2 Aralık 2015 Çarşamba

Hititler’in Gölgesinde - 4 - Şapinuva - İncesu Kanyonu

Çorum'da ilk gün Çorum Müzesi, Alacahöyük, Hititler'in başkenti Hattuşa ve açık hava tapınağı Yazılıkaya gezilerimizden sonra ikinci gün Şapinuva, İncesu Kanyonu ve İskilip'e gitmeye karar verdik. Sabah 9.00 da otelden ayrılıp Şapinuva'nın bağlı bulunduğu Ortaköy'e hareket ettik. Muhteşem manzaralar eşliğinde bir ara görüş mesafesinin birkaç metreye indiği sise doğru çok güzel bir yolculuktan sonra Ortaköy'e ulaştık. Hitit ve Roma dönemlerine ait kalıntıların bulunduğu bölgeye daha sonra Orta Asya'dan üç kavim halinde gelen Türkler yerleşmiş. Ortaköy'e 3 kilometre uzaklıktaki Şapinuva Hititlerin önemli bir askeri ve dini merkeziymiş. M.Ö. 13. yüzyıldan II. Murşili'ye ait bir metinde Şapinuva'dan söz edilir: "İlkbahar olduğunda Hattuşa'dan dışarı gittim... AN.TAH.SUM (şar)* bitkisini tanrıların huzuruna koydum. Şapinuva'daki birlikleri teftiş ettim ve orduma öncülük ettim."

Kazılar sonucu Hitit mimarisinin özelliklerini ortaya koyan Fırtına tanrıları adına yapılan iki tapınak, ordu komutanlığı, belediye binası, kraliçe sarayı, sur duvarları, depo gibi yapıların kalıntıları ortaya çıkarılmış. Ayrıca çok sayıda metal, taş ve seramik nesneler ve genellikle Orta Hitit dönemine ait çivi yazılı tabletler de bu kazılarda ele geçmiştir. Şapinuva'da bulunan eserleri Çorum Müzesi'nde görmek mümkün. Tapınma törenlerinde kullanılan pişmiş toprak kaplar ortasında boğa veya keçi başıyla ayrılan iki bölümden oluşuyor. Her iki tarafa ayrı içecekler konuluyor. Korunaklı bir plato üzerindeki büyük bir araziye kurulan şehirde tanrılar için önemli törenler yapılırmış. Hititler Tanrıların kaderlerini ve başlarına gelen her şeyi belirlediğine inandıklarından kurban sunarak, dua ederek, arınarak ve çeşitli törenler  düzenleyerek onları hoş tutmaya çalışmışlar. Kentte bulunan Hititçe, Hattice, Hurrice ve Akadca yazılmış arşiv belgelerinde idari, askeri, dini ve çok sayıda fal metinlerine de rastlanmıştır. Siyasi ve coğrafi açıdan önemli bir noktada yer alan Şapinuva yerleşimine gittiğimizde hava soğuktu ve etrafta kimse yoktu. Anıtsal yapıların kalın temel duvarlarını içeren kalıntıların bulunduğu ve oldukça geniş bir görüş alanı olan ören yerini gezerken uzak tepelere inen sisi ve manzarayı seyre dalmak ayrı bir keyifti. Şapinuva'da kazı çalışmaları uzun yıllar arkeolog Prof. Dr. Aygül Süel ve Mustafa Süel önderliğinde yürütülüyordu. Geçtiğimiz Ekim ayında Kazı Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa R. Süel hayatını kaybetmiştir.


Şapinuva kentinin kalıntılarını gezdikten sonra Ortaköy'e dönüp oradan doğuya doğru 9 km uzaklıktaki İncesu Kanyonu'na yol alıyoruz. Yozgat'ta başlayan kanyon İncesu Köyü'nde sona eriyor. Doğusunda 1363 m. yüksekliğinde Alan Dağları batısında Malbelen tepesiyle çevrili kanyonun kayalara tutturulmuş yürüyüş platformunda hafif yağmur eşliğinde ilerlerken doğal güzellikleri kaçırmamaya çalışıyoruz. Bir yandan da çalılar arasındaki böğürtlenlerden yiyoruz. 12 km uzunluğunda ve 40-60 m genişliğindeki kanyonda 2200 yıl öncesine tarihlenen Kybele kabartması, kale kalıntıları ve kaya mezarları da yer alıyor. Ne yazık ki 3 metre boyutundaki kabartmanın olduğu yere (1500 metre) yaklaşmışken durmak zorunda kaldık. Yukarıdan düşen kaya parçalarından yürüyüş yolu tıkanmıştı ve devam etmek tehlikeli görünüyordu. Definecilerin tahrip ettiği kabartmada bereket tanrıçası Kybele bir taht üzerinde oturur ve sol elinde aslan yavrusu tutar.  Antik adı Scylax olan Çekerek Irmağı'nın geçtiği kanyonun her iki tarafında yükselen kayalar üzerinde Helenistik Dönem'e ait duvar kalıntıları, basamaklı su sarnıçları ve ahşap oyuklar da bulunuyor. 


Doğa yürüyüşleri, doğa fotoğrafçılığı ve su sporları için uygun olan İncesu Kanyonu tarihi ve doğal güzelliklerle birlikte pek çok hayvan ve bitki topluluğunun da barındığı ekolojik bir yaşlam alanı. Irmaktaki Karaburun, İn Balığı, Alburnus, Sazan, Tatlısı Kefali vb. balık türleriyle birlikte tatlısı yengeci ve su samuru yanı sıra kuş gözlemciliği yapanlar için de su kuşları (Ak Balıkçıl, Gri Balıkçıl, Dere Kuşu vb.), yırtıcı kuşlar (Kızıl Akbaba, Küçük Akbaba, Kara Akbaba, Yılan Kartalı, Kızıl Şahin, Puh vb.) ve diğer (Kızıl Gagalı Dağ Kargası, Yalı Çapkını, Kaya Kırlangıcı, Sığırcık, Kaya Serçesi, Ökse Ardıcı, Bülbül, Kiraz Kuşu, Kara Leylek, Gökardıç, Saka, Sığırcık vb.)  türlere sahip olması açısından önem taşıyor. Kanyonda ziyaretçilerin piknik yapılabilecekleri alanlar da dikkat çekiyor. Kanyonda akşam saatlerinde de ziyaretçilerin gezebilmesi için güneş enerjili sistem ile aydınlatma planlanıyor.


* Hititlerin bahar bayramını -çiğdem şenliğini- simgeleyen bir çiçek. Hitit kabartmalarında tasvirleri görülen ve ilkbaharda açan çiçek yazın gelişini müjdeler.

Çorum'la ilgili diğer yazılar: 

Hititler'in Gölgesinde - 1 -  Çorum Müzesi - Alacahöyük
Hititler'in Gölgesinde - 2 -  Hattuşa 
Hititler'in Gölgesinde - 3 - Yazılıkaya
Hititler'in Gölgesinde - 5 - İskilip - Çorum
 
****Bu sayfadaki yazının ve fotoğrafların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.   2008-2018 Creative Commons License 

0 comments :

Yorum Gönder



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...