16 Kasım 2015 Pazartesi

Hititler’in Gölgesinde - 1 - Çorum Müzesi - Alacahöyük

Arkeoloji sevgim arkeolog olacağımı sanarak başladığım üniversitede Sanat Tarihi eğitimi almama rağmen hiçbir zaman bitmedi. Antik yerleri görme heyecanım ve isteğim bir Van Gogh tablosunu görmekle aynıydı. Sanat Tarihi’nde en çok milattan önceki kültürlerle 19. ve 20. yüzyıl resim sanatı ilgimi çekti. Üniversite yıllarında eski uygarlıklara yönelik genellikle Yunan, Roma, biraz da Mezopotamya ve Mısır ağırlıklı dersler gördük ama Anadolu’nun ilk devleti olan Hititler üzerinde nedense fazla durulmamıştı. Zaten lisans derslerinde çok ayrıntılı bilgiler edinmeyi beklemek de doğru değildi. İlgilenilen konular daha sonra kitaplardan, dergilerden, makalelerden incelenebilirdi ya da o alana yönelik sempozyumlardan takip edilebilirdi.

M.Ö. 1750-1200/700 yılları arasına tarihlenen zaman diliminde, Hattiler’in (MÖ 2500-2000/1700) ülkesinde güçlü bir imparatorluk kuran Hititler, Anadolu topraklarının en önemli uygarlıklarından biri. Hep aklımın bir köşesinde olduğu halde Hititler’in başkenti Hattuşa’yı görmeyi bugüne kadar niye erteledim bilmiyorum. Yazın okuduğum Buket Uzuner’in Toprak adlı romanı Hattuşa’ya, Alacahöyük’e ve Yazılıkaya’ya artık gitmem gerektiğini bir kez daha öne çıkardı. Üstelik Anadolu’daki antik Yunan ve Roma yerleşimlerinin pek çoğunu gören, mitolojilerini bilen biriyken onları fazlasıyla etkileyen Hititler’inkileri neden daha az biliyor oluşumu da sorgulattı. Kültürel gezileri birlikte yaptığımız arkadaşlarımla iki ay önceden biletlerimizi alıp iki gün Amasya, iki gün Çorum gezisi planladık. Aynı ekiple ilkbaharda Anadolu Selçuklu Devleti’nin (1075-1308) başkenti Konya’ya gitmiştik. Selçuklu yapıları ve eserleri, Mevlana Müzesi çok önemliydi ve binlerce yıl öncesine dayanan tarihiyle Çatalhöyük de öyle. 

31 Ekim 2015 Cumartesi

Balkon Bostanı

Balkondaki minik bostan sadece çekirdekten yetişen iki saksı kiraz domates ve yine çekirdekten iki saksı kırmızı biber ile bir saksı köy biberi, iki saksı maydanoz, bir saksı limon ağacından oluşuyor... Bir de fıstık çamı var. Maydanozun biri hazır tohumdan diğeri ise küçük yapraklı bir dal maydanozun saksıya dikilmesinden. Saplardan kestikçe yenileri çıkıyor. Limon ağacı hiç meyvesini vermedi ama domates ve biberler çok fazla. Önce çiçek açıp sonra çiçeklerin içinden çıkıyorlar. Son derece az toprakta bu kadar verim olması şaşırtıcı. Her sabah kalkınca onlara bakmak, günden güne büyümelerini görmek oldukça dinlendirici.

Balkon Bostanı
*****Bu sayfadaki yazının ve fotoğrafların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.    Creative Commons License

27 Ekim 2015 Salı

Bulutların Arasında Kaybolmak

Hangimiz bulutlara bakıp hayallere dalmadık, şekilleri bir şeylere benzetmedik. "Zürafaya benziyor, şu gelen de uyuyan bir insan sanki. O da çatık kaşlı bir surat mı? Anne ve yanında çocuğu duruyor bak." Birazdan kaybolacak. Ne kadar da geçici. Hayal gibi. Bu biraz melankoliye neden olsa da güzel. Gece başka, gündüz başka... Bazen havada asılı duran, bazen hızlıca hareket eden bulutlar... Bazen bembeyaz, bazen gri hatta siyah... Bazen pamuk gibi ve birazdan dağılıp güneşi ortaya çıkaracak... Bazen öfkeli gürültüyle patlayıp yağacak gibi... Her hali başka güzel bulutlar. Görkemli gökyüzünü kuşlarla birlikte mavi, beyaz ve gri tonlarda en güzel, en sahici tabloya dönüştüren bulutlar... Hangimiz uçakta pencereden baktığımızda pamuksu dokusunun üzerinde olmayı gözümüzde canlandırmadık. Alçakta kalan bulutları; bu harika doğa olayını hayranlıkla seyretmedik. Yerdeyken veya havadaykan sanki bir geçit gibi arada kalan benzersiz ve her an değişen görünümden etkilenmedik. 


18 Ekim 2015 Pazar

Bizans Saray Mozaikleri

‘Büyük Saray Mozaikleri Müzesi’ İstanbul’da Bizans mozaikleri açısından önemli bir müze ancak çok fazla bilinmiyor. Öyle ki çok yakınında Sultanahmet Cami, Hipodrom (Sultanahmet Meydanı), Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya Müzesi, Topkapı Sarayı gibi tarihi yapıları ve meydanları binlerce kişi gezerken, mozaik müzesinde ziyaretçiler birkaç kişiyle sınırlı kalıyor. Sadece meraklı turistler, Bizans sanatıyla ilgili araştırmacılar, arkeoloji ve sanat tarihi öğrencileri tarafından ziyaret ediliyor. Oysa 1500 yıl öncesinin Bizans resmine de ışık tutan değerli eserleri barındırıyor.

16. yüzyılda Alman Hieronymus Wolff’un ilk kez kullandığı ve 19. yüzyılda batılı tarihçiler tarafından benimsenen ‘Bizans’ tanımlamasıyla Doğu Roma İmparatorluğu aslında Hıristiyanlaşmış Roma İmparatorluğu’dur. Doğu Romalılar kendilerini Romaio ve Romans olarak adlandırmışlardır. (Bugünkü Rumlar da sanıldığı gibi Yunan kökenli değil, Doğu Romalıdır.) Roma İmparatoru I. Konstantin 330’da başkenti eski bir Yunan kenti olan Byzantion’a taşıyarak buraya Yeni Roma adını verir. Sonraki yıllarda Konstantin’in şehri anlamında Konstantinopolis adını alır.

21 Eylül 2015 Pazartesi

ArtInternational Sanat Fuarı 2015

İstanbul, Eylülün ilk günlerinden itibaren pek çok galeride açılan yeni sergilerle, ‘Tuzlu Su: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori’ başlıklı 14. İstanbul Bienali (5 Eylül – 1 Kasım)  ve 4 - 6 Eylül tarihlerinde düzenlenen çağdaş sanat fuarı ArtInternational ile hareketlenmeye başladı. ArtInternational’ın ulusal ve uluslararası ilişkileri canlandırmak için özel kart ve kayıtla katılımın sağlandığı VIP programında yerel kurumlar, yönetim kurulu ve kültürel kurul işbirliği ile koleksiyonerlere sanatçı atölyeleri, özel müze ve kurum ziyaretlerine yer verildi. Bazı galerilerin sergi açılışları, fuar açılış partisi, ön izlemeler, küratör eşliğinde fuar turu, resepsiyonlar, müzelerde ve koleksiyonerlerin evlerinde sanat temalı kahvaltılar, Boğaz’da gerçekleşen tekne turu gibi birçok etkinlik programın içeriğini oluşturuyordu. Uluslararası sanat fuarını özel etkinliklere katılmadan üçüncü gününde Vip Turizm’in kartıyla gezme fırsatım oldu.  

Haliç Kongre Merkezi’nde üçüncü yılındaki ArtInternational’da Seçim Komitesi tarafından belirlenen 27 ülkeden 88 galerinin 400’den fazla sanatçının çalışmaları yer aldı. Yönetmenliğini yine Dyala Nusseibeh, sanat yönetmenliğini Stephane Ackermann’ın üstlendiği fuarın artistik programında videolar yanı sıra yedi sanatçının özel performans ve yerleştirmeleri bulunuyordu. Fuar izleyicileri için tartışma ortamı oluşturmayı amaçlayan ve kâr amaçsız bağımsız sanat kurumlarının katkısıyla ziyaretçileri de sanatın bir parçası yapan Alternatifler, Avcı Toplayıcı adlı projeyle gerçekleşti. Artistik Program kapsamındaki ‘Harabeler ve Yaralar’ konulu üç bölümlü ‘Sahnedeki Videolar’ projesinde kişisel geçmişler, yaralar ve anılar üzerinde duruluyordu. Dört bloklu kongre merkezinin kuleli binasının ikinci kat koridor ve salonlarında dünyanın farklı yerlerinden video ve yerleştirme seçkisiyle bağımsız Moving Image’i de ArtInternational ile aynı çatı altında izlemek mümkündü.

28 Ağustos 2015 Cuma

Wang Yue ve Ağaç Kovuğu Resimleri

Çinli genç sanatçı Wang Yue ağaç kovuklarını boyayarak sokak sanatının farklı ve ilginç bir türüne imza atıyor. Aslında yıkıntı duvarlar üzerine graffitiler yapmayı planlayan Yue, bir gün yürüyüş sırasında renksiz, yapraksız, kasvetli ve kuru görünen ağaçların kırık kabuklarının altındaki yüzeyin düzgünlüğü nedeniyle üzerine resim yapılabileceğini fark eder ve fikrini değiştirir. 2013 yılında Dalian Politeknik Üniversitesi’nde çağdaş sanat lisansüstü programında öğrenciyken, profesörlerden destek alarak iki ayda 16 resimden oluşan ‘Ağaç Kovuğu Resimleri’ projesini gerçekleştirir. Arkadaşı Li Yue kamerayla onun kamusal sanat çalışmalarının kaydını tutar. Wang Yue, Jiuzhong caddesinden gelip geçenlerin dikkatini çeken ve Meitu adını verdiği bu uygulamalarla yaratıcı fikirlerini ortaya koyar. Kent hayatı içindeki doğal alanları keşfetmek, çevre bilincini geliştirmek ve doğanın yaşama kattıkları üzerinde yoğunlaşır. Sokaklarda yürürken ya da araçlarda giderken görülen binaların, çöp kovalarının, reklamların ve tabela karmaşasının ortasındaki, kentsel çevreye saygılı resimler eğlenceli, hoş ve sıcak bir deneyime davet eder. Aynı zamanda üç boyutlu ve canlı bir görsel etkiye uyandırır.

21 Ağustos 2015 Cuma

Banksy'nin Kasvetli Parkı: Dismaland

Esrarengiz ve bilinmeyen İngiliz graffiti sanatçısı, siyasi aktivist, yönetmen ve ressam Banksy'nin 2009 yılından sonra İngiltere'deki ilk sergisi 22 Ağustos'ta ziyarete açılıyor. Bristol'da Weston-super-Mare'in 2.5 dönümlük terk edilmiş sahilinde* aylardır gizli bir şekilde hazırlanan ve "küçük çocuklar için uygun olmayan aile eğlence parkı" olarak düzenlenen anti-ütopik tema parkı Dismaland'de** Banksy'nin 10 heykeli ve graffitisi yer alıyor. Ayrıca Damien Hirst, Bill Barminski, Caitlin Kiraz, Polly Morgan, Josh Keyes, Mike Ross, David Shrigley, Bast ve Espo dahil dünyanın pek çok yerinden 58 sanatçının da olağandışı ve rahatsız edici çalışmaları görülüyor. Katılan sanatçıların çoğu Banksy ile hiç karşılaşmamış olsa da bu serginin parçası olmaktan memnun. Kendine özgü toplumsal ve siyasi eleştirileriyle şaşırtmayı seven Banksy, sanat alanlarının dışında gerçekleştiği için pop up nitelikteki gösteride yine ziyaretçileri sarsıp düşündürecek. İzleyicinin de katılımıyla interaktif sanat eserlerinin, rastgele canlı performansların ve kazanması imkansız oyunların da içinde olduğu bu büyük projede eğlence ve anarşizm birlikteliği dikkat çekiyor.

29 Temmuz 2015 Çarşamba

Mavi Kuş

Mavi kuş ile ilgili pek çok şiir, şarkı ve kitap yazıldı. Twitter logosunu andıran yandaki tombul mavi kuş bugün dayanılmaz sıcaklar nedeniyle açık olan pencerelerin cereyan yapıp kapıyı çarpması sonucu düşüp kırıldı. Orijinalinde tek renk olan ve kırılmadan önce kanadını griye, gagasını beyaza boyadığım seramik kuş kapı üzerindeydi. Dağılan parçaları toplayıp yapıştırdım. Mavi ve son derece sade ama etkileyici görünümü nedeniyle ve Prag'da bir kent yürüyüşü sırasında ara sokaklardan birinde keşfettiğim çok sevimli küçük bir dükkandan aldığım için atamadım. Dükkandaki genç kadın İngilizce bilmiyordu. İçeri giren tek müşteri bendim. Dükkanın içi hediyelik seramik, ahşap tasarımla doluydu. Hepsini çok beğendiğimi hatırlıyorum.  Zarif, özenli ve farklı küçük nesnelerdi. Birkaç ahşap magnet, bir iki kolye ile bu kuşu da severek almıştım.  Prag tarihi dokusu içine yayılmış müzeler, kafeler ve kültür merkezleri yanı sıra ahşap oyuncaklar ve hediyelik eşyalar konusunda da bulunmaz bir kent. Mavi kuşun düşmesi bana oradaki günleri hatırlatırken, Kafka'nın kentine tekrar gitme isteği de uyandırdı.

http://www.pruhovanakocka.cz/
Prag ile ilgili diğer yazılarım:  
*****Bu sayfadaki yazının ve fotoğrafların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.   2008-2018 Creative Commons License


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...