Sayfalar
▼
21 Şubat 2018 Çarşamba
Gökyüzünü Çalan Betonlar ve İstanbul'un Ruhu
11 Şubat 2018 Pazar
Türk Resminde Soyut'un Başlangıcı
20. yüzyıl başlarında ortaya çıkan soyut sanat, sanatçının içine yönelmesi ve kendini
keşfetmesidir. Soyut: Abstract kökeni Latince "abstrahere” sözcüğüdür ve bu şekliyle çıkartmak, eksiltmek, azaltmak gibi çok
matematiksel bir anlamı vardır. Nesneler dünyasında yer almayan yani nesnel
olmayan, sadece düşünceler dünyasında kalan her şey soyut sözcüğünün kapsamına
girer. (Çağa, 1984: 41)
Soyut bir resim, yüzyıllardır alışılmış insan figürlü resimlerden farklı bir etki verir. Burada konu resmin kendi sorunları olur. Renk ve kompozisyon elemanlarının birbirleriyle uyumu yanı sıra sanatçının iç dünyasının şekillenmesi, ortaya konulması önemlidir. İlk bakışta seyirciye tanıdık figürler ve nesneler çağrıştırmadığı için anlaşılmaz gelebilir. Sanatçılar modem resmin ortaya çıktığı dönemlerde bu tür resmi açıklama gereği duyarlar. Wassily Kandinsky 1912 tarihli "Sanatta Zihinsellik Üzerine" adlı kitabında soyut sanatın felsefi yönüyle, Paul Klee "On Modem Art" da modern sanat ile ilgili yazar. Her iki sanatçı da resim ve müzik arasında ilişki kurarlar. Piet Mondrian ise görünen şeylerin gerisindeki gerçekliği arar. İnsanın duygularını harekete geçirecek yaklaşımlardan kaçınır. Ona göre ”Gerçek objeler kullanıldığı zaman duygular harekete geçer ve saf gerçek görünmez". Doğadan yola çıkarak soyutlar, sonunda doğayla da bağlantısı kalmayan bir noktaya ulaşır. Soyut resimde figüratif resimdeki gibi gelenekselleşmiş perspektif ve derinlik ön ve arka plan bilgileri önemini yitirir.
Soyut bir resim, yüzyıllardır alışılmış insan figürlü resimlerden farklı bir etki verir. Burada konu resmin kendi sorunları olur. Renk ve kompozisyon elemanlarının birbirleriyle uyumu yanı sıra sanatçının iç dünyasının şekillenmesi, ortaya konulması önemlidir. İlk bakışta seyirciye tanıdık figürler ve nesneler çağrıştırmadığı için anlaşılmaz gelebilir. Sanatçılar modem resmin ortaya çıktığı dönemlerde bu tür resmi açıklama gereği duyarlar. Wassily Kandinsky 1912 tarihli "Sanatta Zihinsellik Üzerine" adlı kitabında soyut sanatın felsefi yönüyle, Paul Klee "On Modem Art" da modern sanat ile ilgili yazar. Her iki sanatçı da resim ve müzik arasında ilişki kurarlar. Piet Mondrian ise görünen şeylerin gerisindeki gerçekliği arar. İnsanın duygularını harekete geçirecek yaklaşımlardan kaçınır. Ona göre ”Gerçek objeler kullanıldığı zaman duygular harekete geçer ve saf gerçek görünmez". Doğadan yola çıkarak soyutlar, sonunda doğayla da bağlantısı kalmayan bir noktaya ulaşır. Soyut resimde figüratif resimdeki gibi gelenekselleşmiş perspektif ve derinlik ön ve arka plan bilgileri önemini yitirir.