Ekim ayının ilk haftası birden karar verip orada olduğum Erdek'e 80'lerin sonlarında 90'ların başlarında yaz aylarında ailece tatile giderdik. Bazı yerlerde yaşananlar güzelse, anılar o yerden daha çok hatırlanır. Erdek'te benim için öyledir. O yıllarda gençlerin yoğun olduğu eğlenceli bir tatil beldesiydi. Hâlâ duran* Yağcı Otel'in plajı gündüz denize girmek için; ne yazık ki yerine yazlık evler yapılmış Disco Golf de gece dans etmek için tercih edilirdi. Ayrıca birkaç popüler bar da Golf öncesi bir şeyler içmek için uğranılan mekanlardı. Golf, 21.00' den 03.00'e kadar açıktı ve biz de açılışla kapanışı yapardık :). Dj dönemin en yeni dans, pop, tekno, elektronik müzik ve diğer şarkılarını çalardı. O zamanlar bir de Acid House müzik popülerdi. Biz de Aciiiiiiiiiid diye bağırırdık. Gençlik işte... Tatilden döndükten sonra çalan şarkıları bulup kaset doldururdum.
Erdek'i ilk defa bu kadar sakin gördüm. Tabi okullar açıldığı için Eylül'ün ikinci haftası çoğunluk kentlere döndü. Zaten burada sezon güneydeki gibi değil, daha kısa. Hava kapalı olduğu zamanlar biraz serindi ama güneş kendini gösterince hemen ısınıyordu. Hatta denize girenler bile oldu :) o derece sıcaktı. Sakinlikten ve tek tük insan olmasından dolayı çok memnundum. Güneşin yakıcılığı olmadan hafif bir mont veya hırka giyerek, sahil boyunca sıralanan çam, palmiye ve diğer ağaçlarla birlikte rengarenk yaprakların arasında uzun yürüyüşler yapmak; sokak köpeklerinin eşliğinde Çuğra Plajı'ndan deniz kabuğu toplamak; hafif yağmur veya gökyüzünü kaplayan bulutlar altında manzaraya bakmak; limana yakın kafelerde veya çay bahçelerinde** kahve içmek; tekne restoranlarında balık ve mezeler yemek oldukça dinlendiriciydi. Ayrıca bayram nedeniyle Erdek Belediyesi'nin düzenlediği Manga ve Hande Yener konserleri de eğlenceliydi. Konser alanı çok kalabalıktı. Çocuk, genç, yetişkin ve yaşlı herkes oradaydı sanki. Herhalde Bandırma gençliği de gelmişti.
Erdek yürüyüş, koşu ve bisiklet açısından son derece uygun olan uzun sahil yoluyla ve günbatımlarıyla da ünlü bir yer. Güneş denizin üzerinde batarak şiirsel ve romantik bir görünüme neden oluyor. Sahil kısmında çoğunlukla restoranlar, barlar, pansiyon ve oteller sıralanıyor. Birkaç eski site ve ev de var. Biz Çuğra plajına bakan eski bir sitede kaldık. Balkondan manzara şahaneydi. Yazlık siteler çoğunlukla sahile paralel iç kısımlarda yer alıyor. Deniz, plaj, yürüyüş yolu, oteller, araba yolu, gerisinde siteler ve dağ. Erdeklilerin yaşadığı bölge ise çarşı ve çevresi. Ayrıca limandan sonra Kurbağalı Mevkii'nde plaj gerisinde yazlık konutlar da bulunuyor. Marmara Denizi olduğu için yüzülemeyecek gibi değil ama Ege veya Akdeniz kadar temiz olmasını beklemek de yersiz olur. Yüzerken deniz analarına rastlamak mümkün :). Ama sanırım o da her zaman olmuyormuş bazen deniz gerçekten çok güzel ve temizmiş. Herhalde sabah erken saatleri tercih etmeli.
Liman gerisindeki Hükümet Konağı'nın yanındaki bahçede Kapıdağ yarımadasının antik kenti Kyzikos'a (M.Ö. 8. yüzyıl) ait kalıntılar görülebiliyor. Yıllar önce babam ve kardeşimle bu antik kenti gezmiştik. Ayrıca yine üçümüz Avşa ve Marmara Adası'na giden tekne turlarına da katılmıştık. Kapıdağ yarımadasının kıyı şeridi boyunca Erdek'e bağlı Ocaklar, Narlı, İlhanlı, Doğanlar, Turanlar, Ormanlı vb. yerleşimler de bulunuyor. Erdek'te kalmayı düşünenler için tekne turları yanı sıra bu köylere yapılacak gezileri de önerebilirim.
*Bazı mekanlar yıkılmışken bazılarının yıllara meydan okuyarak duruyor olması güzel. Yenileri eklense de pek çok otel duruyor mesela.
*Bazı mekanlar yıkılmışken bazılarının yıllara meydan okuyarak duruyor olması güzel. Yenileri eklense de pek çok otel duruyor mesela.
**Hepsinde kablosuz bağlantı var.
0 comments :
Yorum Gönder