünde temelleri yer alan tapınaklar bulunuyor. Fırtına Tanrısına adanan ve üzeri açık kalan iki kutsal
mekânı çevreleyen yapı kompleksi son halini M.Ö. 13. yüzyılda kabartmaların
yapıldığı tarihte almıştır. IV. Tuthaliya’nın babası kral III. Hattuşili ile
eşi kraliçe Puduhepa’nın kil tabletlere de yazılan aşkları* ve kral hastayken
kraliçenin buradaki tapınakta dua ettiği de biliniyor. Neredeyse kralla eşit
haklara sahip güçlü ve saygın Puduhepa aynı zamanda rahibe ve anne kraliçe
anlamına gelen ‘Tavananna’ydı. Devlet yazışmalarında ve antlaşmalarda onun da
mührü bulunurdu.
İlk kez 1834 yılında Charles Texier tarafından keşfedilen Yazılıkaya’nın A odasındaki Hurriler’in
etkisindeki ince işçilik örneği kabartmalarda Hitit tanrıları, tanrıçaları ve
kralları gösteriliyor. Profilden verilen, tepesi sivri başlıklı tanrılardan -doğu duvarında- ve
silindir başlıklı tanrıçalardan -batı duvarında- oluşan iki sıra ortada karşılaşırlar. En önde -dağ tanrıları Nanni ve Hazzi’nin
üzerinde tasvir edilen- Hatti’nin
fırtına tanrısı Teşup ile -Seri ve Huri adındaki iki kutsal boğanın üzerindeki- Arinna’nın güneş tanrıçası Hepat durur. Çok tanrılı
Hititlerde güneş dişil bir gücü simgeler. Hepat’ın sağındaki oğlu Sarruma ise bir panter üzerindedir. Tam karşı taraftaki büyük boyutlu
kabartmada yüksek dağların üzerindeki IV. Tuthaliya güneş tanrısının törensel kıyafetiyle elinde egemenlik
sembolü ucu kıvrık asayı tutar. Diğer elinde duran kanatlı güneş kursu taşa
ayrıntılı olarak işlenmiş. Kıyafetinin arasından çifte balta başı görülüyor.
A odasının özellikle ilkbaharda yeni
yılı kutlama törenleri, dar bir geçitten girilen B odasının ise M.Ö. 13. yüzyıl
krallarının ölü ve anma kültleri için önem taşıdığı düşünülüyor. Hemen girişte aslan başlı ve kanatlı grifon-demon kabartması görülen oda kral IV. Tuthaliya’nın oğlu II.
Şuppiluliuma tarafından ölen babasının anısına yaptırılmış. B odasındaki
kabartmalar A odasındakilere oranla daha iyi korunmuşlar. Yılın on iki ayını
temsil eden ve omuzlarında kılıç taşıyan, hepsi profilden on iki yeraltı tanrısı kabartması son derece güzel işlenmiş. Bu kabartmanın karşısında sapı dört aslan figürlü bir kılıcın üst kısmında boynuzlu başlığı olan kılıç tanrısı Nergal tasviri bulunuyor. Solunda IV. Tuthaliya’nın (1250-1220)
isim kartuşu, sağında ise tapınağın en iyi durumdaki kabartmasında Fırtına tanrısı Teşup’un oğlu Şarumma’nın kral Tuthaliya’ya
sarılışı görülüyor. Sarumma IV. Tuthaliya'nın koruyucusu konumunda. Tanrının önünde ve arkasında sembolik motifler de yer alıyor. Kayalardaki nişler ise adakları koymak için kullanılmış
olmalıdır. Yazılıkaya kutsal alanındaki Hurri etkili kabartmalardaki figürler biri hariç profilden gösterilmiş.
Anadolu toprakları binlerce yıl boyunca sürekli bir uygarlık merkezi olmuş. Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine her köşesinde eski uygarlıkların izini görmek mümkün. Alacahöyük’de bir kahve içmek için oturduğumuz hediyelik eşya satan küçük bir dükkânın sahibi de gülümseyerek Hititli olduğunu söyledi. Tarihi, kültürel değerlerin ve doğal güzelliklerin farkında olup sahip çıkmak özellikle o topraklar üzerinde yaşayanlar için önem taşıyor. Türkiye paha biçilemez değerleriyle gerçekten benzersiz bir hazineye sahip. Yeter ki koruyalım.
*"Mısır Ülkesi'nden geri dönerken, Lawazantiya'ya tanrıya kurban sunmak için gittim ve tanrıya görevimi yerine getirdim. Rahip Pentipşarri'nin kızı Puduhepa'yı tanrının isteğiyle eş olarak aldım ve evlendik ve o bize karı-koca sevgisini verdi." III. Hattuşili
Hititler'in Gölgesinde - 1 - Çorum Müzesi - Alacahöyük
Hititler'in Gölgesinde - 2 - Hattuşa
Hititler'in Gölgesinde - 4 - Şapinuva - İncesu Kanyonu
Hititler'in Gölgesinde - 5 - İskilip - Çorum
Anadolu toprakları binlerce yıl boyunca sürekli bir uygarlık merkezi olmuş. Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine her köşesinde eski uygarlıkların izini görmek mümkün. Alacahöyük’de bir kahve içmek için oturduğumuz hediyelik eşya satan küçük bir dükkânın sahibi de gülümseyerek Hititli olduğunu söyledi. Tarihi, kültürel değerlerin ve doğal güzelliklerin farkında olup sahip çıkmak özellikle o topraklar üzerinde yaşayanlar için önem taşıyor. Türkiye paha biçilemez değerleriyle gerçekten benzersiz bir hazineye sahip. Yeter ki koruyalım.
*"Mısır Ülkesi'nden geri dönerken, Lawazantiya'ya tanrıya kurban sunmak için gittim ve tanrıya görevimi yerine getirdim. Rahip Pentipşarri'nin kızı Puduhepa'yı tanrının isteğiyle eş olarak aldım ve evlendik ve o bize karı-koca sevgisini verdi." III. Hattuşili
Hititler'in Gölgesinde - 1 - Çorum Müzesi - Alacahöyük
Hititler'in Gölgesinde - 2 - Hattuşa
Hititler'in Gölgesinde - 4 - Şapinuva - İncesu Kanyonu
Hititler'in Gölgesinde - 5 - İskilip - Çorum
*****Bu
sayfadaki yazının ve fotoğrafların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak
gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek
alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.
0 comments :
Yorum Gönder