22 Ocak 2015 Perşembe

Şehzade Abdülmecid Efendi Köşkü

Aralık 2014'te Kuzguncuk gezimiz sırasında görebilme  şansı bulduğum Bağlarbaşı'ndaki ‘Koç Topluluğu Spor Kulubü’ne ait tesis arazisi içinde bulunan Abdülmecid Efendi Köşkü dış ve iç görünümüyle etkileyici. Mısır Hıdıvi İsmail Paşa'nın 1880’li yıllarda oğlu Tevfik Paşa için av köşkü olarak yaptırılan yapı, 1895’te Sultan II. Abdülhamid tarafından satın alınarak Abdülaziz'in oğlu Abdülmecid Efendi'ye (1868–1944) tahsis edilir. Şehzade Abdülmecid Efendi harem ve müştemilat binalarıyla genişletilen yapıların günümüze ulaşan selamlık bölümünü 1918 yılına kadar yazlık konut olarak kullanır. Burada özellikle Çarşamba günleri resim yaptığı bilinir. Diğer günlerde ise dönemin sanatçılarının, edebiyatçılarının ve siyasetçilerinin sık sık toplandığı bir kültür merkezine dönüşür.  200 dönüme yakın bir koru içinde yer alan ve 1903 yılında onarım gören köşkün bazı kaynaklarda mimar Alexandre Vallaury tarafından tasarlandığı belirtilir.

16 Ocak 2015 Cuma

Aslan Şehir: SİNGAPUR

Changi havaalanına iner inmez ne kadar düzenli bir şehre geldiğimizin sinyallerini aldık. Şehirde geçirdiğimiz üç günün sonunda da bundan emin olduk. Geldiğimiz yer olan Bangkok’un karmaşasından sonra Singapur, metrosuyla, tertemiz sokaklarıyla bizi etkilemeye hazır. Dünyanın dördüncü büyük ticaret ve finans merkezi olmasıyla, gökdelenlerin çokluğuyla yaşam kalitesini de belli ediyor.

Burada yaşayanlar çoğunlukla Çinli, Hintli ve Malezyalı. Her üç kişiden sadece biri Singapurlu. Bu kültür çeşitliliği yemeklere de yansıyor. İnsanları seviyeli ve mesafeliler. Ülkede pek çok yasak olduğunu hediyelik eşya dükkanlarındaki tişörtlerin baskılarından anladık. Genelde mantıklı yasaklar: tükürmek, sakız çiğnemek ve yemek yemek (bazı yerlerde) vb. Bu yasakları bilmeden önce kuşları beslemek için ekmek kırıntıları attığımızı hatırlayınca -kuş beslemekte yasak- yakalanmadığımıza ve ceza ödemediğimize sevindik. 

10 Ocak 2015 Cumartesi

1980'lerin Şarkıları

1980'li yıllarda çocuk veya genç olanların unutamadığı şarkılardan seçmeler

 
                                    1980 - 1984                                                         1985 - 1987

16 Aralık 2014 Salı

Kuzguncuk'ta Bir Cumartesi

İstanbul saklı hazinelerle dolu bir kent. Her bir semtinde modern hayatın gereksinimleriyle donatılan dükkanlarla birlikte tarih, gelenek, kültür ve hayat kesişir. Geçmiş ve günümüz iç içeliği hissedilir. Geçtiğimiz cumartesi arkadaşlarımla Üsküdar ile Beylerbeyi arasında kalan ve kendine has mahalle dokusunu koruyan semtlerden biri olan Kuzguncuk'a Arttravel'ın düzenlediği turla gittik ve iyi de yaptık. İstanbul'da yaşayanlar çoğunlukla bir koşuşturma içinde zaman tüketirler. Hiçbir şeye vakit yok gibidir. Boğaz yolundaki bir semtin caddelerinde, sokaklarında gezinmeden; oradaki hayata dokunmadan belki de pek çok kez geçip giderler. Bu gezi ile o sokaklarda dolaşıp, üç dinin ibadet mekanlarını ziyaret etmek güzel bir deneyim oldu.


Sabah 9.30' da tura katılanlar Harbiye'deki Vip Turizm önünden alınıp 10.00'da Kuzguncuk'a ulaştılar. Ben Harbiye'ye geçmedim, evden Kuzguncuk'a erken geldim. Bir süre deniz kıyısından Boğazı seyrettim sonra iskele karşısındaki bir sokağa girdim ve fotoğraf çektim. Hava 10 dereceyi gösteriyordu. Soğuk sayılmazdı ama yine de saatlerce dışarıda olacağımız için üşünebilirdi. Gezimiz çocukluğu Kuzguncuk'ta geçmiş, bugüne kadar mimarlık ve restorasyon alanlarında sayısız proje gerçekleştirmiş değerli mimar Dr. Sinan Genim'in İsmet Paşa Restoranı yanındaki küçük sahil parkında bize o yapıyla ilgili kendi anılarını da aktarmasıyla başladı. Bu parkta 1831 tarihli, beton bir duvar üzerindeki mermer dikdörtgen çerçeve içinde ayna taşından yapılmış bir çeşme de bulunuyor. Yaptıranı bilinmeyen, yaprak motifleriyle süslü çeşmenin üst kısmındaki oval rozet içinde kitabesi yer alıyor.

4 Aralık 2014 Perşembe

Bir Sarı Ağaç

Aralık ayıyla birlikte kış geliyor ama bugünlerde hava soğuk değil. Bu ağaca bugün rastladım ve çok sevdim :). Küçük ağacın  ufak ve şirin yapraklarının tamamı sarıydı. Üstelik her biri çok güzeldi. Yere düşen birkaç yaprağı yanımda eve getirdim. Tabi ki kuruyacaklar bu kaçınılmaz. Her şey geçicidir; güzel olsun olmasın. Hüzün verici olabilir ama gerçek. Doğanın olağan akışında sararan yapraklar Japon estetiğini ifade eden 600 yıllık wabi sabiyi aklıma getirir. Wabi Sabi'de fark edilemeyecek şeylerdeki güzelliği görmek, doğa olaylarını önemsemek, yağmurun ve karın yağışını seyretmek, kendiliğindenlik, sıradan görünümlerin tadına varmak ve üstünlüğünü fark etmek gibi özellikler söz konusudur. Ayrıntılar Japon Kültüründe Sadelikte



18 Kasım 2014 Salı

Erdek'te Sonbahar

Ekim ayının ilk haftası birden karar verip orada olduğum Erdek'e 80'lerin sonlarında 90'ların başlarında yaz aylarında ailece tatile giderdik. Bazı yerlerde yaşananlar güzelse, anılar o yerden daha çok hatırlanır. Erdek'te benim için öyledir. O yıllarda gençlerin yoğun olduğu eğlenceli bir tatil beldesiydi. Hâlâ duran* Yağcı Otel'in plajı gündüz denize girmek için; ne yazık ki yerine yazlık evler yapılmış Disco Golf de gece dans etmek için tercih edilirdi. Ayrıca birkaç popüler bar da Golf öncesi bir şeyler içmek için uğranılan mekanlardı. Golf, 21.00' den 03.00'e kadar açıktı ve biz de açılışla kapanışı yapardık :). Dj dönemin en yeni dans, pop, tekno, elektronik müzik ve diğer şarkılarını çalardı. O zamanlar bir de Acid House müzik popülerdi. Biz de Aciiiiiiiiiid diye bağırırdık. Gençlik işte... Tatilden döndükten sonra çalan şarkıları bulup kaset doldururdum.

10 Kasım 2014 Pazartesi

10 Kasım


Dünya tarihine Türk'ün adını onurlu bir şekilde yazdıran; zor koşullarda mücadele edip bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran; örnek alınan ve tüm dünyanın takdir ettiği Mustafa Kemal Atatürk'ü saygıyla, sevgiyle, teşekkürle ve gururla anıyorum. Onun vizyonu ve ileri görüşlülüğü doğrultusunda gösterdiği yolda giden bir Türkiye'nin her zaman güçlü olacağına inanıyorum.


1 Kasım 2014 Cumartesi

Burhan Uygur'un 'Kapı' adlı Resmi

Burhan Uygur'un Edpa Sanat Galerısı'ndeki 30 Mart - 24 Nisan 1989 tarihinde açık kalan 'Zamanın Sarkacındaki Adam' adlı  sergisinde 15 resimle birlikte "Kapı" adlı eseri de yer almıştır. Erol Aksoy'un sahibi olduğu bu sanat eseri daha sonra Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'ndan (TMSF) Bülent Eczacıbaşı tarafından satın alınarak müzenin daimi koleksiyonuna (Geçmiş ve Gelecek) katılmıştır ve  ziyarete açıktır. Burhan Uygur antikalara meraklı bir sanatçıydı. Evinde de çok sayıda antika eşya ve nesne bulunurdu. Bit pazarından aldığı iki kanatlı, 260 x 180 cm ölçülerindeki 76 yıllık ahşap bir konak kapısının çıkıntılı ve oymalı yüzeyleri dışında her yerini akrilik boya kullanarak farklı konularla resmetmiştir.  İşlevselliğini yitirmiş kapı resimlerle bambaşka bir anlam kazanırken değerini de korumuştur. (Bu konuda farklı görüşler de olanlar da var. Antika ahşap kapının kendi halinde kalmasının daha doğru olduğunu düşünenler...)

20 Ekim 2014 Pazartesi

İstanbul ArtInternational 2


İstanbul’da aynı hafta içinde önce Sakıp Sabancı Müzesi’nde Joan Miró’nun Şubat ayına kadar sürecek olan ‘Kadınlar Kuşlar ve Yıldızlar’ sergisi açıldı. Hafta sonu ise Haliç Kongre Merkezi’nde 26 - 28 Eylül tarihlerinde uluslararası çağdaş sanat fuarı ArtInternational’ın ikincisi düzenlendi. 24 ülkeden 80 galeri, 400’den fazla sanatçı, 20 binin üzerinde ziyaretçi ile hafta sonu İstanbul’da sanat alanında hareketlilik yaşandı. İki ana salon ve birbirine bağlı ara salonlarda gezilebilen fuar 77 milyonluk satışla sona erdi. Modern ve çağdaş sanatçıların çalışmalarını bir araya getiren fuara ilgi yoğundu. Galeri Lelongdan İspanyol sanatçı Jaume Plensa’nın 2014 tarihli “Sanna in Umea” adlı bronz heykeli 235 bin euroya alıcı buldu. Deweer Galeri’den Belçikalı Jan Fabre’nin 1996 tarihli ahşap, şövalye zırhı ve böceklerden oluşan şaşırtıcı heykeli “Flaman Savaşçı” 160 bin euroya satıldı. Fuarda Anish Kapoor, Joan Miró, Marina Abramoviç, Andy Warhol, Banksy ve Damien Hirst gibi dünyaca ünlü sanatçıların eserleri de vardı.



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...